Esad neyin karşılığı iktidarını sürdürebiliyor?

Abone Ol

Suriye’de yaşananları, akan bunca kanı, şehirlerin yerle bir edilmesini ve buna karşılık dünya jandarmalığına soyunanların sesiz kalışının bir izahı olmalıdır. Hemen belirteyim ki bu izah olayları sadece iktidarı ele geçirme ve iktidarda kalma mücadelesi olarak nitelendirmek meselenin çok önemli bir bölümünü gözden kaçırmak anlamına gelir. Elbette bir tarafta Esad’ı devirmek, bir diktatörlüğe son vermek isteyenler diğer tarafta iktidarını her ne pahasına olursa olsun sürdürmek isteyen Esad var. İşin doğası gereği ortada bu iki taraf görünüyor. Ama bu iki tarafından arkasındakiler, söz gelimi Esad iktidarını devam ettirebilmek için akıttığı kanlar karşısında kayıtsız kalma karşılığında neyin pazarlığını yaptı, bölgeye yönelik emperyalist güçlerin planlarında ne gibi bir rol üstlendi, işin bu boyutunu tam olarak bilmiyoruz. Hiçbir şeyin ilelebet gizli kalması mümkün olmadığı gibi, bu yaşananların perde arkası da çok geçmeden ortaya çıkacaktır. Ancak, bugün işin o boyutunu görebilmek, hiç olmazsa tahmin edebilmek önemlidir.

Bu arada, Esad’a karşı mücadele veren bir takım örgütlerde bir takım ilişkiler ve pazarlıklar içindedirler. Dünyanın neresinde bir çatışma ortamı varsa, oralarda mutlaka görünen güçlerin yanında görünmeyenler de olmuş, çoğu zaman da gelişmeleri bu görünmeyen güçler yönlendirmiştir.

Suriye konusunda medyaya yansıyan bazı haberler gösteriyor ki, Esad geçen yüzyılın başlarında gündeme getirilen hatta, bastırılmış harita ile sınırları dahi belirlenmiş bir Ortadoğu haritasında yer verilen Büyük Kürdistan’ın ilk adımı Irak’ın işgali ve bu işgalin ardından ortaya çıkan belirsizlik içinde ABD tarafından atılmıştır. Ülkemize yönelik faaliyet gösteren PKK terör örgütünün de kuruluşundan itibaren geçen süreç içinde hangi ülkelerden destek aldığı da herkesin malumu. Ancak, Suriye’deki tarafların farklı ve görünürde bölgede çıkar çatışması yaşadıkları sanılan ülkelerle temasta olduğu da bir vakıadır. Söz gelimi Esad görünürde en büyük desteği Rusya’dan almakta, İran ile de mezhepsel bir bağlantı içinde olduğu, bu sebeple İran’ın da desteğini aldığı biliniyor. Bunlar Esad’a açıktan destek veren ülkeler. Bir de olayın perde arkası var. Daha doğrusu Esad’ın iktidarını koruması için destek verenler aynı zamanda ABD ve İsrail’in bölgeye yönelik hedeflerine de hizmet etmektedirler. Çünkü, Suriye gelecekte parçalanacaktır, bu parçalanmadan nasıl bir  sonuç çıkacaktır kesin bir tahminde bulunmak yanlış olur ama, sonuçta Suriye’nin 3’e bölünmesi ihtimal dahilindedir. Eğer bugünkü uluslararası mutabakatlarda önemli değişiklikler meydana gelmezse görünen o ki, Suriye’deki çatışmalar bu ülkedeki Kürtler de pazarlık masasında yerlerini alacaklardır. Bunun için şimdiden Kuzey Irak’ta sıkça toplantılar yapılıyor, bu toplantılarda Türkiye, İran ve Suriye’deki Kürtler masadaki yerlerini alıyorlar. Bu işin ev sahipliğini de büyük Kürdistan’a giden yolda ilk adım olarak düşünülen Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi yapıyor.

Bu arada Esad, Suriye’de çatışma alanında yerini almış olan gerek PYD gerek Rojava Kürtlerine sıkça çağrıda bulunuyor ve birlikte hareket etmelerini istiyor. Buna karşılık her iki grup da Esad’dan bir takım taleplerde bulunuyorlar. Bu taleplerin bir kısmı aleniyet kazanmakla birlikte esas pazarlığın kapalı kapılar ardında sürdürüldüğünü söylemek yanlış olmaz. İşte bu gelişmelere bakarak ABD ve İsrail’in Suriye Kürtlerini içine alacak bir oluşuma göz yumması karşılığı iktidarını korumasına izin verdiklerini söylemek yanlış olmaz. Kısacısı Esad iktidarını sürdürmek ve canını kurtarmak uğruna bir yandan ülkesinin parçalanmasına rıza göstermekte, öbür yandan da 100 yıl öncesinin bölgemize yönelik bir hayaline destek çıkmaktadır.

Hemen belirteyim ki bölgemize yönelik tüm gelişmelerin ABD, Rusya ve İsrail’in kontrolünde olduğunu düşünüyor değilim. Çünkü yapılan plan her zaman aynen hayata geçmez. Yarın çatışmalar bitip taraflar arasında pay kapma yarışı başladığında mutabakatları bozan yeni çatışmalar gündeme gelebilir.