Eyüp Sultan Türbesi Bugün Açılıyor

Abone Ol

Eyüp Sultan Türbesi her nedense uzun zamandır kapalıydı,

ziyarete..

Köprüler yapılıyor, çılgın projeler hayata geçiriliyor,

AVM ler, rezidanslar, gökdelenler pıtrak gibi çevremizi sararken Eyüp Sultan

Türbesi nin kapıları bir türlü açılmıyordu, her ne hikmetse.

Restorasyonu bir türlü bitmedi-bitirilemedi.

Ama sonunda yarım da olsa güzel haber geldi;

Altyapı, güçlendirme ve restorasyon çalışmaları nedeniyle

uzun süredir ziyarete kapalı olan Eyüp Sultan türbesi Ramazan ayı boyunca

ziyarete açılacak.

Türbe, 15 Temmuz 2013 Pazartesi gününden itibaren (bugün)

09.00-12.30 saatleri arası ziyaretçilere açılacak. Restorasyon çalışmaları

devam ettiği için içerde bekleme yapılamayacak, ziyaretçiler bir kapıdan girip dua ederek diğer kapıdan çıkacak.

***

Peki, Eyüp Sultan kim

O ki, İstanbul un medâr-ı iftiharı, Nebîler Nebîsinin

mihmendârı...

O ki; Sahâbîler sarayının meşhur sultanlarından ve

Peygamberler Peygamberinin bağrı yanık sevdalılarından biri...

Medine de dünyaya gelen Hazret-i Halid Bin Zeyd, Allah

Resûlü nden duyduğu bir söz üzerine İstanbul surlarına kadar gelmiş ve beka

âlemine orada göçmüştür.

Varlığın sebebi olan Cenâb-ı Peygamber (S.A.V) kâinatın

merkezine îmân bayrağını dikmiş, insanları Rabbin birliğine davete

başlamıştı...

13 sene Mekke müşrikleriyle pençeleşen Allah ın Resûlü,

nihayet Yüce Hakk ın emriyle Medine yollarına düştü. Kâinatın Efendisi

Medine ye girdikleri zaman gördüler ki; şehir cıvıl cıvıl kaynamakta ve

insanlar saadetle taşmakta...

Güzel Medine nin etrafı Evz ve Hazrec kabileleriyle

çevriliydi. Her kabilenin reisi kendini yola atıyor, peygamber devesinin

yularını tutup yalvarıyordu:

- Ey Allah ın Resûlü! Ey kokusu güzel Peygamber! Bize

buyurunuz! Size yabancı olmayan, saygıdeğer, düşmanlarınızı tepelemeye gücü

yeten ailemize misafir olunuz! Bize şeref bahşediniz...

Mülkün Seyyidi olan Cenab-ı Peygamber kendilerini

karşılayan bu vefakâr insanlara hitap ediyorlardı;

- Deveyi kendi hâline bırakınız. Çünkü o memurdur, emir

olunduğu yere gider; ona yol veriniz!..

Nebîler Nebîsini taşıyan Kusvâ isimli deve yürüyor halkı

da peşinden sürüklüyordu. Bütün gözler hayretle açılmış, herkes heyecandan

boğulur gibi olmuştu. Nihayet deve; döndü dolaştı ve ensârın büyüklerinden Ebû

Eyyûb Hazretleri nin hanesi önünde çöküverdi.

Artık göklerin ötesindeki mânâyı getiren Allah ın Resûlü

orada kalacaklardı. Hazreti Halid (r.a) yaralı bir ceylan gibi koştu.

Gözlerinin yaşı iplik iplik akıyordu. Sevinç ve saadet içinde sesini yükseltti:

- Anam babam sana feda olsun, ey Allah ın Resûlü!

Buyurunuz, hanemize şeref veriniz!..

Hazret-i Halid, Ensar ın en ileri gelenlerindendi. Akabe

biatında bulunmuş ve oracıkta Allah ın Resûlü nün mübarek elini tutarak ona

biat etmiş ve İslâmiyet e can atmıştı. Sadece kendi Müslüman olmakla kalmamış,

bütün kabilesini de İslâm dairesinin içine almıştı.

***

İşte Cenab-ı Peygamber, şimdi kendi hanesindeydi. Âlemde

böyle bir devlet kime nasip olurdu ki ..

Varlığın sebebi olan Hazret-i Peygamber ona dedi ki:

- Ey Eba Eyyûb! Sendeki emaneti bize ver:

Ebû Eyyûb hayretle sordu:

- O emanet nedir, ey Allah ın Resûlü

- Bize ait bir mektup!..

Gerçekten de onda bir mektup vardı. Babadan evlâda

intikal ede ede gelmiş, nihayet Ebû Eyyûb un eline geçmişti. Bu mektup; Tüban

Ebû Keris Es ad isminde biri tarafından yedi yüz sene evvel yazılmıştı.

Kâinatın Efendisinin şan ve şerefini belirtiyor ve Ona îmân ediyor, şöyle

diyordu:

- Ben, Hazret-i Ahmed in Allah tarafından gönderileceğine

kesin olarak kanâat getirdim! Ömrüm, onun ömrüne yetişseydi, muhakkak Ona

yardımcı olurdum.

O günden sonra kâinatın Efendisi, yedi ay boyunca

Hazret-i Halid in evinde kaldılar. Ebû Eyyûb ve zevcesi; Hazret-i Peygamber in

bütün hizmetlerini aşk ve şevk içinde yapıyorlardı.

Gönlü eşsiz incilerle dolu yüce sahâbî, Nebîler Nebîsinin

bütün gazalarına iştirak etmişti. Allah Resûlü nün öteler âlemine geçişlerinden

sonra da İslâm ordularında yer aldı ve durmadan kılıç salladı. Allah ın

Resûl üne karşı o kadar candan bir muhabbet taşıyordu ki, bu aşkın kanatlarını

saymaya sayılar kâfi gelmez... (ilahi.org a teşekkürler)

İdo dan Açıklama Geldi

Geçen yazımda, İDO feribotlarındaki keşmekeş i

yazmıştım.

İDO Basın Müşaviri Emel Acar bir açıklama gönderdi.

Okuyalım;

Sayın Adnan Öksüz

Milli Gazete de, 1O Temmuz 2013 tarihinde Bunları

biliyor musunuz başlığı altında yer verdiğiniz değerli eleştirilerinizi

dikkatle okuduk.

Özellikle yaz aylarında feribotlarımızdaki doluluk

oranlarının en üst seviyeye çıkmasıyla birlikte, zaman zaman biniş ve inişlerde

yaşanan izdihamdan kaynaklı sıkıntıları gidermek için biz de sürekli yeni

çözümler peşindeyiz.

Her eleştiri ve şikayeti dikkatle değerlendirip,

sorunları ivedilikle çözmeye gayret ediyoruz.

Sizin de belirttiğiniz bir sorunu çözebilmek için,

feribotlarımızda mevcut koltuk numaralarımızın yolcularımız tarafından daha

rahat bulunabilmesine dönük çalışmalarımız devam etmekte.

Aynı şekilde, yaşlı yolcularımıza ve koltuklarını

bulmakta zorlanan yolcularımıza destek vermek amacıyla feribotlarımızda

çalışmakta olan gemi salon sorumlularımıza ve müşteri temsilcilerimize de

konunun hassasiyetini bir kez daha aktardık.

Diğer yandan, Yenikapı İskelesi de dahil iskele dışındaki

alanlarda yer alan taksilerle ilgili olarak herhangi bir tasarrufumuz

bulunmamaktadır.

Bilginize saygılarımızla sunarız.

İDO Basın Müşavirliği

NOT:  Bugün 15

Temmuz 2013 Pazartesi..  İktidar ve

TBMM de grubu bulunan partiler, 2012 yılında yeni ve sivil anayasa vaadini

yerine getiremedi. Sınıfta kaldı. Umutlar bu yıla sarktı. TBMM Anayasa Uzlaşma

Komisyonu nda herkes ayrı telden çalıyor. Temmuz 2013 e kadar umutsuz son bir

maraton da bitti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Görülüyor ki, yeni Anayasa

olmayacak! dedi. Yeniden TBMM Başkanlığına seçilen Cemil Çiçek, liderlerle

görüşerek yeni bir süreç başlattı, Komisyonu toplantıya çağırdı. Du bakali

n olacak Her şeye rağmen yine de takipteyiz