Gâvur veya Kâfir Kelimesinden Rahatsız Olanlar!

Abone Ol

Bacaklarının uyuşmasından rahatsız olanlar, doktora gittiklerinde doktor önce diz ve ayaklarının refleksini kontrol eder. Eğer ayaklarda veya dizde güçlü bir tepki görürse rahatlar ve tedavinin daha kolay olacağını söyler.

Ama yapılan testlerin hiçbirine tepki göstermezse işin zor olduğunu anlar.
1839 yılında “hasta adam” dedikleri Osmanlı’ya, kanunlarını dayatmışlar ve “bundan sonra, gâvura gâvur denmeyecek” maddesini de ekletmişler.

Bu maddeyi ekleten Batı insanlarının hepsinin fıtratının İslam olduğunu gösterir.
Türkiye’de kendini Şamanist, komünist, ateist, deist gibi adlarla yaftalayanlarımızdan birine, bir adam “kâfir veya gâvur” dese, kanı beynine sıçrar veya mahkemenin yolunu tutar.
Bu rahatsız olma durumu, kendisini …istliklerden biriyle tanımlayan kişinin iç dünyasının bu kâfirliği kabul etmediğini gösterir.

Yani bunlarda canlılık işaretleri var demektir.
“Gâvur” kelimesinin 1811 yılından beri İngilizcesi “giaour”muş.
Lord Byron’un (1788-1824) bir şiiriyle girmiş İngiliz diline ve “infidel” kelimesinin yerine çökmüş.
Byron’un şiirinde Hasan, Leyla ve bir de Gavur geçtiğinden “Gavur/Giaour” kelimesi de böylece girmiş İngilizceye.
Gâvur kelimesinin ne anlama geldiğini öğrenmek için atalarımızın nasıl kullandığı deyim ve atasözlerine bakmalı.
Atalarımız:
“Gâvurdan vefa zehirden şifa olmaz.”
“Gâvurdan dost, domuz derisinden post olmaz.”
“Gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun kılıcını sallar.”
“Gâvur oğlu, gâvur oğlu gâvur.”
“Gâvurdan dost olmaz.”
“Gâvurun tembeli keşiş, Müslüman’ın tembeli derviş.”
“Gâvur gemisi gibi yan gidiyor.”
“Gâvur olmak”, dinden çıkmak, ihtiyarı küfr etmek.
“Gâvur etmek”, mecazen heba ve heder etmek.
“Gâvurdan dönme”, mühtedi (Müslüman olan).
“Gâvurca”, gâvura layık tarz ve surette, Hıristiyan dil ve yazısı, Müslüman’canın gayri.
“Gavurluk”, küfür, Hıristiyanlık, Allah’ı inkar etmek, Nasraniyyet, mecazen hıyanet, zulüm ve ğadr.
Hüseyin Kazım Kadri, “Türk Lügati” isimli eserinde Arapça kâfir kelimesinden veya Farsça “gibr” veya “gevr” kelimelerinden bozularak “gâvur” haline geldiğini söyledikten sonra Hıristiyan, Allah’ı inkâr eden, dinsiz manalarına geldiğini söyler.
“Bürhan-ı Katı” da “gevr”in ateşe tapanlara denildiğini, Hindistan’da bir kabile adı olduğunu, Bengalde harap halde olan bir şehrin adı olduğunu söyler.
Pars Tuğlacı, “Okyanus 20. Yüzyıl Ansiklopedik Türkçe Sözlük” isimli eserinde “gâvur” maddesinde, “Müslüman olmayan, özellikle Avrupalılar (Hıristiyanlar) için Türkler tarafından kullanılan bir hakaret sözü” dedikten sonra “mecazen merhametsiz, inatçı, insafsız ve kötü adam” dedikten sonra bazı deyimleri veriyor:

“Gâvur etmek”, boşuna harcamak, yerinde harcamamak.
“Gâvurluk”, Müslüman olmamak, mecazen: Zalimlik, kötülük, insafsızlık, gaddarlık” der. Ziya Şükün, “Ferheng-i Ziya” isimli eserinde “gebr” maddesinde Şeyh Sadi’den bir beyit verir:
“Ey Kerimi ki ez hızane-i ğayb
Gerb-u, Tersa vazife hordari.”
Yani, ğayb hazinesinden Mecusi ve Hıristiyanları rızıklandıran Kerim!
Gebr ve gevr kelimeleri aynı manaya gelir.
Gevr kelimesi Türkçeye geçerken “gâvur” oluvermiş.
Talat Onay, “Mazmunlar” isimli eserinde, “gebr” maddesinde, Nef’i’nin bir şiirini vermiş:
“Be hakkı Kirdgar-ı Mün’ım-ü bahşende kim
Mürebbi-i Müselman ü, Yehud ü, Gebr u, Tersa’dır.” Yani, nimet verici ve yargılayıcı, Allah hakkı için ki, o zatın lütfu, Müslüman’ı, Yahudi’yi, Mecusi’yi ve Hıristiyan’ı besleyip yetiştirici, maddi ve manevi kemale eriştiricidir.

Gelin hep birlikte sekiz küsur milyar insan olarak Rabbimize kulak ve gönül verelim:
“Sen, her türlü şirke meyletmekten arınmış olarak, yüzünü dine doğrult. Allah’ın fıtratına (yaratmasına) ki, insanları onun üzerine yarattı. Allah’ın yarattığını değiştirmek yok. İşte doğru din budur. Ancak insanların birçoğu bilmezler.” (Rum süresi ayet 30/30, 43, Yunus 10/105).
Ve vicdanımızın sesini dinleyip söylenmesini bile istemediğimiz kâfirlikten, imana topluca geçelim.