Erdoğan’a düşen ne?

Abone Ol

Terör devleti, barbar, gaddar, vandal İsrail, Hamas ile vardığı ateşkesi ihlal ederek 18 Mart’ta Gazze şeridine yeniden saldırılara başladı. Siyonist İsrail’in yaptığı saldırılarda onlarca Filistinli şehit oldu, onlarcası da yaralandı.

Katiller güruhu bayramda da boş durmadı. Mübarek bayram günlerinde Gazzeli’lerin üzerine bomba yağdırıldı. Müslüman kardeşlerimiz bayramın tadını bile çıkaramadılar, gökten yağan ölümle şehadete yürüdüler.

Minicik çocuklar bayramlıklarını giymiş bayramı bekliyorlardı, ama Siyonist İsrail, hepsine bayramı zehir etti. Siyonist İsrail’i durdurmak, dizginlemek, yularını çekmek için hiçbir dünya ülkesinden bir adım yine gelmedi. Sadece ağız ucuyla kınamalar geldi, dünyanın farklı bölgelerinde göstermelik protestolar düzenlendi.

Siyonist İsrail, bundan ne anlar? Cennetmekan Erbakan Hocamızın ifadesiyle, “İsrail sadece güçten anlar”…

Siyonist İsrail’i dizginlemek için öncelikle Siyonist kuklası ABD’yi dizginlemek gerekir. Çünkü, bu katiller güruhu, kendilerinin arkasında küresel eşkıya ABD’nin olduğunu bilmektedir ve böylesine pervasızca davranabilmektedir.

Bayram namazını Çamlıca namazında kılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, namaz sonrasında yaptığı konuşmada, İsrail’i telin ederek, “Rabbim kahhar ismi şerifiyle bunları kahreylesin” dedi.

Bu bedduaya biz de amin diyoruz… Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a düşen sadece barbar İsrail’i telin etmek, arkasından beddua etmek mi olmalı? Erdoğan, sıradan bir Müslüman değil… Erdoğan’ın yaptığını sıradan Müslümanlar zaten yapıyor, Siyonistlerin arkasından beddua ediyor, onları Rabbimizin kahhar ismi şerifine havale ediyor. Erdoğan’ın yapması gereken kavli dua değil, fiili dua olmalı.

Siyonist İsrail’in dizginlerinin ve yularının çekilmesi için çok daha aktif şekilde çalışması, liderlik pozisyonu iddiasında bulunduğu İslam ülkelerinin birliği, dirliği, beraberliği yönünde aktif adımların atılmasını sağlaması.

Mesela, cennetmekan Erbakan Hocamızın İslam ülkelerinin birliği, dirliği, beraberliği, kutlu vizyonu ve ideali için kurduğu D8’i daha aktif hale getirip, Siyonist İsrail’in dizginlenmesi yönünde adımlar atabilir.

Bu birlik eğer hakkaniyetiyle, hakkıyla yürürlükte olmuş olsaydı, Siyonist İsrail böylesine pervasız davranıyor olur muydu? Türkiye, sözde İslam ülkelerinin liderliğine oynayan bir ülke… Türkiye, tek kuruluş amacı ve ideali Kudüs’ü ve Filistin’i korumak İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı’nın çok daha aktif hale getirilmesi yönünde adımlar atabilir…

İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı ne yapıyor? Toplanıyorlar, toplanıyorlar, uygulanmayan kararlar alıyorlar, Siyonist İsrail’i kınıyorlar, telin ediyorlar, dağılıyorlar…

Dünyada 2 milyar Müslüman yaşıyor… 2 milyar Müslüman, bu barbar, vandal, gaddar, katiller güruhunu tükürükleriyle bile boğarlar. Ama olmuyor, olmuyor! Herkes bu barbarlar güruhunun yerin dibine batması için ebabilleri bekliyor.

Ama bilelim ki, Allah (c.c.) ebabilleri gönderse, ebabiller taşlarını, bu katiller güruhunun üzerine değil, hakkıyla, hakkaniyetiyle üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen bizim üzerimize atarlar.

Cennetmekan Erbakan hocamızın deyimiyle, “Bir gün İsrail’e öylesine bir tokat atacağız ki, bütün hayatı Gazze Şeridi gibi gözlerinin önünden geçecek… Siyonist İsrail’e tokat atılması gerekiyor, şöylesine okkalı bir Osmanlı şamarı vurulması gerekiyor. İşte bütün dünya bu Osmanlı şamarını vuracak yiğidi beklemektedir… Ve Türkiye bunun öncüsü, önderi olmalıdır… Biz Müslümanlara da bir başka boyutta düşen de üzerimizdeki boykot yükümlülüğünü yerine getirmemiz. Hala, doğru dürüst bir şekilde Siyonist İsrail’e can damarı olan her türlü ürünü evimize sokmaya devam ediyoruz. Türk malları, ürünleri varken, Siyonist İsrail’e cebimizden milyarlarca lirayı göndermeye devam ediyoruz. Allah (c.c.) bütün bunların hesabını bizlerden sormayacak mı? Herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapmalı… Müslümanlar üzerlerine düşen yükümlükleri, boykotsa boykot, protestoysa protesto, telinse telin, buğz ise buğz, başımızda olanlar da bu Siyonistlerin dizginlenmesi için çok daha aktif şekilde üzerlerine düşenleri yapmalı. Bizim gücümüz bu kadar demek yok! Cennetmekan Erbakan Hocamızın deyimiyle, “İman varsa, imkan da vardır”… Mü’min olmanın sorumluluğu neyi gerektiriyorsa, onu yerine getirmeliyiz… Yoksa ebabillere biz duçar oluruz!