Önümüzdeki bahar aylarında, başta İstanbul olmak üzere
yurt çapında sokak hareketleri, Gezi kalkışmaları, sivil darbe teşebbüsleri
başlatılacaktır. Öncelikle bir kısım lise gençlerini ve üniversitelileri
kullanacaklardır.
Huzursuzluk, anarşi, kaos üreteceklerdir Eylülde
Diyarbakırda ve bazı yerlerde yaptıkları ve yaptırdıkları gibi işyerleri tahrip
edilecek, yağmacılık olayları sergilenecek, kan dökülecek, döktürülecektir.
Memleketi büyük bir güvensizlik ve hercümerç ortamına iteceklerdir.
Şu anda bazı liselerde çok sinsi, fakat çok yoğun
faaliyetler yapılmakta, militan hazırlanmaktadır. Bunlar (J) günü gelince
sokağa dökülecektir.
Hükümet bunlara karşı etkili tedbirler almazsa çok kötü
duruma düşebilir.
27 Mayıs 1960 darbesinden önce de böyle şeyler yapmışlar,
üniversite gençliği kışkırtmışlardı. Sokaklara dökülen gençlerin başını,
bilahare vurulup ölen, dıştan Müslüman gibi görünen, aslen Ermeni olan bir
öğrenci çekiyordu.
Birinci gezi hadiselerinde iktidar önce gafil avlanmış,
biiznillah toparlanmıştı. Bu seferki darbe çok şiddetli olacaktır. Halk bizi
tutuyor, bize bir şey olmaz düşüncesi vahim bir kuruntudan ibarettir. Adnan Menderes
de böyle demişti
Bu telgrafı göndermek cesaretinde bulunduğum için
bağışlanmamı istirham ederim. Hürmetlerimle.
* (İkinci yazı)
Tevâzu ve Kanaat
YOKSULLUK sınırı dört bin lirayı aşmışmış İslamî,
Kur anî, Nebevî, Şer î ölçülere göre ayda dört bin lira geliri olan aile zengin
sayılır.
Tevazu ve kanaat içinde yaşayan, israf etmeyen
Müslümanlar dört bin lirayı yiye yiye bitiremez.
Biftek, pirzola, kalkan balığı, çizburger yiyene, zıkkım
içene bu para elbette yetmez.
Sabah kahvaltısı: Peynir, zeytin, domates, kaynamış
yumurta, kepekli ekmek, simit
Öğlen yemeği yeşil mercimek, bulgur pilavı, erik hoşafı.
Akşam: Bayat ekmeklerden tirit. Müslüman, bayat ekmekleri
kesinlikle çöpe atmaz.
Müslümanın mütevazı fakat sağlam bir otomobili olabilir
ama o asla araba delisi, sevdalısı, bağlısı değildir.
Müslüman, yüz liraya alacağı (aynı kalitede) bir cekete
500 lira, hattâ bin lira verirse elbette parası yetmez.
Müslüman lüksten, şatafattan, israftan uzak durur.
Pazar sabahı adam başına 65 liralık lüks kahvaltıhaneye
dört kişi giden Müslüman aile elbette iki yakasını bir araya getiremez.
(Dekorasyonu nefismiş ama o yenmiyor, üst kattan manzarası da harikaymış, o da
yenmiyor )
Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) Kanaat
tükenmez bir hazinedir buyurmuşlardır.
Bolluğunda kilosu beş liraya satılan hamsi, kalkan balığı
kadar lezzetlidir. Ama bir mahzuru vardır. Dün Lebiderya lokantası kalkan tava
yedik gibi salakça ve beyinsizce hava atılmaz hamsiyle
İki sene mi, üç sene mi oluyor deve tüyünden nefis bir
palto almıştım yüz liraya. Lüks dükkanlarda binlerce liraya satılıyormuş.
En şık, en iyi, en sağlam ayakkabıya yüz liradan fazla
para vermem.
Kadırgada İmren lokantasına, Kumkapıda Nişanca camii
yanındaki Mihman Özbek lokantasına, Dolapdere Yenişehirde Osmanlı lokantasına,
Kasımpaşada Yonca veya Zilan lokantalarına, Yenikapı Mevlevihanesi arkasındaki
Tekke sokağındaki köfteciye (çorbası ve köftesi gerçekten nefistir) giderim,
adam başına en fazla on beş lira öderim
Elhamdülillah pahalı giyinmek, pahalı yiyip içmek, lüks
lokantalarda boy göstermek, lüks otomobillerle hava atmak gibi âdetlerim
yoktur.
Lüksüm yok mudur .. Vardır Domatesi soyarak yerim
Kepekli ekmeğimi kızartırım Zeytinyağım sızmadır Çaylarım nefistir Tanesini
beş on liraya aldığım gömleklerimin bazısı kalitelidir Artık yaşlandım ama
kitaba para veririm Vehhabilik konusunda Fransada bir kitap çıkmış, onu
getirteceğim
Hadîs-i şerifte Mü min bir mideyle yer, kâfir yedi
mideyle buyuruluyor.
Mütevazı ve kanaatkâr olanın parası, geliri bereketli
olur.
İsraf edenin, lüks hastalığına yakalanmış olanın iki
yakası bir araya gelmez.
Biz, annesi kadid (güneşte kurutulmuş et) yiyen yetim bir
Peygamberin ümmetiyiz. Bize lüks, israf, beyinsizlik, şatafat, gösteriş, hava
atmak yakışmaz.
Allahü Teala bizi keremiyle Cennetine koyarsa, zevk u
sefa orada
06.01.2015