Kim kimi sever gönül verirse onunla olur, karşılık bulur. Sevilmeye ve sevmeye layık olanların gönülleri hoş olur. Hoş gönüllüler aşk içinde olurlar. Her eylemleri bereketlenir. Şeytanlar onlardan uzak durur. Şeytanların uzak olduğu bir hâl ve durumda hayat bereketlenir. Sevmenin de bir yolu ve yöntemi var. Edep ile Hak yolunda Hak rızası içinse eğer. Gönlü sevgiyle donanımlı olanlar merhametlidirler, âdildirler, gönüllerinin coşkunlukları onları duru bir suyun düzenli ve bereketli akışındadırlar.
Kosova’da bir derviş ile tanışmıştık yıllar önce. Tito zamanında kırk yıla yakın hapishanelerde kalmış. Kırk yıl yanıma şeytanlar yanaşamadı. Sadece su ve ekmek ile yaşadım. Aşk ehli olan her türlü zorluğu göze alır, direnir ve ne yapar eder, muradına erer.
Gönülleri incinenlerin ahları çok ağırdır, ah alan asla altından kalkamaz. Kimi ecrine ecir katar kimi de tam tersi durumda olur.
Şu kirli ortamda ortam toz duman içinde. Hiçbir şeyin ne ölçüsü var ne de tartısı. Kim haklı kim haksız belli değil. Güçten yana söz sahiplerinin türlü tezviratları ortalığı kasıp kavurur. Şimdi artık bir diji dünya var ne ahlâkı ne tartısı ve ölçüsü var. İnsanları yanıltmanın, yoldan çıkarmanın bir dünyası. Ahlak ölçüsü olmayanların savaş alanı. Saltanat ve parsaları için her türlü kirliliği yaparlar, buna ayarlıdırlar. Bunlardan söz etmenin yeri değildir. O ortamın yaydıklarına itibar etmeden uzak durmanın zamanıdır. Ama bu yangın bu kirlilikten uzak kalmak için tıpkı Prizrenli Derviş gibi olmak gerekir.
Bu kirli dünyadan uzak kalınca insanın bir eksiği olmaz. Dedikodudan, fitneden, fesattan, insanın günahına girmekten, kul hakkına girmekten beri olur. Yani uzak olur.
Allah’ın insana verdiği, bağışladığı güzellikler dururken onu ne kendinden ne de başkasından sakın. Güzellik ve iyiliklerin yayıcısı ol. O zaman kendin olursun. Sevgi hâlen seni de karşındakini de etkiler, birlikte kuşanırsınız.
Öfke ve şiddeti yenmenin tek yolu sabırdır, sabır taşı çatlayıncaya değin gene sabırdır. Gelenekte yaşanmış bazı hâller insanı sakinleştirir. Öfkeli olduğunuz zaman oturun, başınızı ellerinizi arasına alın, derin düşünün. Öfkeni yenmenin yolu sevgiyle insanı insan yerine koymandır. O zaman merhamet pınarın gürül gürül akar. Böyle olursak o güzellik içinde duru sularda yuyulur gibi yuyulmuş olunur. Herkes kendi akarının hâliyle anılır, bilinir.
İnsanın insana rahmet dilemesinden daha güzel ne olabilir? Rahmetle anılmak için ille de ölmek gerekmiyor. Rahmetin enginliğine asıl bu dünyada sahip olunursa insan manevî olarak güçlenir. İnsan rahmet melekleriyle birlikteyse eğer bu böyle sürer gider. Yol sapmalarının tehlikesiyle karşılaşsa bile kısa sürede aslına, yoluna döner.
Sevgi dolu olmak insanı Allah’ın sunduğu hazinelere götürür. Onlar insan olma anıtının örnekleridirler.
Yusuf Peygambere kardeşleri kötülük ettiler de bir kuyuya attılar. Kaderin tecellisi onu oradan kurtardı, Mısır sultanına satıldı. İhanetler yaşadı, hapislerde yattı. Zamanı gelince vezir oldu, gönül sultanı oldu. Kardeşleri onun ayağına kadar geldi de yardım dilediler. Kardeşleri, onun Yusuf olduğunu bilmiyorlardı ama o, kardeşlerini biliyordu. Onlar kendisine kötülük etmiş, kuyuya atmış diye o da onlara öyle mi davranmalıydı? O bunu yapamazdı, yapmadı. Onlar ve insanlığı sevmese, kucaklamasa Yusuf olur muydu? Onları korudu, himaye etti, güvende tuttu. Onları mahcup olsunlar diye bir davranışta bulunmadı. Gönüllerini kazandı da babalarına kavuştu, birlikte oldular.
İnsan kardeşliği hoştur, güzeldir elbette. Ama manevî kardeşlik çok daha güzeldir. Manevi seviş ve muhabbet olmaz ise kan kardeşliği canavarlığa dönüşebilir. Ki çağımızın en karmaşık yanı da budur. Ne insan olma insan kardeşliği var ne de ötesi. Manevi oluşun olması en güzel olanıdır. Elbette peygamber olamayacaksın ama peygamber ahlaklı olman yeterlidir.