Ey insan! Dünyaya aldanma!

Abone Ol

Yeryüzüne Allah ın halifesi olarak gönderilmiş olan

insan, günümüz dünyasında değerlerinden o kadar uzaklaştı ki Dünyaya daldı,

ahireti unuttu. Her şeyin para, mal, kadın ve maddeden ibaret olduğunu sandı.

Dünyevileşti. Halbuki, bizim bu dünyada daha ulvi görevlerimiz vardı. O

görevler bizi ebedileştirecek, ahiretimizi kazandıracak, cennete götürecekti.

Her şeyi geçici, aldatıcı, yalan, vefasız ve bir gün bizi silkeleyip atacak

olan dünyaya aldandık.

Rabbimiz, biz kullarına dünyayı şöyle tanıtıyor: Bilin

ki, dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha

çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki,

bitirdikleri ziraatçıların hoşuna gider. Sonra, kurur da sen onun sapsarı

olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır.

Yine orada Allah ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir

geçimsizlikten başka bir şey değildir. (Hadid, 20)

Bugünlerde, İmam Gazali Hazretlerinin İhya sından

Dünyanın kötülenmesi bölümünü okuyorum. Dünyanın gerçek yüzünü o kadar

çarpıcı örneklerle anlatıyor ki Baştan beri; İmam Gazali nin kitapları,

Tenbih-ül Gafilin, Şir at-ül İslam, Riyad-un Nasihin gibi eserlerde İslami

delilleriyle anlatılmış ahlaki öğütlerden çok etkilenmiş, anlatılanların

hücrelerime kadar etkilediğini hissetmişimdir. İhya nın söz konusu bölümünü

okurken de aynı duyguları hissettim.

Okurken, fani ve aldatıcı dünyayı paylaşamayışımızı

düşündüm. Sanki, her şey dünyadan ibaretmiş gibi, gafil bir hayat yaşayışımıza

bir kere daha üzüldüm. Sahtekar ve hilekar olan dünyanın mal ve varlıklarına

sahip olmanın oluşturduğu kibir ve gururumuzun ne kadar aldatıcı olduğunu

gördüm. Bu aldanış içinde ahiretimizi kaybetmekte olduğumuzun daha çok farkına

vardım.

DÜNYA BİR ÇÖPLÜK GİBİ

Dünya; alçak, aşağılık, değersiz, bayağı, kötü gibi

anlamlara geliyor. Değeri olmayan bir şeye aldanmak ne büyük gaflet!

İki ay kadar önce, Bursa da ikamet eden yılların hocası

ve eğitimcisi Dr. Hidayet Aköz Bey le görüştüm. Diyordu ki: Vaiz ve hoca

arkadaşlara anlatacağım çok şey var. Pek çoğu konuşmalarında hem dünya, hem de

öteki dünya gibi ifadeler kullanıyorlar. Öteki dünya olmaz, ahiret olur.

Bu sözleriyle, -haşa- ahireti de alçak, değersiz gösterdiklerinin farkında

değiller. Değerli olan ahirettir, değerli olan şey için öteki ifadesini de

kullanamayız.

İslami ıstılahlara (terminoloji) hakim olmazsak, farkında

olmadan ne büyük hatalara düşüyoruz değil mi Müslümanlar olarak İslami

ıstılahları (kelime ve kavramları) kullanmak zorundayız.

Bakın, Allah Rasülü (s.a.v) İhya daki anlatımıyla,

dünyanın gerçek çehresini nasıl ortaya koyuyor: Ey Ebu Hureyre! Sana dünyayı

ve dünyada olan şeylerin iç yüzünü göstereyim mi

Ebu Hureyre (r.a) diyor ki: Göster Ya Rasülüllah, dedim.

Sonra beni, Medine çöplüklerinin döküldüğü dereye götürdü. O derede bulunan

insanların başlarını, kemiklerini; yırtılmış, eskimiş elbiselerini bana

gösterdi ve şöyle buyurdu:

- Gördüğün bu kelleler de aynı sizin gibi yaşadıkları

zamanlarda hırslı ve kalbleri kuruntu dolu olan kimselerdi. Şimdi kemik haline

geldiler. Daha sonra da çürüyüp toz olacak ve kaybolacaklardır.

Bu gördüğün pislikler de onların yediği yemeklerdir. Ne

yaptılar Nereden kazandılar Bilinmez ama, nasıl kazandılar, midelerini

doldurdular Şimdi herkes bunlardan kaçıyor.

Bu yırtık elbiseler de onların giydikleri süslü püslü

elbiselerdir. Zamanla rüzgar onları mahvetti.

Bu kemikler onların bindikleri hayvanların kemikleridir.

İşte dünyanın sonu böyledir. Şimdi isteyen dünya için istediği kadar ağlasın.

DÜNYA İKİ KAPILI HAN

Dünyanın vefasızlık ve aldatıcılığını bilen Allah

dostları, orayı bir misafirhane olarak görmüşler, dünyada ahiret azığı

toplamışlardır. Süs, gösteriş ve eğlencelerine aldanmamış; asıl karar yerleri

ve ebedi kalacakları ahiret hayatını kazanmanın yollarını aramışlardır. Dünyayı

bir tarla olarak görüp meyvesini ahirette toplayabilecekleri tohumlar ekmişler,

yani salih ameller işlemişlerdir.

Cebrail (a.s) Nuh peygambere sordu: Ey uzun ömürlü

peygamber! Dünyayı nasıl buldun Dünya hakkında ne dersin :

- Bir han gibi buldum. Bir kapısından girdim, diğer

kapısından çıktım.

Lokman Hekim oğluna şu nasihatı yaptı: Oğlum Dünya

derin bir denizdir. Burada boğulanların sayısı çoktur. Bu denizden

kurtulabilmen ve boğulmaman için, gemi n takva ve Allah a hürmet, yatağın iman,

yelkenin tevekkül olsun.

Ebu Derda (r.a) uyarıyor: Varınızı, yoğunuzu dünyalık

kazanmaya harcıyor, hiçbir şeyi idrak edemeyen cahillerden oluyorsunuz. Öyle

ki, bir kısmınız sonunda maruz kalacağı tehlikeyi düşünmeyip şehvetinin peşinde

koşan hayvandan daha kötü oluyor.

İbrahim Edhem in (k.s) şu sözü ne kadar çarpıcı: Yamadık

dünyamızı yırtarak dinimizden; sonunda din de, dünya da gitti elimizden.

Pakistan ın milli şairi Muhammed İkbal de; Şu dünyanın

hiçbir şeyinde ölümsüzlük renk ve kokusu yok. Dünya çok vefasız der.

Sözü, Allah Rasülü nün (s.a.v) şu Hadis-i Şerifi ile

bitirelim: Siz benim bildiğimi bilseydiniz; az güler, çok ağlardınız. Böylece

dünyaya önem vermez, ahireti dünyaya tercih ederdiniz.