On sekizimde amcamın oğlu ile evlendirildim. Evlenirken
benim ne düşündüğüm sorulmadı babam istedi ben kabul ettim. Ama sonradan eşimi
çok sevdim. Büyük oğlumun doğumundan sonra İstanbul a taşındık. Burada eşim iş
kurdu ben de ona yardımcı oldum. Yıllar böyle gelip geçti. Şu an büyük oğlum
yirmi küçük oğlum on sekiz yaşında. Eşim işinde ilerledi, artık para kazanıyor.
Hamdolsun maddi bir sorunumuz yok. Fakat eşimin beni gerçek anlamda sevdiğine
inanmıyorum. Ben onu çok seviyorum, onun için her şeye katlanıyorum. Ama
sorduğumda seviyorum uzatma deyip geçiyor. Evde benimle pek sohbet etmiyor,
işle ilgili projelerine göz atıyor, televizyon seyrediyor, gazete okuyor...
Sanki ben yokmuşum gibi davranıyor. Ben böyle bir hayat istemiyorum, benimle
hep ilgilensin, iltifat etsin, konuşsun, beni korusun, taktir etsin istiyorum.
Gerçi bazen istediğim gibi davranıyor ama ben sevgi ve ilgi konusunda biraz
doyumsuzum. O yüzden ilgi üzerimden kalktığı anda kendimi kötü hissediyorum.
Bilmiyorum hata mı ediyorum (Huri K.)
Ev aile kurumunun çatısıdır. Bu çatı altında, sevgi,
saygı paylaşım ve sadakat vardır. Eşlerin güç aldıkları merkezi alan bu
değerlerdir. Ancak erkek ya da kadın dışarıda da çeşitli rollere sahiptirler.
Aslolan kişinin evindeki rolleri ile işindeki rolleri arasında dengeli bir yol
tutup bunu sürekli hale getirebilmesidir. Bunun için eşlerin birbirlerini
anlamaları ve olaya biz duygusu ile bakabilmeleri şarttır.Erkek sabahın erken
saatinde evinden çıkar ve işine gider. Dışarıda yorucu bir hayat kendisini beklemektedir.
Şehrin gürültüsü onu daha şimdiden esir almıştır. İş, ev ve arkadaşları ile
ilgili sorunları kendisinden sürekli bir şeyler alıp götürmektedir. Evine
geldiğinde sessizliğe çekilir, bir gün sonraki işlerin kontrolünü yapar. Ev
dinlendiği ve enerji topladığı tek mekandır. Fakat kadının beklentileri
farklıdır. Onun eşi ile sohbet edip hayatın yükünü sırtından atmaya ihtiyacı
vardır. Eşi kendince ona yardımcı olur fakat kadın bunu yeterli göremez. O
karşısındaki kişiden ziyade kendisine odaklıdır. Bütün ilginin üzerinde
yoğunlaşmasını istemekte ve bunu elde edebilmek için ısrarla savaşmaktadır. Bir
kadının da bir erkeğin de elbette buna hakları vardır fakat karşı tarafın
durumunu empati yapmadan beklenti içinde olmak bencillikten başka bir şey değildir.Eğer
bir kadın sürekli şekilde, ilgi bekliyor ve bu konuda sınır tanımıyorsa, bunun
neden kaynaklandığını sorgulamak zorundadır. Zira hayatta hiç kimse kendisine
kesintisiz ilgi ve sevgi gösterecek güce sahip değildir. Eşlerin birbirlerinin
sevgi ve paylaşım ihtiyaçlarını karşılamaları beklenir. Ancak bazı hanımlar bu
konuda aşırı beklenti içinde olup eşlerini haddinden fazla yorabiliyorlar.
Elbette bu bir sorundur. Kadın bu açlığın nedenini analiz edip kendi yağı ile
kavrulmayı öğrenmelidir. Aksi taktirde aile saadetini zedeleyerek daha büyük
sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.