Başlığı görünce şaşırdınız değil mi Bu da nereden çıktı
demişsinizdir. Açayım o zaman da günümüz spor medyasının ne halde olduğunu
biraz daha net anlayınız. Final maçı bitmiş, Fenerbahçe 21 sayı geriden gelip
maçı uzatmaya taşımış ama son beş dakikalık bölümde kupayı kaybetmişti. Yazık
olmuştu. Ancak ne var ki maçı anlatan, daha doğrusu maç boyunca hakemlere öten
spikerle, yanında yorumlarını kariyerine hiç yakıştıramadığım yorumcu asıl
kaybedenler idi. Yayıncı kuruluş da onlarla beraber duvara toslayacaklardı.
Evet, maç sonrası yayıncı kuruluşun kadın muhabiri elinde
mikrofonu ile sıcağı sıcağına maçı oynayan, ter akıtan Fenerbahçelilerle
konuşmaya başlamıştı. Takım kaptanı Melih, Çok iyi mücadele ettik. 21 sayı
geriden gelip öne bile geçtik. Ancak bazı yanlış tercihlerle kaybettik. Şimdi
lige bakacağız. diyordu. Datome, Kaliniç, Dixon da mikrofona neredeyse ortak
şu demeçleri vereceklerdi sıcağı sıcağına... Çok iyi mücadele ettik. 21 sayı
geriden gelip maçı uzatmaya götürdük. Hatta maçı kazanıyorduk da, ama bir
ribaundu kaybedince maç da gitti. Şimdi ligi kazanmaya gayret edeceğiz...
Değerli okurlar, bunlar Fenerbahçe basketbol takımının
kaptanı ve temel oyuncuları. Bir tekinin ağzından hakem kelimesini duydunuz
mu Bir teki hakemden yakındı mı Tek
biri bize finali hakem kaybettirdi dedi mi Hayır! Ama maçı anlatan ve yorumunu
yapan Fenerbahçe geriye düşmeye başlayınca hakem diye feryat ettiler, öne
geçince hiç hakemden söz etmediler. Hatta bir aralık Fenerbahçe 20 sayı geriye
düşünce takımdaki bazı oyuncuları ve kenardaki hocayı hafif yollu eleştirirken
laflarının içine hiç hakemi sokmadılar. Bitti mi Hayır! Ertesi gün spor
medyasına bakınız... Başlıklarda hep hakem var. Hiç olmazsa Fenerbahçeli
basketbolculardan utanın derim.
Maçı gelince mi Rakip tabii ki Laboral değildi. Teodosiç
ve De Cola gibi iki müthiş oyun kurucu vardı. Khryapa gibi NBA görmüş yıldızı
vardı. Voronsevicth, Kurbanov gibi tamamlayıcı oyuncuları bulunuyordu. Bütün bu
faktörlere rağmen 21 sayı geriye düşülmesine rağmen rakibin hocası İtoudis in
de yanlışlarıyla maçı yakaladı Fenerbahçe... Hatta kazanıyordu da... Ama bitap
düşen Udoh un yerine bir taze uzun atabilseydik son üç dakikaya... Belki de o
yakınılan ribaundu da alabilirdik. Dixon gibi bir cevheri iki gün önceki maçın
raporuna göre uzun süre kenarda tutmak acaba neye mal oldu Sayın Obradoviç
Biraz kaprisin nelere mal olacağını bu sütunlarda defalarca yazmadım mı Büyük
hocasın, tamam ama basketbol o kadar kırılgan bir oyundur ki, hele hele güçler
dengesi varsa... Bak; 21 sayıdan gelip öne de geçtin... Artık takımındaki
sekiz-dokuz iyi oyuncuyla iyi geçin... Bak; Vesely sana havlu fırlattı... Tamam
dokuz adet faulü bir final oyunda sokamamak maçı kaybettirmek anlamı taşır ama
bu Fenerbahçe nin son maçı değildi ki... Neyse, bu da başarıdır. Ama burada asıl olan, futbolu bitiren, kirleten,
çökerten yorumcu, yazar sınıfının basketbolu da aynı akıbete uğramasından
korkarım ben... Asıl öneli olan da budur. Çünkü bu gelecekti finalleri,
kupaları engeller...
BÜYÜK İŞ!
Beşiktaş, stadı olmadan, yani orada burada göçebe gibi
dolaşıp, transferde değer satıp, ekonomisini de dengede tutarak, spor
medyasında hep üçüncü planda gösterilerek şampiyonluğa ulaştı. Bu, büyük bir
başarıdır. Bana sorarsanız, bugüne kadar yaşanmış şampiyonlukların en
değerlisi, en zorudur. Tebrikler! Şenol hocam da nihayet mutlu sona ulaştı.
Fikret başkan ve ekibi de artık derin uykulara dalabilirler. Futbolcular mı
Onlar işlerini bilirler...