En büyük fitne: Kavmiyetçilik yapmak

Abone Ol

Toplumları tehdit eden en büyük fitne kavmiyetçiliktir.

Hele, İslam gibi mensupları dünyanın her yerine yayılmış evrensel bir inanç

sisteminin mensupları için yangına benzin sıkmaktan farksızdır. Soy, sop, kabile,

kavim üstünlüğüne dayanan kavmiyetçilik, toplumların tek ferde kadar

parçalanmasının yolunu açar.

Kavmiyetçilik Batı kaynaklıdır. Osmanlı yı yıkmayı

başaran Batılılar ve ırkçı emperyalizm kavmiyetçilik silahını kullandı. İslam

dünyasında kavmiyetçilik fitnesini körüklediler.

Osmanlı Devleti 40 kadar kavimden (etnik köken)

oluşuyordu. Avrupalılar, İttihat ve Terakki, Yeni Osmanlılar adını verdikleri

yıkıcı ve gizli cemiyetler aracılığıyla kavmiyetçilik fitnesi uyandırdılar;

farklı kavimleri tahrik ettiler; İslam dünyasında şüphe ve tedirginlik

oluşturdular. Fitneciler; vatan, ıslahat, hürriyet, medeniyet gibi kavramların

arkasına saklanarak İslam dünyasındaki taşları yerinden oynatmayı başardılar.

Osmanlı yı hasta adam ; Abdülhamit Han ı Kızıl Sultan

damgasını yapıştırdılar. Ülkeyi İslam medeniyetinden uzaklaştırmak için önce

Balkan Savaşları nın, sonra da 1. Dünya Savaşı nın içine çektiler. İslam

kardeşliği inancını zayıflatmak için her çareye başvurdular. Araplar içinden 20

kadar devletçik çıkardılar. İhtilafları körüklediler. Birliğimizi bozdular.

Osmanlı yı parçaladılar.

Bunlar olup biterken Akif şöyle uyarıyordu: Hani

milliyetin İslam idi, kavmiyyet ne /Sarılıp sımsıkı dursaydın ya milliyetine,

/ Arnavutluk ne demek Var mı Şeriat ta yeri / Küfr olur, başka değil, kavmini

sürmek ileri!

Yine Akif, elden çıkan toprakların sebebini şöyle

açıklar: Turan ili namıyla bir efsane edindik! / Efsane değil, gaye deyip az

mı didindik, / Kaç yurda veda etmedik bu uğurda, / Elverir gidenler, acıyın

eldeki yurda!

İSLAM KAVMİYETÇİLİĞİ REDDEDER

Soy, sop, kabile, kavim gibi şeyler bir vakıadır. Varlığı

inkar edilemez. Ancak bunlar, insanların birbiriyle tanışıp kaynaşması için

yaratılmıştır: Ey insanlar! Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Tanışanız

diye sizi şube ve kavimlere ayırdık. Allah katında en üstün olanınız, Allah tan

en çok sakınanızdır. (Hucurat, 13)

Allah Rasülü (s.a.v) şöyle buyurur: Ey insanlar!

Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Adem densiniz, Adem ise

topraktandır. Arab ın Arap olmayana, beyazın siyah üzerine üstünlüğü yoktur.

Üstünlük takvada (Allah tan sakınmakta) dır. (Tirmizi)

İslam dini, mensuplarını kardeşler topluluğu haline

getirmiş; onları manevi bağlarla birbirine bağlamıştır: Şüphesiz müminler

dinde birbirinin kardeşidir. Öyleyse, kardeşlerinizin arasını ıslah ediniz. Bu

konuda Allah tan korkun ki, merhamet olunasınız. (Hucurat, 10)

Allah Rasülü (s.a.v) kardeşlerin birbirine karşı

görevleri konusunda şöyle buyurur: Müminler kardeştirler. Mümin, kardeşine

zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, düşmana teslim etmez. (Buhari)

Kibirlenip büyüklenenler, diğer insanlarla kardeş ve eşit

olmak istemeyenlerdir. Mesela; Ebu Lehep Allah Rasülü nün (s.av) amcasıdır. Bir

gün şöyle sormuştu: Ben Müslüman olursam ne var Allah Rasülü (sa.v) de

Diğer Müslümanlara verilen sana da var deyince; Peki, ben üstün tutulmayacak

mıyım demişti.

Allah Rasülü (s.a.v) kavmiyet davası gütmeyi kesinlikle

yasaklamıştır: Irkçılık davasına kalkışan, ona davet eden, onu geçerli hale

getirmek isteyen; ırkçılık uğrunda savaşan ve bu uğurda ölen bizden değildir.

(Sünen-i Ebu Davut)

IRKÇILIK YANGINI KÖRÜKLENİYOR

Irkçılık düşüncesi kökü dışarıda bir hastalıktır. Batı ve

ırkçı emperyalizm bugün de Türkiye yi bölmek ve İslam Birliği nin kurulmasını

engellemek için kavmiyetçilik yangınını körüklemektedir. Bu zehirli oltayı,

cemaat şuurunu gevşetmek ve birliğimizi bozmak için kullanmaktadırlar.

Kavimlerin hassasiyetleri vardır. Hemen insanda

mensubiyet duygusunu gıdıklar. O damara basıp kurcalandığı zaman taassup haline

gelmekte, parlayıp alevlenmeye hazır bir durum oluşturmaktadır. Kavim gerçeği,

bilgi ve şuurlandırma yoluyla, tanışma aracı anlamındaki asli zeminine

oturtulamazsa,  gözünü dünya hırsı

bürüyenler onu toplumun huzur ve birliğini bozma aracı olarak kullanırlar.

Türkiye ve tüm Müslümanlar olarak buna fırsat vermemeliyiz.

Bizi, yüzyıllarca birbirine bağlayan en kuvvetli harç

Müslümanlıktır. Devletimiz içindeki bütün kavimler kardeşçe yaşamış, Ölürsem

şehit, kalırsam gazi şuuru ile düşmana karşı omuz omuza birlikte

savaşmışlardır. Şimdi, o kardeşler birbiriyle karşı karşıya getirilmek

isteniyor.

Bilelim ki, kavmiyetçilik davası güden hiçbir toplum

karlı çıkmaz. Bundan yalnız o toplumu sömürüp yok etmek isteyenler faydalanır.

Yüce Rasül (s.a.v) şöyle uyarır: Fitne uykudadır, uyandırana lanet olsun.

Soy, sop, kabile ve kavimlerini sevenler; onlara hak ve

hakikatleri anlatarak irşat etmeli; onların ümmet bütünlüğü içinde yer almasını

sağlamalıdırlar. Allah Rasülü (s.a.v) zehirli bir olta özelliği taşıyan

kavmiyetçilik tehlikesinden korunabilmek için İslam cemaatini güçlendirmeyi

öğütler: Cemaatten ayrılmayınız. Ayrılıktan sakınınız. Zira, şeytan yalnız

kalanla beraberdir. İki kişiden biraz daha uzak durur. Cennetin ta orta yerini

kazanmak isteyenler cemaatten ayrılmasın. (Tirmizi)