Filistin’i kurtaracak el nerede?

Abone Ol

Bismillâhirrahmânirrahîm!

YAŞANANLARI bir türlü kabullenemiyorum. 7 Ekim Aksa Tufanı Harekâtı’nın 37. gününde İslâm dünyasının 57 ülkesinin lideri Riyad’da toplanarak, olayı sadece “kınadıklarını” açıklamakla yetindiler.  Hâlbuki, bu onların öz meselesiydi! Mukaddes mekânlar ve kutsal toprakların işgali ve yerle bir edilmesi söz konusuydu. İslâm dünyasının öncüleri kimi, neyi temsil ediyorlardı da, bu sessizlik içindeydiler. Büyük İslâm âlimi Prof. Dr. Yusuf el-Karadâvî, kutsal mekânların manzarasını şöyle anlattı:

“Peygamberler diyarı, İsrâ ve Miraç yurdu, Allah’ın çevresini mübarek kıldığı, Müslümanların da ciğerparesi ve gözbebeği, Mescid-i Aksa şehri Kudüs; planlı komplolarla oldubittiye getirilerek Yahudileştirilmek isteniyor. Bu büyük İslâm mescidi çevresinde sürdürülen kazılar sebebiyle mutlak bir tehlikenin eşiğindedir. Bu kazıların amacı Mescid-i Aksa’yı ortadan kaldırmak ve Mescid’in enkazı üzerinde, iddia edilen heykeli inşa etmektir.” (Her Müslüman’ın Ortak Davası Kudüs, Yusuf el-Karadâvî, Nida Yy., Sh. 24)

Rahmetli Karadâvî Hoca, bunları en az 15 yıl önce yazdı. 10 aydır Filistin’de uygulanan cehennemî manzaraları görseydi, daha neler yazardı, dersiniz? Siyonist İsrail’in Filistinli kardeşlerimize uygulamadığı bir işkence türü kaldı mı acaba?

Filistin’de savaş değil; katliam, vahşet, soykırım ve barbarlık sergileniyor. Kadın, erkek demeden esirlerin üzerine yırtıcı köpekler salıyorlar. Esirleri canlı kalkan olarak kullanıyorlar. İnsanî yardım olarak gönderilen gıda maddelerini kavurucu sıcakta haftalarca bekletiyorlar. Filistinliyi açlığa mahkûm ediyorlar.  

FİLİSTİN NE İSTİYOR?

CANLARINI feda ederek işgali durdurmak isteyen Filistinlilerin, Müslüman kardeşleri ve Türkiye’den talepleri var. Normalleşme çalışmaları için İsrail’e giden Dışişleri eski Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na Filistinli bir kardeşimiz durdurarak şunları söylemişti: “Biz, Türkiye’nin ordusunu bekliyoruz. Buraya İsrail’le normalleşmek için gelmeyin! Siz Fatih Sultan’ın torunusunuz!” (Millî Gazete, 28.5.2022)

Aynı ziyarete tepki gösteren Filistinli gazeteci Abu Tagiya da şu ifadeleri kullandı: “Bu ziyaret Filistin’e zarar verir. İsrail’le normalleşme kabul edilemez.”

Gazzeli aktivist Esra Ferwana, Millî Gazete’ye yaptığı açıklamada, “Gazze halkı Türkiye’den siyasi, ekonomik ve insanî destek bekliyor” diyerek şöyle devam etti: “Gazze halkı İsrail’in Türkiye’de sürekli protesto edildiğinin farkındadır. Bunlar Filistin’e umut veriyor; yalnızlık duygularını hafifletiyor; moral veriyor. Ambargonun kaldırılması, kötü şartların iyileştirilmesi için diplomatik destek bekliyorlar.” (Millî Gazete, 9.7.2024)

Ferwana, aynı röportajında, İslâm âleminden katliam ve savaşı durdurmalarını beklediklerini şöyle açıkladı: “İslâm dünyasının net bir tutumu yok. Tepkiler, gösteriler, boykotlar savaşı durdurmuyor. İslâm ülkeleri İsrail’e karşı çıkmalı, savaşı durdurmaya zorlamalıdır.”

Ferwana, Gazze’de yaşanan insanlık faciasını ise şöyle dile getirdi: “Gazze’de hayat çok zor. Kıtlık var, insanlar çok zor durumda. İçilebilir su; temel ihtiyaçlarımız yok. Hayat çok ilkel; gaz, elektrik, su yok. Hastalıklar yaygınlaştı. Savaş ve işgalin dayattığı kıtlık ve yıkımı yaşıyoruz. Sığınılacak bir yer yok.”

TEHLİKEYİ GÖRELİM

TÜRKİYE ve İslâm âlemindeki yöneticilerin Filistin’in işgalini yeteri kadar ciddiye almamasına bakılırsa, tehlikenin boyutunu bilmediğimiz anlaşılıyor. Filistin halkının karşılaştığı faciayı; Filistin düşerse, İslâm âleminin âkıbetini görmüyor gibiyiz. Bu sürece girilirse, -Allah korusun!- okun hedefinde İran, Türkiye ve diğer İslâm ülkeleri var. İslâm ülkeleri kendi sırasını bekler görünümünde!

Dünyanın ünlü tıp dergilerinden The Lancet’te yayınlanan bir makalede, İsrail’in Gazze saldırılarında doğrudan veya dolaylı olarak hayatını kaybedenlerin sayısının 186 binden fazla olduğu yazıldı. 10 bin cenazenin enkaz altında olabileceği iddia edildi. (Temmuz, 2024)

Esir takası ve ateşkes konuşulurken Mısır, ABD ve İngiltere Dışişleri Bakanları toplandı. İngiltere telefonla görüşmeye katıldı. Tarih şahittir ki, İngiltere’nin bulunduğu bir masadan İslâm dünyası lehine karar çıkmaz. İngiltere; sömürme, entrika ve tuzak demektir.

Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin’in sahibi Müslümanlardır. Çözüm de Müslümanlar eliyle sağlanacaktır. Sömürgeci ülkeler ve işbirlikçilerini “arabulucu” yapamayız. Erbakan Hoca şöyle diyordu: “Onlar nasıl ki, 2 bin yıldan beri; bâtıl davaları için inançla, gayretle çalıştılarsa, biz de onlardan daha büyük gayretle çalışmak zorundayız.”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da, “Hukuk, vicdan ve barışın katili olan terörist İsrail’in hunhar zihniyeti, ne pahasına olursa olsun durdurulmalıdır” diyerek ekledi: “İlk kurulduğu günden beri bölgeye savaş, kaos ve vahşetten başka hiçbir şey getirmemiştir.”