Daha önceki yazdığımız eleştirmenle karalaman arasındaki farklara kaldığımız yerden (maddeden; 12de kalmıştık) devam edelim.
13-Şiir eleştirmeni güvenilir olması sebebiyle ahlâklıdır. Şiir
karalamanı ise güvenilmez özelliğinin göstergesi olarak ahlâksızdır.
Ahlâksızlığını serdedecek iki yol tutmuş;
A-Etrafına topladığı gençlerle bir dergi çıkarmak veya da
hâlihazırdaki bir dergiyi ele geçirmek olmazsa bir dergi sahibine
(editörüne, yazı işleri müdürüne vb) yalakalık yaparak orada kalıcılık
sağladıktan sonra yeniyetme bir delikanlıyı şiir eleştirmeni
sahtekârlığıyla kendi şiiri üzerine övgüler düzdürtmek!
B-Üç beş arkadaşıyla internette bir site kurup uyduruk müstearlarla
(müstear zaten uyduruk diyecekler için şunu söyleyelim; müstear bir
şairin ya da yazarın bilinen diğer takma adıdır. Örneğin; Cemal Süreya
müstearı Osman Mazlum gibi...) kişisel husumeti olan ya da çekemezlik
kiniyle belli isimler hakkında atıp tutmak! Sitenin genel yayın
yönetmeninin arkadaşı şairimsileri (şair değil) göklere çıkarmak,
şairleri ise görmezden gelmek veya da hakkında iftira veya ahlâksızca
şeyler yazmak! İnternet çok korkunçtur bu anlamda; şiir
eleştirmenliği(!) adı altında ahlâksızlığın en pespayesi yapılıyor.
Hiçbir ahlâki düzeyi olmayan şeyler yazılıp çiziliyor. Burada ahlâk
sözcüğüne, kişinin dinli imanlı olması anlamını yüklemiyorum; bir insan
asgari düzeyde insaniliğin gerektirdiği hasletlere sahipse o kadar
iğrenç şeyler yazıp çizemez. Bırakın dinli imanlı olmayı; Müslümanlık
iddiası varsa zaten yazamaz. Ama yazıyorlar. Hangi ideolojik görüşe
sahip olursa olsun bu kadar alçalamaz, alçalmamalı. Bu iğrençlikleri
yapanlar bir ideolojiye inanan insanlar değil, her tür ideoloji içinde
bir şekilde yer alan/almış kişilerdir. Daha açığı; İslamcı, solcu,
sağcı, Marksist, Leninist, aklınıza hangi ideoloji geliyorsa
onlardandır. Daha doğrusu onlardan görünüyorlar. Ama aslında ne
ideolojileri (dünya görüşleri) var ne de asgari düzeyde insanlıkları.
Ben bazı sitelerde (interneti işim gereği kullanıyorum, bu gereklilikten
kullanırken rastlıyorum) şiir ve şair kelimelerinin geçmesinden dahi
utanıyorum; bu kelimeler o ortamlarda geçecek kadar düzeysiz değildir.
Bırakın adım geçmesini, bu kelimelerin geçmiş olması bile beni
utandırıyor! (İsmim bu tür bir yerde geçtiği için yazmıyorum bunları;
ismim geçmiyor bunu belirteyim). Bu noktada bir açıklama yapma gereği
duyuyorum; düzeyli edebiyat siteleri, kitap satış siteleri, kitap reklâm
siteleri, haber siteleri, bilgi belge siteleri, kamu kurum ve özel
kuruluşların siteleri burada söz konusu değildir. Bu siteler düzeyli ve
faydalıdır. Faydası kişiye göre değişir, her insana faydalıdır
demiyoruz. Düzeyi ise kendi konsepti içinde inandığı değerlere (bu
değer; bir giyim mağazasının giyim konusundaki görüşleri veya kamu
kuruluşunun sosyal görüşleri olabilir, beğeniriz beğenmeyiz o ayrı)
bağlıdır. Benim burada anlatmak istediğim; herhangi bir değeri ve bir
değere bağlılığı olmayan (bu değer para bile olsa kabul ama materyalist
bile değiller, özgürlük desek özgür de değiller), herhangi bir insani
özellikten yoksun ama edebiyat adına yayın yaptığını sanan sitelerin
sahipleri, yayın yönetmenleri, yazı işlerinden sorumluları, yazarları ve
çizerleridir. Burada yayın yönetmeni, sorumlu yazı işleri, yazar ve
çizer sözcüklerini tanım gereği kullandım; yoksa gerçekten bu
kelimelerin ihtiva ettiği anlamı taşıdıkları için değil; insan olmayan
bir adam/kadın yazar ve çizer olamaz. Yani kısacası hayvanların
salyaları, böğürmeleri ve tekme atmalarıdır oralarda olup bitenler. Şiir
eleştirmeni bu tür ortamlardan uzaktır. Karalaman ise bu tür ortamlara
balıklama atlar.
14-Şiir eleştirmeni, eleştirdiği şiiri, sevdiği başka bir şiirin (bir
şairin şiir toplamının) kendisinde uyandırdığı/oluşturduğu verilere
göre değerlendirmez. İlk önce, okuduğu şiir toplamının bir sesi var mı
yok mu ona bakar ve sesi varsa o sesin özgünlüğüne bıçak sokan diğer
sesleri ayırt eder. Bu maddede bana gelen şiir dosyalarını nasıl
değerlendirdiğime dair bilgi vermiş oldum. Diğer ölçütlerim kendime
kalsın. Edebiyat ortamında çalma çırpma işi çok, bunu edebiyatla uğraşan
herkes bilir. Şiir karalamanı ise eleştirdiği şiiri sevdiği şiirin
ölçütlerine göre değerlendirdiği için değerlendirmesi fasondur. Bu
yargılarımdan şöyle bir soru çıkabilir; efendim bir metnin şiir olup
olmaması neye bağlıdır, hangi ölçütlere göre bir metne şiir diyebiliriz
Ben, belli bir düzey tutturulmuş yani kendine özgü bir ses yakalanmış
metinleri dikkate alıyorum. Diğer metinlere herhangi bir görüş
bildirmiyorum. İşin açığı o kadar vaktim yok! Belli bir düzeyi
tutturulmuş olduğunu nereden anlıyorsunuz gibi bir soru çıkabilir
buradan da, bunun en net cevabı şu; yenilik var mı yok mu ona bakıyorum.
Türk şiirinde belli kalıpları, sesleri ve konuları tekrar mı ediyor
yoksa kendine has bir şiir dünyası kurmuş mu Kendine has şiir dünyası
kurmuş ise önemli ve değerli olan budur. Bu yüzden içinde sevmediğim
kelime ve konular dahi geçse (küfür bile olsa) yeni bir sesi olan şiir
benim nazarımda değerlidir. Edebiyat ortamında bazı arkadaşlar çok ulvi
konuları işledikleri halde şiirinin bir değeri yoktur çünkü ulvi
konuları başka bir şairi taklit ederek yazıyorlar.
(Bu maddelere muhtelif zamanlarda devam edilecektir.)