Akan zamanın büyük nehrinde, dönemler olur. Kimi unutulur kimi unutulmaz. Tekdüze olanlarda nelerin olup bittiği bilinmez. Hayatlar vardır, yaşananlar ve durumlar. Onlar bu büyük akışta belleklerde yer almazlar.
Belli yaş alanların hayatlarında kimi durumlar olur. Biz artık belli bir yaş dönemindeyiz. Zamanımızda çokça darbeler, katliamlar, savaşlar oldu, geldi ve geçti. Büyük olay ve durumlar gelip geçiyor da bizim için unutulmaz olanlar belleklerde yer alıyor.
Dünya tarihinde sürekli sürgünler yaşamış, katliamlar yaşamış Yahudiler için de benzer durumlar var. Yaşadıkları soykırımlardan fazlasıyla nasiplerini almışlardır. Bunlar nedenli veya nedensiz olabilir. Yaşanmışlıklarıdır. Yeryüzüne dağılmışlardır. Zaman içinde birbirlerine tutunmayı başarmışlar, hayatlarını sürdürmüşlerdir. Özellikle yaşadıkları en son soykırımları Almanya, Avusturya, Rusya ve Polonya sınırları içinde olmuştur. Endülüs’te de olmuştu ama o sadece onlar için değil, Müslümanlar için de geçerliydi.
Son soykırım onlar için tarihin belli bir dönümüdür. Toparlandılar, bir araya geldiler, kendilerine belli bir hedef koydular, bunu büyük bir ideale dönüştürdüler, başarılı oldular.
Mazlumlar genel anlamda merhametli olurlar. Yaşadıklarının benzerini başkalarına yaşatmamak için insanlık adına başkalarına merhametli olurlar. Müslümanlar tarihin her döneminde benzer durumları yaşamışlardır. Hayatları çile üzerine kurulu. Böyle olunca intikam alma duygusundan çok benzer durumda merhametli olmuşlardır. Peygamberimizin Mekke’den çıkarılışı, sonra da dönüşleri olmuştur. Dönüşlerindeki tutumları insanlık tarihi açısından büyük bir değere sahiptir.
Kudüs, zaman zaman el değiştirmiştir. Hazreti Ömer zamanındaki ilk fetihte oradaki halklara merhametli davranılmış, sözleşme yapılmış, buna da bağlı kalınmış. Haçlılar Kudüs’ü ele geçirdiklerinde halklarına, dinlerine ve ırklarına bakmadan orada bulunanlara zulüm yapmış, kan gövdeyi götürmüş. Selahaddin Eyyubi yeniden Kudüs’ü fethedince haçlılar ile anlaşma yapmış, herhangi bir katliamda bulunmamış, çok merhametli davranmış, dışarıdan gelip orada kalmak isteyenlerin kalabileceğini belirtmiş, özel bir anlaşma yapmış.
Yahudilerin Siyonizm idealleri onlar için tam anlamıyla ideolojik bir tutumun ötesindedir. Onlar, kendilerine çok merhametli davranan, her dönemde bünyelerinde onlara yaşama hakkı tanıyanlardır. Böyle olmasına karşın Yahudilerin Müslümanlara karşı tutumları çok acımasızdır. İnsanlık ötesi, vahşi bir yüze bürünmüşlerdir. İnsanlık tarihinde görülmeyen, yaşanmayan bir soykırım yapmaktadırlar. Masum olan halkın yetişkinlerini bırakın, bebeleri, çocukları, kadınları ve yaşlıları gözlerini kırpmadan hem öldürüyor hem de ölüme terk ediyorlar.
Günümüz direnişinde, Müslümanlar gerek tutsaklara ve gerekse gelecekte eğer başarırlarsa yeniden evlerine yurtlarına kavuşurlarsa o acımasızlara karşı gene merhametli olurlar.
Müslümanlar öz ruhlarına sahip oldukları sürece bu tutumlarından asla vazgeçmezler. İki yılı bulan, kesintisiz süren bu soykırıma karşı haklı direnişlerini sürdüren bu soylu yiğit insanlar, başta direnişleri saygı ile anılmaya değer.
Dün [4 Ekim 2025] medyaya düşen bir Yahudi tutsağın Kassam tugayları tarafından serbest bırakılış sonrasındaki açıklamaları bu soylu insanların tutumlarını gösterdi. Kendisine olan davranışlarından, çıkışından sonraki hâllerine bakılınca hiç de bir tutsak gibi görünmüyor. Açlık ve sefalete terk edilmiş olan Müslümanlar kendileri ne hâlde olduklarının yanında onun nasıl sağlıklı olduğu görülüyor.
Elbette tarih Yahudilerin bu zulmünü, vahşiliklerini bütün yönleriyle kayda geçirecek.
Elbette tarih, soylu ve yiğit Gazzelileri de kayda geçirecek, unutulmaz kılacak. Müslümanlar, soyluluklarıyla tarihin parlak aynasında yer alacak.