Ezan okunurken Selâm vermek

Abone Ol

Ezan okunurken işitenlerin sözü kesmeleri, okunan ezanı dinlemeleri ve cemaate gitmeleri, selâm vermemeleri hatta Kur’an-ı Kerim okuyan kimsenin de durup ezanı dinlemesi daha faziletlidir.

Ezandaki tekbir

Soru: Ezan okunurken “ALLAHü ekberullahü ekber” Şeklindeki okuyuş doğru mudur

Cevap: Bismillâhirrahmânirrahîm.

“Ezan cezm edilir ve ikamet cezm edilir…” hadis-i şerifi hükmünce ezan ve ikametin kelimeleri cezimlidir ki, gerek tekbirler, gerek diğer cümleler birbirine bitiştirilmemek üzere sonları cezimli olarak okunur. Tekbirlerin bitiştirilmesi halinde “ekber” kelimesinin sonundaki “rı” harfi “ALLAH” lafzı celalindeki hemzenin “e” sesinin nakledilmesiyle “a” yani, “ALLAH’ü ekberallahü ekber” şeklinde okunur. “ALLAHü ekberullahü ekber” şeklinde okunması yanlıştır. Maalesef ezan okuyanların büyük bir kısmı bundan gafildir.

Ezan: özgürlüğün gür sedasıdır-1

Allahu ekber, Allahu ekber!

Bu nida, günde beş vakit, minarelerimizde yankılanırken, Rabbimizi tasdike, O’na itaat ve ibadete çağırıyor müminleri. Dünya meşgalesinden uyan! Kulluğun gereği olan namaz için kıyama dur! diyor ve zamanın kalbini tutuyor, İslam’ın gür sedası. Kendisine icabet edenin elinden tutuyor; bireyden topluma, ümitsizlikten umuda götürüyor bu çağrı.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, vazifesini tamamladıktan sonra, ardında sevgisini bırakarak vefat etmişti. Doyamamıştı O’na ashabı. Bunlardan birisi de Kutlu Nebi’nin, “müezzinlerin efendisi” övgüsüne mazhar olmuş Habeşli Bilâl’di. Üzüntüsünden duramamıştı Bilâl Medine’de. “Resûlullah (S.A.V.) Efendimizden sonra ezan okumayacağım, okuyamayacağım” diyerek uzaklaştı peygamber diyarından. Ancak iliklerine kadar işleyen peygamber sevgisi ve muhabbeti O’nu tekrar Medine-i Münevvere’ye getirdi. Geldiğinde sabah namazı vakti girmek üzereydi. Doğrudan Ravza’ya, Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin huzuruna gitti. Ağladı ve yüreğindeki hasreti gözyaşlarıyla dindirmeye çalıştı. Derken Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (R.A.) çıkageldiler. Dedelerinin hatırasını yâd etmek üzere Bilal’den ezan okumasını istediler. Kabul etti Bilal ve Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz zamanında olduğu gibi mescidin damına çıkıp, “Allahu ekber” dedi. Bilal’in Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz zamanındaki bu nidasıyla Medine-i Münevvere’de yer yerinden oynadı. Bir tarih canlanıyordu. Bir şehir ağlıyordu. Hıçkırıklara boğulan Medine-i Münevvere, o gün Allah Resulü’nün vefatından sonra en hüzünlü günlerinden birini yaşıyordu.  Bu olay, biz müminler açısından ezanın içeriğini, anlamını ve mesajını ortaya koymaktadır.

Ezan her okunduğunda ve her okunduğu yerde; ilk gün okunduğu gibi, o gün Bilâl’in okuduğu gibi, büyük manalar, coşkular ve hatıralar yaşatır gönülden dinleyenlere ve anlayanlara. Ezan, Habeşli Bilal’in namaz için atan kalbinin dudaklarından dökülen sesidir. Ezan, tevhidin sembolü, İslam’ın ses ve söze dökülüşüdür ezan. 

Mehmed Zihni, Nimet-i İslam

  Zehebî, Siyeru a’lâmin-nübelâ, 1/357-358