Erbakan Hoca ve bölgesel kalkınma!

Abone Ol

Nedir bölgesel kalkınma?

"Bölgesel kalkınma, ülkenin çeşitli bölgelerinde ekonomik ve sosyal yapının iyileştirilerek kaynakların etkin dağılımına, ekonomik ve sosyal bütünleşmenin sağlanmasına ve bölgeler arasında refah seviyesinin artmasına imkân sağlamaktadır."

Millî Görüş lideri ve Refah-Yol Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız’ın ömrü boyunca savunduğu hususlardan birisi Adil Düzen'di.

Adil Düzen'in pratikteki uygulamalarından biri hiç kuşkusuz “bölgesel kalkınma” idi.

Bir başka adıyla “adaletli kalkınma, adaletli refah ve adaletli saadet...” idi.

* Yani, memleketimizin topyekûn kalkınması...

* Yani, memleketimizin her karışının refaha kavuşması...

* Yani, memleketimizin her bir metrekaresinin saadete ermesi...

* Yani, memleketimizin her ilinde yaşayan insanımızın doğduğu yerde doymasının temini...

* Yani, memleketimizin tüm bölgelerinden göç/ler yaşanmaması...

* Yani, memleketimizin İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerimizde demografik yapının normal seyrinde gitmesi... Hele hele İstanbul'un...

Erbakan Hoca, Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) başkanlığından başlayarak geldiği tüm yetkili makamlarda hep bu umdeleri savundu.

Erbakan Hoca’nın gerek başbakanlığı döneminde gerekse de başbakan yardımcılığı dönemlerinde attığı temeller ve açtığı fabrikalar, bu umdenin en somut göstergesidir.

Hoca’nın savunduğu bu umde ve ilkeler yıllar boyu uygulanmış olsaydı ülkemiz hangi gelişmişlikte olurdu, bir düşünelim?

Her yıl düzenlenen “Erbakan Haftası”na bugünden itibaren (24 Şubat-2 Mart) girmişken bu umdeyi hatırlatmak istedim.

Rahmete vesile olması dileğiyle...

PATATES!

Kış gecelerinin vazgeçilmezidir, patates!

Bir dönem çok pahalı olduğu için marketten, manavdan alamadığımız patates!

Bir dönem, uğruna depolara "baskın" yapılan patates!

Ama ne olursa olsun, şöyle ya da böyle özellikle kış gecelerinde köy odalarının vazgeçilmezi olan patates.

Patates, köylerde kış gecelerinin nasıl vazgeçilmezi oluyordu?

Anlatalım;

Yaşı müsait olanlar bilir; eskiden köyler gerçek manada köy iken...

Köylerde insanlar yaşıyorken... Köylerde haneler dolu, cami cemaati varken, imam varken...

Köylerde okulda öğrenciler cıvıl cıvılken ve de öğretmen/ler mevcut iken...

Köylerde üretim varken, tarlalar sürülürken, bağ bahçe canlıyken, dereler şırıl şırıl akarken...

İşte bu köylerde kış geceleri, hanelerde fırınlı sobalar vardı.

Bu fırınlı sobalarda kek yapılırdı, börek-çörek yapılırdı, hatta ve hatta yemek/ler yapılırdı...

Ama bu canlı köy evlerindeki fırınlı sobalarda bir şey daha yapılırdı; fırında patates!

Dışı hafif kızarmış, hafif büzüşmüş, yardığınızda buharlar çıkan köy patatesleri...

Nefis bir tat... Nefis bir lezzet...

Hele hele fırındaki bu nefis patatesi yarıp içine köy tereyağı sürdüğünüzde değmeyin lezzetine!

***

Bir husus daha patatesle ilgili...

Yine bu köyler, yine köy odası...

Ama diyelim ki geliri daha düşük bir ailede büyüyorsunuz...

Ailenizin fırınlı soba alma imkânı yok! Zira fırınlı sobalar o dönemler oldukça pahalıydı.

Tenekeden bir sobanız var; hemen nar gibi kızaran ama odun atmadığınızda hemen soğuyan teneke sobalar...

Geceye doğru bu teneke sobada biriken ateş ve küller bir mangala konurdu...

Ve patatesler bu küle gömülürdü...

Bir süre sonra kabuğu hafif küllenmiş yine nefis kokusu ile mangalda patates...

Şimdilerde bunlar büyükler için tamamen nostalji oldu!

Gençler ve çocuklar için de duyduklarında, 'oha', 'aha' gibi garip kelime ve kavramlarla karşılanan kocaman bir hayal!

Yazık oluyor ülkeme, yazık oluyor cıvıl cıvıl köylerimize, yazık oluyor...    

Ne diyelim? Üzülüyoruz ama elimizden gelen bir şey de yoktur!

Maalesef!

BU HAİN PLANDAN ALLAH (C.C.) KORUDU!

Geçen yazımda, ülkemize yönelik “bir işgal planı”ndan söz etmiştim. 

Bu planın adı; Chester Projesi idi... ABD'nin ülkemizin bir kısmını işgal planıydı!

Chester Projesi’nin ayrıntılarına gelince;

* Chester Grubu ile Nafia (Bayındırlık) Bakanı Feyzi Bey arasında görüşülüp, Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanan anlaşmaya göre; Türkiye’nin doğusunu ve Musul-Kerkük bölgesini Akdeniz ve Karadeniz’e bağlayan 4.400 km’lik bir demiryolu inşası ile üç liman tesisinin yapımı bu şirkete verildi.

* İşte tam da buraya dikkat; demiryolu hattı üzerindeki 40 km’lik şeritler içinde kalan petrol ve diğer değerli madenlerin işletme hakkı 99 yıl için aynı şirkete verildi. Vay be! Şu imtiyaza bakar mısınız!

* Emperyalistler, şehit kanları ile sulanan vatan topraklarının 4.400×40= 176.000 kilometrekarelik bölümünde 99 yıllığına söz sahibi oldular.

* Başvekil Rauf Orbay, Nafia Vekili Fethi Bey ve İktisat Vekili Mahmut Esat projenin nimetlerini(!) anlata anlata bitiremediler, o dönem!

* Bir sonraki nafia vekilinin şu sözü manidardı; “Projenin bir kusuru varsa, o da çok iyi olmasıdır!”

***

Fakat…

Sonradan Avrupalılar bu plana itiraz ettiler.

Amerika ile Avrupalılar, bu plan sebebiyle birbirlerine girdiler! Aralarında anlaşamadılar...

Tıpkı bugünlerde Ukrayna meselesinde olduğu gibi...

Musul-Kerkük ülkemiz sınırları dışında kalınca, ABD hükümetinin ve senatonun “Chester Projesi”ne ilgisi zaten gittikçe azaldı.

ABD hükümeti, anlaşmayı desteklemekten vazgeçti.

Amerikan senatosundan geçmeyen “Chester Projesi” başlamadan bitti.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti de yıl sonuna doğru bu anlaşmanın feshedildiğini ilan etti.

Chester Projesi uygulansaydı, ülkemiz emperyalistler tarafından resmen talan edilecekti.

Allah (C.C.) korudu...

 

NOTLAR... NOTLAR...

* Millî Görüş lideri, Refah-Yol Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, "Gençlik ve Heyecan" mottosuyla anılacak ve yâd edilecek. Program, Erbakan Haftası çerçevesinde, Saadet Partisi Genel Merkezi tarafından düzenleniyor. 27 Şubat 2025 tarihinde, Ankara Necmettin Erbakan Kültür Merkezi'nde düzenlenecek program saat 19.30'da başlayacak.

* “Nehirden Denize Özgür Filistin” kitabı okurla buluştu. Kitapta Demet Tezcan, Emine Dolmacı, İsmihan Şimşek, Emeti Saruhan, Emine Çınar, Cahide Hayrünnisa Çiçek, Sümeyye Ertekin, Nesibe Hale Tezcan, Zümrüt Sönmez ve Gülcan Tezcan’ın yazıları yer alıyor. Kitabın gelirinin Gazze'ye bağışlanması planlandı.

---