Ne diyorduk: Bu da farklı bir ‘sayma’ ve ‘seçim’ yazısı olsun! Önceki yazımızın başlığı buydu ve (kaldığımız yerden devam edebiliriz…) demiştik. O kaldığımız yerden devam etmeyi erteliyor ve “Erbakan Ödülleri, Adil Düzen ve insani sistemler” yazısına derinlemesine bakıyoruz. Neden? Nedeni başlığından belli değil mi?
Hani ‘her köyün bir delisi olur’ derler ya ve bendeniz de bir köy kadar küçülen dünya köyünün Erbakan Hocamın teşbihiyle, “Adil Düzen… Adil Düzen…” diye sayıklarcasına durmadan “Adil Düzen” yazıları yazmaya gayret eden delisiyim ya; işte ondan!
Yazının başlığındaki kelimelere bakar mısınız?
“Erbakan… Adil Düzen… Sistemler…”
Bendeniz gibi bir ‘Adil Düzen delisi’ ilgilenmeyecek de kim ilgilenecek?!.
Siz ‘zır deli’ de diyebilirsiniz, hiç de alınmam ama diyenlere de insanlık hayatındaki peygamberlere varıncaya kadar nice insanlara ‘deli’ dendiğini hatırlatır geçerim; o kadar!
Neyse… Biz yazımıza geçelim… Tahmin edenler yanılmamıştır, yazıyı yazan Fehmi Koru’nun Ocak Medya’sından Sinan Eskicioğlu; ilk büyük “Adil Düzen” ilmi (doktora) çalışmasını Süleyman Karagülle Hocam ile yapan Prof. Dr. Osman Eskicioğlu’nun İzmir Akevler’de yetişen oğlu Sinan. İkinci önemli çalışma da, Ege Ünv. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun olurken bendenize nasip olmuştu; benzer şekilde nice meşakkatlerle…
Yazıya geçelim: Erbakan Ödülleri dün akşam layık görülen kişilere verildi. Görkemli bir tören olduğu basına yansıyan karelerden belliydi. Katılımcılar arasında Sayın Abdullah Gül ve Sayın Temel Karamollaoğlu’nun da bulunması toplantıyı diğer toplantılardan farklı hale getirdi. Sebebini de hepiniz biliyorsunuz: ‘Yaşadığımız zaman aralığı, başkanlık seçimi yarışı, Saadet Partisi ve Abdullah Gül’.
İşte bu yüzden bütün gözler ödül töreninde idi.
Biliyorum; konu siyaset, başkanlık yarışı, seçimlere katılacak taraflar ve adaylar olunca ödül töreniyle ilgili yorumların ardı arkası kesilmeyecek. Adaylar ve yeni stratejilerle ilgili konulardan ziyade daha başka konular zihnimde yoğunlaştı.
Necmettin Erbakan, ülkeye çok hizmetleri olan değerli bir devlet adamıydı. Devlet adamlığı hakikaten takdire şayan bir siyasetçiydi. / Kendisini terleten toplantılardan sonra bile devlet adamlığını en üst seviyede sergilemişti. / Erken gençlik dönemimde izlediğim bir program beni hem şaşırtmış, hem de etkilemişti. / Uğur Dündar’ın hazırlayıp sunmuş olduğu ‘İşte hayatınız’ programı. Ve konuğu da Necmettin Erbakan. Dünkü toplantıya Uğur Dündar’ın katılmasının sebepleri arasında Erbakan’ın hayatının farklı yönlerinin Uğur Dündar üzerinde de payı olduğu kanaatindeyim.
Asıl önemli olay, Erbakan’ın Avrupa’yı görüp tanıdıktan sonra siyasete başlaması ve sonrasında özel olarak ilgilendiği “Adil Düzen”. Bizzat çalışmalara katılması, katkılar sağlaması ve bu çalışmayı dünyaya duyurması.
Erbakan, “Adil Düzen”le neden ilgilenmişti? Sanıyorum bu soruya cevap verecek canlı şahitler vardır.
Ben nedenini bilmiyorum, ancak kendi düşüncelerimi sizlere aktaracağım.
Erbakan, dinine bağlı bir insandı ve ehl-i tarik birisiydi. Ama bence bunlar yeterli değil. Büyük etkisi var ama eksik.
Neden mi? / Çünkü ehl-i tarik birisi için hayat çok farklıdır. Ne kadar dinine bağlı olursa olsun, ehl-i tarik olanları da yakından tanıyorum. Çeşitli vesilelerle birçok tarikat yolunun içinde de bulundum. / Yok, hayır. Tek etken bu olamaz. / Çünkü bir kere, ehl-i tarikin İslam algısı farklı. Oturmuyor.
Bana göre Erbakan daha farklı etkenlerle İzmir’de ortaya çıkan “Adil Düzen” çalışmalarıyla ilgilendi ve bu çalışmalara katıldı, anladı ve dünyaya anlatma derdine düştü. (Yazarımız, “Bence bu etkenler şunlar:” deyip devam etmiş; yazının devamı gelecek yazımızda, inşallah…)