-Şimdi hocam, Batılı dostlarımız olayların adını Arap Baharı
koymuştu. Güzide Türk medyası da bu tanımı halkımıza servis etmişti.
Benim soracağım soru şu; şu meşhur Arap Baharı hakkında ne düşünüyorsun
-Baharın Arapı Türkü olmaz bir kere. Bahar bahardır; kuşlar öter,
ağaçlar çiçek açar. Mis gibi yani; ortalık şenlenir. İnsanın
damarlarında kan yerine başka sıvıların da aktığı mevsimdir bahar. Yani
bahar...
-Tamam hocam. Başbakan Arap ülkelerine bahar gezisi yaptı.
Başbakanın bu gezisinden aklımızda sadece "laiklik ihracı" kaldı. Ne
dersiniz bu ihracat olayına.
-Sayın başbakan demek ki başka ihraç edecek bir maden bulamamış;
kala kala ta 1930lardan kalma köhne ilkemiz laikliğe kalmış. Al sana
nur topu gibi bir ihracat konusu.-Hocam sizin şirket ne ihraç eder
-Efendim bizim şirket laiklik ihraç eder.
-Hangi ülkelere
-Müslüman Arap ülkelerine.
-Zenginler mi bu Arap ülkeleri
-Ne zengini, dünya sisteminin bilinçli olarak halkını fakir bıraktığı
yoksul ülkelerdir. Tunus, Libya, Mısır gibi. Batılılar kendi
emellerini gerçekleştirmek için Dünya Büyük Paylaşımından (Birinci ve
İkinci Dünya Savaşı) sonra her Arap ülkesine diktatör ya da kral
atamışlardır. Libyada birinci sınıf petrolü kendi kontrollerinde
tutmasalardı Fransa niye hemen NATO Libyaya girsin diye çırpınsın. Öyle
değil mi. Avrupa devletleri bu ülkelerin yeraltı ve yer üstü
kaynaklarını zorbaca sömürmüş, sömürmeye de devam etmektedir. Avrupanın
bu sömürüyü gerçekleştirmesi için askeri kanadını çoğunlukla ABD
karşılamıştır. (ABDnin dünyanın aşağı yukarı bütün ülkelerinde askeri
üssünün bulunması babasının hayrı için değildir.) ABD, NATOyu halkı
yoksul ve Müslüman ülkeleri işgal etmek için tepe tepe kullanıyor.
-Türkiye de NATOya üye ama
-Dernek üyeliğidir yani. Laiklik sevenler derneği.
-NATOya üye olduğu için asker gönderiyor.
-İyi ya, NATOnun askeri kanadını kimlerden meydana getirsinler. Tabi
ki siyasi gücü sıfırın altında 1923 olan ülkelerin askerleriyle.
Türkiyenin NATOya girmek için neler verdiğini söylesem hayretten küçük
dilini yutarsın.
-Başbakan neden laiklik vurgusu yapma ihtiyacı hissetti acaba
-Bunun iki sebebi var. Birincisi; biraz safça düşünürsek laikliğin
tanımını değiştirdi filan diyerek kendimizi avutabiliriz. İkincisi ise,
bence asıl sebep; başbakanın Arap ülkelerini devrim sonrası hemen
ziyaret etmesi bir projenin ürünüdür. Proje şu; Arap Baharı denilen
olaylar bir kurgudur. Diktatörlerin görevleri sona ermiştir. Ama
diktatörler atandığını unutma zafiyeti gösterip ölene kadar koltuğunda
oturma girişiminde bulununca dünya sistemi buna ülkelerin gençleriyle
müdahalede bulundu. Gençlerin yetersiz kaldığı yerlerde NATO savaş
uçakları girdi devreye. Libyada olduğu gibi. Yani dünya sömürü sistemi
çarkını yöneten ülkelerin, bu arada Avrupa devletleri ve ABDnin, çıkarlarını tekrar tesis etmek için bu olaylar oldu. Türkiyenin görevi
yeni kurulacak sistemde laiklik ihraç etmektir. Çünkü halkı Müslüman
ülkelere ancak halkı Müslüman ama sistemi Batılıların isteği
doğrultusunda laik olan bir devletin başbakanı gidip yapmayın
arkadaşlar, yeni sisteminizin yasalarını İslam kaidelerine uygun
yapmayın, bakın bizimkine biz de Müslümanız ama laik Müslümanız
tavsiyeleri daha inandırıcı gelirdi. Başbakan da bu görevini gerektiği
gibi ifa etti.
-Ne demek istiyorsun yani
-Açık söyleyelim; her ülkenin gündeminde olan Arap Baharı yaşanmış
ülkeleri neden ilk önce Türkiye başbakanı ziyaret eder. Eğer bu ziyaret
Müslümanların lehine bir ziyaret olsa yedirirler miydi Türkiyeye Eğer
bu ziyaret oradaki Müslüman halk için olsaydı Müslüman bir başbakan
neden laiklik vurgusu yapma gereği duysun Başbakan kendi ülkesinde
laiklikten dolayı partisi kapatılmaya kalkışılan bir başbakan değil mi
Daha öncesinde belediye başkanı olarak laikliğe aykırı davranışından
dolayı hapiste yatmamış mıydı Madem laiklik Müslümanlığa aykırı değildi
de neden binlerce Müslüman laiklik yüzüne hapislerde çürütüldü, neden
Müslüman âlimler hapse atıldı ve neden idam edildi
-Tehlikeli alanlara giriyorsun ama.
-Ben bir Müslüman olarak laik değilim ve benim devletimin de laik
olmaması gerek. İslam bir bütündür; bireye uygulanacak bütün muamele
bireyin yaşamının bütün alanlarında da yer alır. Devletin laik olması
demek; dinsiz bir sistem demektir. Sosyal ve bireysel hayatında Müslüman
olacaksın ama devlet dairesinden içeri girince Müslümanlığı
bırakacaksın. Din ve devlet işleri ayrılamaz; devleti yöneten de dinin
halifesidir İslam devletinde. Eğer başbakan tahrif olmuş Hıristiyanlıkla
İslamı birbirine karıştırmıyorsa halkı Müslüman olan devletin sistemi
de İslam kaidelerine göre olmalıdır. Çünkü İslam günümüzdeki
Hıristiyanlık gibi bir aksesuar din değil. Başbakan bunu benden daha
iyi bilir.
-Konu değişecek ama son zamanlarda PKK iyice gemi azıya aldı. Ne
diyorsun PKKnın asker polis sivil demeden dört koldan katliam
yapmasına İçler acısı bir duruma geldi Türkiye Haber bültenlerinde
hergün şehit haberleri.
-Bu da Arap Baharına benziyor. Filler üstte tepişiyor altta gariban
halk ölüyor. Laik sistem olmasa PKK diye bir olay olur mu Türkiyede
Güneydoğuda askerler ölürken batıda golf oynayan komutanlarla PKKnın
ilgisi olmadığını kim iddia edebilir