Son yıllarda evliliklerin zarar görmesinin birçok sebebi
var şüphesiz. Ama bunların hiçbirisi sizlere hatırlatmak istediğim bu unsur
kadar önemli değil gibi geliyor bana. Uyarım, evliliğin mahremiyet ilkesi üzerine
bina edilmesiyle ilgili sevgili okurlar. Mahrem kelimesi, başkalarına
söylenmeyen, gizli anlamına geldiği gibi sırdaş anlamıyla da dikkatimi
çekmiştir her zaman. Belki de bu nedenle olsa gerek evlilik ilişkisini genelden
özele, toplumsaldan bireysele indirgeyen en önemli durum mahremiyet kavramında
gizli dir. Bazı şeylerin gizli kalmasına vurgu yaparcasına. Çünkü her şey
açığa çıktıkça ilişkilerin de cılkı çıkmaya başladı, dercesine!
Öncelikle hemen hatırlatayım; bir şeyin mahrem olması
için çıplaklık veya cinsellik içermesi gerekmez! İki kişi arasında olan biten
her şey ikiliye aittir ve mahremdir. Anlaşmaları, anlaşamamaları, aralarındaki
özel paylaşımları, gelecek için aynı yöne bakabilerek kurdukları planları,
birbirleriyle tatlı cilveleşmelerle geliştirdikleri özel anlaşma dilleri,
zamanın getirdiği sıkıntı ve streslerden dolayı yaşadıkları gerginlikler,
birbirlerine kırılmış olma halleri vs. gibi pek çok konu evlilik ilişkisinin
mahremini temsil edebilir. İki kişi arasında olup bitivermesi gereken günlük
durumların, son günlerde artan bir hızla etrafa deşifre edilip durması
alışkanlığı, evlilik ilişkilerine fazlasıyla zarar veriyor. Eskiden kol kırılır
yen içinde kalırdı, şimdi kol kırılıyor ama maalesef yen içinde kalmıyor! Evde
iki kişi arasında yaşanan her şey, neredeyse dakika dakika canlı yayın
yaparcasına aile yakınlarına iletiliyor. Çok önemli meselelerin aktarılması ve
aklı başında büyüklerden yardım alınmasını kastetmiyorum. Moda haline gelen
ağızda bakla ıslatmama, her şeyi herkese anlatma huyumuzdan bahsediyorum. Araya
giren kişilerin duygusal çıkışları, yanlış anlamaları, taraflı yorumları ve
sarsıcı tanımlamaları da işin içine girince her şey Arap saçına dönüyor. Sonra
Sonra; kurtarın kurtarabilirseniz o evliliği! Evliyseniz, çift olmanız
gerekiyor. Eşinizle birlikte, hayat yolculuğunda senkronize adımlar
atabilmeniz; bir gözün gördüğünü diğer gözden başkasının görmemesi; söylenen
bir cümleyi iki kulaktan fazlasının duymaması; dört duvarın mahremiyeti
korumasına müsaade edilmesi gerekiyor.
Aksi halde
İlişkiler bozuluyor. Evler, taştan betondan yapılar
olarak kalıyor ama bir türlü yuva olamıyor. Eşler, en emniyetli olmaları
gereken yerde, yani kendi evlilik ilişkilerinde kendilerini güvende
hissedemiyor. Endişe ve kuşkuların kol gezdiği ilişkilerde, kendini savunma
mekanizması olarak, saldırgan davranışlar işin içine karışıyor. Her saldırgan
davranış, doğası gereği, karşı tarafta tamiri güç yaralar oluşturuyor. Zarar
gören eş, içgüdüsel koruma sistemleriyle karşı atak geliştiriyor. Derken!
Hepimizin duymaya başladığı şiddetli geçimsizlik üst başlığıyla noktalanan
evlilikler
Dur demek sizin elinizde! Hatta sizin dilinizde!
Dilinizde olmaması gerekenlerde! Her yerde kolaylıkla söylenebilecekken,
mahremiyet ilkesi gereği konuşulmayan, ona buna aktarılmayan detaylarda!
Niye böyle biliyor musunuz Siz anlattıklarınızı
unutuyorsunuz bir gün. Çünkü evlilik bu İnsanlar sıkıntı yaşarlar ama öyle bir
tatlı süreç gelişir ki eşler unutur giderler yaşadıklarını. Peki ya
anlattığınız kişiler unutur mu sizce Bildiniz! Tabii ki unutmazlar. Her yeni
sıkıntınızda, sanki siz hiç hatırlamıyormuşsunuz gibi geçmiş olumsuz
tecrübelerinizi aktarmaya başlarlar size. Derken kendi içinde toparlanabilecek
kolay bir sorun, geçmişten gelenlerle yapıştırılıp uzatıldığı için bir türlü
çözümlenemez. Çözümlenemez Yine çözümlenemez. Ve evliliğin yükü ağırlaşır.
Ağırlaştırmayalım Kolaylaştıralım derim ben.
Siz ne dersiniz