28 yıl aradan sonra bu kadar bol kar yağmış İstanbul a.
Daha önce yağan karlar çok ince tabaka olduğu için, son
karları herkes bir nimet bilip şölen gibi değerlendirip keyfini çıkardı.
Elbet bu keyfi süremeyenler de vardı.
O eşsiz güzellikteki peyzajlar kimilerine hoş gelirken,
birilerinin de zaten zor olan hayatını iyice çıkmaza soktu.
Hele geceleyin parlak bir kış kubbesi altında bembeyaz
masalımsı bir diyarı izlemek kimimize çok iyi gelse de, pencerenin aradan kalktığı
o çetin manzara birilerinin de canını çok yaktı.
Sokakta yaşayanları daha fazla düşündüm şu son birkaç
gündür, daha fazla huzurum kaçtı.
Tamam, belediye onlara sahip çıktı, sıcak ortam ve yemek,
giysi yardımı yaptı. Sokakta yaşayan 30 u kadın 386 kişi kapalı spor salonuna
yerleştirildi.
Fakat ulaşılamayan evsizler de vardı muhakkak, onların
kaderi soğukta donmak olarak sonlanacak, belki de. Karlar geçip gidince bu
insancıklar tekrar sokakları mesken tutacaklar. Park, ATM, cami avluları, tren
garları, hastane önlerini, metruk yapıları evleri bilecekler.
Beykoz Devlet Hastanesi nin acilini mesken tutmuş böyle
bir kadıncağız var. Sanki otele tatile gelmiş gibi valizleri yanında gece üçte
de gitseniz, orada ya oturmakta ya yatmakta, kimselerle konuşmamakta, kaç kez
konuşmaya çalıştım başaramadım. Kederli ama belli kibar bir hanım. Bazen da
hastanenin tuvaletlerini inceden detayları ile temizlemekte, görevli misin
diyenlere çok kızmakta. Herkesin bu temizliği yapmasının tabii vazifesi
olduğunu bağırarak anlatmakta. İnsanlar biraz kaçık muamelesi yapsa da,
görevlilerin temizlik işlerini aksattığı, kaçındığı dünya denen dönme dolapta
galiba o fazlası ile akıllı ki, hayatın kendisine verdiğini ödemeye çalışmakta.
Tanıyan birisi, aslında evi olduğunu ama yalnızlıktan korktuğu için hastanede
gecelediğini anlattı. Böyle bir bey de yalnızmış, o da işten çıkar hastaneye
gelir, bir banka yatar, sabah olunca yine kalkıp işine gidermiş, bu böyle
yıllarca sürmüş.
Aralığın son gününde yağan karda, sokaklardan toplananlar
arasında Selçuk Parsadan ın, eski basketbolcu oğlu da vardı, üç yıldır sokakta
yaşadığını anlatmıştı. Aralarında üniversite mezunlarının da olduğu evsizlerden
80 yaşındaki emekli avukatın da 3 yıldır sokakta yaşadığını öğrendik. Avukat
hiç evlenmediğini, ev alamadığını, politik tarihe ait aşırı kitap satın alıp,
amacının bir kamu kitaplığı tesisi olduğunu ama gerçekleştiremediğini, sokakta
yaşadığını, gece fenerle kitap okuduğunu ama sarhoşlardan çekindiğini anlattı.
Hadi İstanbul da böyle soğuk günlerde evsizler koruma
altına alınmakta. Ama zehir gibi ayazı ile İzmir de su kanalında yaşam savaşı
veren 55 yaşındaki Fatma Yenigün, bir insanlık dramını da yazdırmakta. Eşinin
ölümünün ardından sokakta kaldığını anlatan kadın, kimseden yardım göremediğini
anlattı.
Tutun ve yüzleştirin hayatları, paralarının hesabını
bilemeyenler ve parası olmadığı için küçük bir kulübeye sığınamayanlar.