Papa 16 ncı Benediktus: "- Ekonomik kriz gibi, irade dışı cereyan eden hadiselerin ilahi bir ceza olduğunu" beyan etmiş.
Bu konuya açıklık getiren, Diyanet İşleri Başkanımız muhterem Ali Bardakoğlu ise:
"- Ekonomik krizi, ilahi ceza olarak algılamak yerine, insanoğlunun kurduğu maddi unsurlar ve aşırı dünyevileşme üzerine kurduğu sistemin kendi kendini cezalandırması" olarak, görülebileceğini söylemiş ve "İnsanoğlunun her türlü hırstan, bencillikten uzak kalarak ötekiyle paylaşmayı bilmesi, sorunların çözümünde önemli bir adım olacaktır" demiştir.
Görüntüleri buzlu camın arkasından algılayan bu izahları açıklığa kavuşturalım:
Bunun için faizci kapitalist sistemin menşeine (kökenine) inmemiz gerekir.
Hukuk Fakültesi nde bize ekonomi dersi okutan hocamız Profesör Sayın Mahmud Koloğlu, Ortaçağda bankacılığın nasıl başladığını anlatmıştı. Ortaçağda kurulan semt pazarlarında herkes alış veriş yaparken, bir Yahudi geliyor. BANKO dediği bir masaya oturuyor, ihtiyacı olanlara faiziyle borç para veriyormuş. Bu uygulama giderek, para hırsıyla hareket eden kişiler tarafından geliştirilerek, dal budak salmış, sayılamayacak sayıda ortaya çıkan bugünkü finans kurum ve kuruluşları meydana gelmiş.
Yahudilerin girişimi ile başlatılan para üzerinden para kazanma girişimi görülüyor ki, "Yeryüzünü tekrar tekrar fesada veren" Yahudilikle başlamış. Halbuki asıl olan, helâlinden, çalışıp, alın teri dökerek, alış veriş yapmak, üretim yapmak, gidilecek en doğru yol idi. Sağlam bir insanın sağlıklı bünyesine musallat olan kanser hücreleri ne derece tehlikeli ise, faizli ekonominin devreye girmesi de sağlıklı ve meşru ekonomik düzen için, o derece zararlı ve tehlikeli olmuştur.
Tehlikelidir çünkü faiz başlıbaşına bir sömürü aracıdır. Zengini daha zengin yapar, geniş ve zavallı halk kitlelerinin, helal yoldan rızkını çıkarmasına engel olur. Bir kaç mutlu azınlığın halkı her bakımdan ezip, inim inim inletmesi neticesini doğurur.
Faizli ekonominin menşeinde ise, Muharref Tevratın (Yani değiştirilmiş sahte Tevrat ın), insanlık dışı hükümleri yatmaktadır: Mesela:
- Tesniye, Bab 23. ayet 20, (Sahife 200)- Yabancıya, faizle ödünç verebilirsin, fakat kardeşine faizle ödünç vermeyeceksin.
- Yahudi metinlerinden TALMUT (156-5 Hagag) Yahudi olmayanın malı mülkü sahipsiz sayılır. Ona herkesten önce el koyan Yahudi sahip olur.
Daha fazla misal vermeye hacet yoktur. Bu kadar hak ve adalete aykırı hükümler içeren, muharref Tevrat ın hükümleriyle Hıristiyan Batının ne alakası olabilir diye bir sual akla gelebilir. Bu kadar insanlık dışı olmasına rağmen maalesef Hıristiyanlık alemini, siyonistler o derece etki altına almışlar ki, onlara faizli ekonomiyi empoze etmekle kalmamışlar, onları az istisnası ile, tamamen peşlerine takmaya bile muvaffak olmuşlar.
Mesela, Yahudiler, bir kurnazlık yaparak, Muharref Tevrat ı İncil den önce zulüm içeren KİTABI MUKADDES diye birlikte bastırarak Muharref Tevrat ın bütün hükümlerinin öncelikle uygulanması gerektiğini emri vaki olarak kabul ettirmişlerdir.
Böyle bir yaklaşım ve bu birliktelik, Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın İslâm a karşı olduğu ve İslâm ın dışlanması gerektiğini zihinlere yerleştirmiştir.
Üstelik siyonistler, ABD de nüfusları yüz milyona yaklaşan evangelistleri, kendilerinin, adeta dindar imiş gibi peşlerine takmışlar, Bush gibi yalın kat düşünenleri, İslâm ülkelerine karşı çağdışı bir haçlı savaşına sürüklemişlerdir.
Bush un ve ona benzer ABD başkanlarının uygulamaları, siyonistlerin ABD halkının büyük kısmını, sahte Tevrat ın ve Talmut ve Kabalanın 6000 senelik, hurâfelere dayanan prensiplerinin, aynen tatbik edilmiş gibi, akıl almaz bir dehşet ve vahşet döneminin başlamasına sebep olmuştur.
Mesela siyonistler, Sabra Şatilla da dört-beş bin zavallı mülteciyi bir gecede katliamdan geçiriyor. Bush, Birleşmiş Milletler Teşkilatı nda önerilen kınama kaararını derhal veto ediyor. Filistin de, Irak ta, Afganistan ve Pakistan da tavuk keser gibi Müslüman kanı akıtılıyor. Koskoca ABD, tınmıyor. Her defasında İsrail in yanında yer alıyor. Bazı ABD başkanları, siyonistlerin arzı mevudu ele geçirmek efsanesinin hayata geçirilmesini temin için kayıtsız şartsız İsrail e destek veriyor.
İsrail in Kuzey Irak ta, Barzani ve Talabani aşiretlerine bir kukla devlet kurdurarak ülkemizi bölmek için bu devleti bir manivela olarak kullanmaya başlaması da Morton Abramovitz gibi sicilli siyonistlerin eseridir.
Yani olaylar, İsrailoğullarının, yeryüzünde tekrar tekrar fitne fesat çıkarttıklarına dair, Kur ân ayetleriyle örtüşüyor.
İnsanlık aklını başına alarak, bu aşırı faizci, tekelci, globalci ve sömürücü politikalara son verilmesi için elbirliği ve işbirliği yapmaz ise dünyamızda sık sık, vahim ve derin ekonomik ve siyasi sosyal krizler çıkacaktır.
Belki de bu krizlerin altında da faizciliği sistemleştiren siyonistlerin parmağı vardır. Ciddi olarak incelenirse bu vahim krizler sonunda da, Yahudilerin, allem edip kallem edip yine karşı çıkacakları kanaatindeyim.
ÇARE NEDİR ÇARE: Sağlıklı ekonomik düzene geçmektir. Komünistler faize de yasak, ticarete ve mülkiyete de yasak diyorlardı. Bu aşırılık geri tepti sistem çöktü, KAPİTALİSTLER faizcilik de serbesttir. Ticaret ve mülkiyet de serbesttir diyorlardı. Sonunda ifrattan tefrite düştüler. Bu sebepten kapitalist sistem de çatırdıyor. Doğru olan, kurtarıcı yol ve sistem ise FAİZE HAYIR- TİCARETE EVET diyen MİLLETİMİZİN tarih boyu uyguladığı yoldur. Bütün insanlığın kurtuluşu da bu yoldadır.