Erken seçim de, koalisyon da istememek

Abone Ol

siyasilerin parti çıkarlarını düşünmeleri, ona göre bir takım strateji belirlemelerinin yadırganacak bir tarafı olmaz. Ancak, tüm siyasi partilerin varlık sebebi öncelikli olarak ülkeye hizmettir. En azından öyle olması gerekir. Siyasi ortamı gererek, tüm alternatiflerin önünü keserek bir başka ifade ile “istemezük” yaklaşımıyla ülkeye hizmet edilemeyeceğini sanıyorum söylemeye bile gerek yok. Ancak, 7 Haziran seçimlerinden bu yana partiler arasındaki tüm temaslara rağmen bir koalisyon hükümetinin kurulması sağlanamadı. Bu noktaya gelinmesine iki husus sebep oldu. Birincisi; seçimlerin hemen ardından Bahçeli’nin, “Hükümeti AK Parti ile CHP kursun. Millet bize ana muhalefet görevi verdi” açıklaması, ikincisi ise AK Parti’nin çözüm sürecinin sonuçsuz kalmasından HDP’yi sorumlu tutması sebebiyle bu partiyi görüşme turlarının bile dışına itmesi ister istemez ortada AK Parti-CHP koalisyonu dışında bir alternatif bırakmadı. Bu alternatif de CHP ve AK Parti’nin kırmızıçizgilerinden fedakârlık yapamamaları sebebiyle geçersiz hale geldi. Bu noktada toplumda AK Parti-MHP koalisyonu beklentisi güçlendi. Ne var ki, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin yaptığı son açıklamalar bu ihtimalin de hayata geçmesini zayıflattı. O zaman herkesin aklına ilk anda bir erken seçim kararı geldi. Ne var ki, Bahçeli’nin erken seçimi de istemediklerini açıklaması ile siyaset meydanında tam bir belirsizlik hâkim olmaya başladı. Bu ise bir yandan terör sebebiyle gerilen toplumun bir de bu belirsizlik sebebiyle gerilmesine vesile oldu.

Peki, siyasi partilerin görevi toplumu germek, sorunları çözümsüz hale getirmek mi Bu soruya ‘evet’ demek mümkün değil. Çünkü ‘evet’ demek siyasi partilerin işlevini bilmemek ya da kabul etmemek anlamına gelir. Sanıyorum siyasi partilerin varlık sebebinin iktidar olmak için mücadele vermek, bu olmaz ise muhalefette ülke sorunlarının çözümünü öngören teklifler sunmaktır. Ama biz iktidar olmak da, erken seçim de istemiyoruz diyerek iktidar olma görevini başkalarından beklemenin mantığını anlamak mümkün olmuyor. Ülkenin içinde bulunduğu terör sebebiyle bir erken seçimin yeni sıkıntılara sebep olacağını düşünmek ve bu sebeple erken seçimi istememek doğaldır. O zaman da erken seçimi önlemek için bir koalisyon hükümetinin kurulmasına destek vermek gerekir.

Bahçeli’nin bir yandan koalisyona girmekten uzak tavrı öbür yandan da erken seçime karşı oluşu iktidar yanlısı bazı gazetelerde Cumhurbaşkanı’nın hükümeti kurma görevini Kılıçdaroğlu’na vermesini sağlamaya çalışmak şeklinde yorumlanıyor. Bahçeli’nin böyle bir niyeti olabileceğini düşünmek istemiyorum. Çünkü bu yaklaşımın mantığı yoktur. Çünkü, daha işin başında bir koalisyon hükümeti kurmayı başaramamış CHP ile AK Parti Kılıçdaroğlu’nun başbakanlığında nasıl olacakta hükümet oluşacak O zaman tek bir alternatif kalıyor. O da, AK Parti dışında kalan CHP, MHP ve HDP’nin koalisyonu. Şahsen Bahçeli’nin böyle bir hükümet peşinde koşacağını düşünmek doğru olmaz. O zaman da ortaya Bahçeli çözüm üreten değil, çözümsüzlük üretin bir lider görüntüsü çiziyor.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, medyaya yansıyan haber ve değerlendirmelerin fazlaca ciddiye alınacak bir yanı kalmıyor. Bir kaç günlük sabır neyin olabileceği ile neyin olamayacağını kesinlikle ortaya çıkaracaktır. Eğer sonuçta zorunlu bir erken seçim gündeme gelirse o zaman da millet çözümsüzlüğün sorumlularına gerekli dersi verecektir.