Ekonomik kriz nereye uğramadı?

Abone Ol

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, göreve geldiği günden bu yana ekonomiyi bir türlü düzeltemedi. Aylar önce açıklanan tasarruf paketine ise hiçbir kamu kurumunun uyduğu da yok, tınladığı da yok. Yılbaşında iktidarın yaptığı bütçe de delik deşik durumda. Nisan ayındaki açıkla birlikte 1 trilyon liraya dayanmış durumda.  Şimşek, ülke ülke gezip turlayarak yatırımcı avına çıktı. Ortadoğu, Amerika, Londa gezip duruyor… Yatırımcılarla bir araya geliyor, sunumlar yapıyor, ülkeye yatırımcı çekmeye çalışıyor. Memleketin ekonomisindeki hazin tabloyu, demokratik savrulmaları, hukuk garabetlerini gören yabancı yatırımcı sanki gelecek de yatırım yapacak gibi! Hazine ise sürekli tahvil senedi borç ihalesine çıkarak kevgire dönmüş bütçeyi yamamaya çalışıyor. Bu ihalelerle yine para babaları, tefeciler girip yüzde bilmem kaç faizle ceplerini cüzdanlarını şişiriyorlar…İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturmaları kapsamında tutuklanmasından sonra borsadan ve ülkeden milyonlarca dolarlık bir çıkış oldu. Şimşek, bunun sınırlı kaldığını, birkaç gün içinde toparlanma yaşandığını iddia ediyor. Peki bunun faturasını kime keseceğiz?

Merkez Bankası, operasyon sonrasında bir gecede arşa çıkan döviz fiyatlarını dengeleyebilmek için piyasaya milyarlarca dolar sürdü… Döviz tefecileri bayram etti! Acaba şu anda MB rezervleri ne durumdadır?  Merkez Bankası, döviz fiyatlarını dengeleyebilmek Para Politikaları Kurulu’nda düşürülmesi beklenen faizleri yüzde 48’e yükseltti.

Ev almak, araba almak veya başka bir ihtiyacı için krediye muhtaç olan insanlar inim inim inliyorlar. Zaten ağır faiz yükü altında ezim ezim ezilen vatandaşlar, esnaf, reel sektör, bu karardan sonra hepten yerle yeksan oldu. Reel sektörün kredilere ulaşımı aya değil marsa gitmek gibi bir durum haline geldi. MB’nin bu hamlesine sevinen kim oldu? Yine para babaları, tefeciler, ülkemizdeki bu yüksek faizlerin getirisiyle ceplerini şişiren yerli ve yabancı kodamanlar… Ekonomimiz şu anda iki ucu keskin bıçak bir görünümde seyrediyor. Sürekli gündeme getirmekteyim. Cennetmekan Erbakan Hocamızın ekonomi baş danışmanı Prof. Dr. Osman Altuğ, “Ekonomi emirle yönetilmez” diyerek konuyu özetler. 2001 krizinde Başbakan Bülent Ecevit’in önüne atılan yazar kasa, Türk ekonomisinde psikolojik kriz eşiğinin aşılmasına ve bir gecede artan döviz üzerinden binlerce esnafın mahvolmasına yol açmıştı. Bu bir psikolojik eşiktir… Aşıldığında hiç kimse geri döndüremez… Özgür Özel’in “Geçim yoksa, seçim var” sözünü ciddiye almak lazım! O dönemdeki krizden sonra sözde bankalara çeki düzen verildi, sağlıksız finans sistemine müdahale edildi. Batak bankalar, bu milletin sırtına neredeyse 50 milyar dolarlık bir yük bindirdi. Her şeyi güzel yaptıklarını iddia ediyorlar ama, görünen o ki, değişen bir şey yok… Kriz dönemindeyiz ama, bankalar yine bildiklerini okumaya devam ediyorlar. Ekonomik kriz tüm ağırlığıyla piyasaları kasıp kavururken, bankalar verdikleri-vermedikleri kredilerle esnafın, sanayicinin, vatandaşın ümüğünü sıkmaya çalışıyorlar. Prof. Dr. Osman Altuğ’un ifadesiyle, dünyayı yıllardır finans ve enerji sektörünün getirdiği sermaye birikimi yönetiyordu. Bankacılık sistemi, hem üretim ekonomisini hem vatandaşın ihtiyaçlarını desteklemesi için var olan bir sistemdir. Üretimin çoğalması, esnafın rahatlaması, sanayicinin tıkandığı noktada yatırımlarına devam etmesi için vardır. Ama, Türkiye’de bankacılık sistemi, ekonomiyi sıkboğaz etmekten başka bir şey yapmıyor.  Erdoğan Başbakan olduğu dönemde, 2008 yılında yaşadığımız krizde, “Kriz bize teğet geçecek” diyordu, ama teğet geçecek dediği kriz, herkesin taa ciğerini deldi geçti. Esnafın sırtına vurulan yükler dolayısıyla binlercesi kepenk indirdi. Bugün her eline mikrofonu aldığında da Türkiye’nin uçtuğundan, enflasyonu indireceğinden dem vuruyor. Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini savunurken de  “Aya uzaya çıkacağımızı” söylüyordu. Bu sistem 7 senede bizi bodoslama uçuruma sürükledi. Açlık sınırının altında maaş alan sabit gelirli, emekli, asgari ücretlilerin evlerinin tenceresinde taş değil ama dert kaynıyor. Vatandaşlar çarşı pazarı, market alışverişini, kılık kıyafet almayı bile unuttular. Kurban Bayramı geliyor… Emekliler, “Biz aldığımız parayla ancak kurbanın bacağını alırız” diyorlar. TÜİK’in şaibeli rakamlarında enflasyon yüzde 30’lar civarındayken, İTO yüzde 70, ENAG ise yüzde 80’lik enflasyon açıkladı. Enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ezim ezim ezilen  vatandaşlarımızın hali içler acısı vaziyette.  Memlekette her gün binlerce esnaf kapılarına kilit vuruyor, binlercesi siftah etmeden dükkanını kapatıyor. Pazarcılar bile “Bedava versen gelip alan yok” diye isyan ediyorlar. Bu kriz, bu memlekette sadece bir noktaya uğramamış olabilir… O da, AKP Genel Merkezi’ne, bir de Beştepe’deki saraya… Zira, Beştepe’deki Saray’ın günlük harcaması milyarları buluyor! Ha bir de tuzu kuru yandaş medya plazalarına…