En büyük gerçek ölümdür! (3)

Abone Ol

Hadis-i şerifler, adap ve erkanına özen göstererek abdest alana Cenab-ı Hakk ın kıyamet gününde özel bir muamele yapacağını müjdelemektedir. Binaenaleyh, abdesti erkanına uygun olarak almak gerekir. Abdest insanı nurlandırır. Kıyamet gününde abdest izlerini taşıyanlar özel muameleye tabi tutulacaktır. Bu ümmet seçkin bir ümmettir. Müslüman her işte olduğu gibi abdestte de dört dörtlük olmalıdır. Abdest, Müslümanın her zaman koruyucu bir silahıdır.

c- Geceleri kalkıp ibâdet ettiği, meşru ölçüler içinde helâl lokma ile karnını doyurduğu, ALLAH Teâlâ nın verdiği nimetlerden bir kısmını O nun muhtaç kullarına verdiği ve böylece birçok kimselerin sıkıntısını giderdiği için sonsuz saadetle müjdelenir. Cabir b. Abdullah (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

 "Kim gece çok namaz kılarsa gündüz onun yüzü güzel yani nurlu olur." buyurdu. (İbn-i Mace, İkame: 174, No: 1333, 1/422; Beyhekî, Şuabu l-İman, No: 3095, 3/129; Müsnedü Şihab, 1/254)

Demek ki: Gece namazına devam eden ve bunu bol yapanın yüzünde ibâdet nuru ve kabul belirtisi görülür. Mânevi bir güzellik belirgin olarak müşâhade edilir. Hadis-i şerifin mânâsı:

 "Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir." (Fetih Sûresi: 29) ayet-i kerimesi ile uygundur. Müslümanlardan çok kimse, gece namazına devam edenleri yüzlerindeki nurla tanır.

d- Dünyada iken, inkârcı sapıklarla, günahkâr azgınlarla dostluk kurmadığı ve yalnız Mü minleri kardeş edindiği ve hem kendisi, hem de onlar için çalıştığı için, âhirette onun bu güzel hali yüzünde belirir ve mahşer alanında herkesin gıbtasını çekecek kadar nura kavuşur.

Evet bu parlaklık, ALLAH Teâlâ nın sevgisi, iman, İslâm ve ALLAH Teâlâ nın emirlerini eda ederek tam bir tezekkinin eseridir. Bu parlaklık, soğuk-sıcak demeden dünyada alınan abdestin eseridir. Bu parlaklık, ALLAH Teâlâ nın rızası için yapılan çalışmalara verilen mükâfatın eseridir. Bu parlaklık, herkes uyurken kılınan teheccüd ve sabah namazlarının eseridir.

 "O yüzler gülücüdür. Çünkü felaha ermişlerdir. Gördükleri nimetlerden dolayı müjdelenir, sevinir." (Abese Sûresi: 39)

Mü minler! Bunlar nasıl gülmez, nasıl sevinmez ki.. Çünkü korktuklarından emin, umduklarına nail olmuşlardır. Çünkü ALLAH Teâlâ nın cemaliyle ve cennetiyle müşerref olmuşlardır. Elbette gülecekler, elbette sevinecekler.

Mihenk ve kıstas; niyet, samimiyet ve ciddiyet olunca, kıyamet gününde bütün bunlar açığa çıkar ve kişinin yüzünde belirir. Bazı yüzler ışıl ışıl ışıldar, mutluluk ve ferahlık kendini hissettirir. Bazı yüzler de üzerine toz yağmış, is bulaşmış gibidir. Kötü niyetleri, samimiyetsizlikleri, doğruluktan uzak tutumları bütünüyle yüzlerinde tezahür eder. Cenâb-ı Hak bu ikinci zümrenin kâfir ve fâcirler olduğunu açıklamakta ve bu iki karanlık sıfatın kişiyi nasıl sonsuz karanlıklara sürükleyeceğini haber vermektedir.

 "Yine o gün yüzler de vardır. Üzerlerini toztoprak bürümüştür. Onu da bir karanlık ve siyahlık kaplayacaktır." (Abese Sûresi: 40-41)

Çünkü dünyada terkettikleri farzların, işledikleri haramların ve içine düşmüş oldukları kâfirliğin siyahlığı yüzlerinde zuhur etmektedir.

 "İşte bunlar da kâfirler ve facîrlerdir." (Abese Sûresi: 42)

Dünyada ALLAH Teâlâ ya değil, sadece nefislerine hizmet edip hayat dizginini nefis ve İblîs in eline verdikleri; işledikleri bir sürü günah ve isyanla ruhlarını ve kalplerini kararttıkları için âhiret gününde onların bu kötü halleri yüzlerinde görünür; öyle ki yüzlerine toz yağmış ve onun da üzerine is sürülmüş gibi bir görünüme bürünürler. Önlerini ve yanlarını aydınlatan hiçbir nurları olmaz.