Tarım döneminden sanayi dönemine geçilebilmesi için
sermaye terakümü (birikimi) gerekmiştir. Büyük işler ancak büyük sermaye ve
binlerce işçinin birlikte çalışması sonucunda başarılabilir. Bu sebeple
Avrupa da Protestanlar sermayenin etkisi ile faizi meşrulaştırmış, gelir
vergisini icat etmişlerdir. Böylece halkın elindeki altın ve gümüş sermaye
sahiplerinin eline geçmiş, bu sayede tüm insanları köleleştirmeden işçi
olarak çalıştırmışlar, kölelik bunlar tarafından kaldırılarak insanlar
işçi/köle hâline getirilmiştir.
Tarım döneminde herkes kendi tarlasında çalışıyor ve
yaşıyordu. Tarım sektörü işçi yani emek bakımından doygun hâldedir. Halk şimdi
köylerde geçinemiyor, durmadan kentlere gelip iş arıyor. İş bulursa çalışıyor,
bulamazsa geri gidiyor. Sanayide iş az, iş arayanlar çok. İşte bu dönemlerde
faiz yararlı olmaktadır. Bu düzende zengin daha zengin oluyor. Zengin sermaye
sahipleri sayesinde yeni işyerleri açılıyor ve bu yeni işyerlerine yeni işçiler
geliyor, iş buluyor. Böylece adım adım insanlık tarım döneminden sanayi
dönemine geçiyor. Bankalar kuruluyor, banknotlar çıkarılıyor, bu sayede
sanayileşme hızla devam edip yaygınlaşıyor.
Bu işlerde mahir olan kavim İsrail oğullarıdır, bu işleri
onlar beceriyor. Sermayeyi onlar biriktiriyor, fabrikaları onlar açıyor,
malları onlar alıp satıyor. Böylece bir veya iki asır içinde insanlığı tarım
döneminden sanayi dönemine geçiriyor. Artık tarım işçisine de sanayide iş
bulunuyor. Ona göre fabrikalar oluşuyor. Hattâ köyler boşalıyor yani bu oluşum
bir bakıma tarım üretimine zararlı olmaya başlıyor. Bu arada Yahudi
sermayesinde işbölümü doğdu. Bankerler para basıp faiz ile patronalara veriyor.
Patronlar bunlarla büyük işletmeler kurarak işleri yürütüyor. Böylece
sanayileşme oluyor. Önce Avrupa sanayileşiyor. Sonra ABD sanayileşiyor. Sonra
eski Sovyet ülkeleri sanayileşiyor. Şimdi de Çin sanayileşiyor...
Bugün hemen hemen yeryüzünün tamamında sanayileşme
tamamlanmıştır. Bütün işçiler kendileri iş bulmaktadırlar. Tarımda yeteri kadar
işçi kalıyor, artan da kentlere geliyor ve iş bulabiliyor. Çünkü kurulan
fabrikalar bunlara iş verecek kadar çoktur. Eskiden işçi çok işyeri azdı, şimdi
işçi az işyeri çoktur. Karşılıksız para üretilmeye başlanınca bankerler parayı
faizle verdiler, gelen faizi de yine kredi olarak verdiler. Yeni işyerleri
kuruldu. Faiz parası gittikçe piyasayı doldurdu. Öyle bir duruma gelindi ki
piyasada yeteri kadar para oluştu, tam istihdam sağlandı. Fabrika sahibi
üretici patronlar artık faizci bankerlerden yeni para talep etmez oldular,
kendi sermayeleri ile işlerini çevirmeye başladılar.
Eskiden bankerler devletlere de hâkim idiler. Çünkü dolar
verilmezse yeni fabrikalar kurulamaz, halk işsiz kalmaya devam ederdi. Bugün
ise yeter miktarda dolar dünyayı doyurmuş bulunmaktadır. Artık devletler
ortalıkta dolaşan o para ile yaşıyor hâle gelmişlerdir. Devlet vergisini almakta ve onunla işler
yapmaktadır. Ekonomik döngü tam istikrarlı ve adil olmasa da kısır bir denge
içinde devam etmektedir. Bu durum devlet ile bankerler arasındaki eski
bağımlılığı ortadan kaldırmış bulunmaktadır. Amerika da devlet patronlarla bir
olup bankerleri devre dışında bırakma durumuna gelmiş bulunmaktadır. Patronlar
yeni dolarları kredi olarak almamaktadır. Dolayısıyla faizci bankerler zor
durumdadır. Sermaye ile devletler arasındaki soğuk savaş devam etmektedir.
Sermaye şimdi ancak yeni patronlar üretebilir ve onlara faiz ile doları borç
verebilir. Ne var ki bankerler bu hususta acemi oldukları için bu işi
başaramamaktadırlar; başarsalar bile onun da sonu gelecektir.
Hâsılı; karşılığı olmayan FAİZLİ PARA SİSTEMİ kendi
kendine çalışmaz hâl almış ve devre dışı olmuştur. Yeni bir para sistemine
zaruri olarak ihtiyaç vardır. O da ADİL DÜZEN yani Adil Ekonomik Düzen in
önerdiği ÇALIŞANA KREDİ PARASI dır.