Eğitim kurumlarının başına millî kelimesini
yerleştirdik ama müfredatında millî olduğu konusunda ciddi endişelerimiz var.
Her işte hedef önemli! Hedefi olmayan eğitim pusulasız gemiye benzer. Kendi
kültür değerlerinden uzaklaşmış, Batı hayat tarzına özenmiş nesiller yetiştiren
eğitime millî diyebilir miyiz
Yöneticilerimizin zihniyetine bir bakın! Küresel
hâkimiyet mücadelesi veren ABD nin oluşturduğu BOP un Eşbaşkanlığı nı yürüten
bir yöneticinin millî bir eğitim politikasından söz etmesi ne kadar
inandırıcı olur Faizci kapitalist küresel ekonomik sistemin bir parçası olarak
politika üreten bir zihniyetin eğitim programı da bu süreci işletecek şekilde
olacağı açık değil mi
Teslimiyetçi çarpık zihniyetler bu ülkenin kökünü
kurutmak isteyen can düşmanlarıyla işbirliği içindedirler. Onlar, AB Bakanlığı
kurarak, içinden çıktıkları toplumu başka toplumlara entegre etmek istiyorlar.
Bu yanlış zihniyetin eğitim uygulamaları da aynı plânın bir parçası olarak yürüyor.
Yeniye kadar okullarda eğitsel kol çalışmaları vardı.
Şimdi bunu kulüp e dönüştürdüler. Liselerde yeni kurulan bir kulübün adını
biliyor musunuz: AB Kulübü. İmam Hatip Okulları da bu uygulamanın içinde!
Oy kullanmak için gittiğim bir lisenin girişinde, 6 AB
ülkesinin adı sayılarak, Bu okulda şu ülkelerle eğitim işbirliği
yapılmaktadır levhasına şahit oldum. Peki, bu uygulamada AB ülkeleri mi
Türkiye yi etkilemekte, yoksa Türkiye mi AB ülkelerini Sonuç belli değil mi
İnanç ve kültür değerlerinden uzaklaşmış bir eğitim anlayışının elinde bir şey
yok ki, başkasını etkileyebilsin! Böyle bir eğitim ancak taklitçi ve özüne
yabancılaşmış nesiller üretir.
EĞİTİM GERİYE GİDİYOR
Görüntü ve rakamlara bakılırsa eğitimin problemi yok
gibi. Ya okullardaki müfredatın muhtevası Yani, evlâtlarımızın kafasına ve
kalbine ne koyabildiğimiz konusu. Onları geleceğe hazırlama başarımız İşte
problem buradan başlıyor.
Görünüşte İmam Hatip ve İlâhiyatların sayısı artıyor.
Diğer okullara da seçmeli Kur an, Siyer, Temel Dini Bilgiler dersleri konuyor.
Bunlar göz doldurucu. Fakat eğitim programı küresel bağlantıların bir parçası
olarak yürütülürse yanlış politikanın aleti olmaktan kendini kurtaramıyor.
Batılı mantık ve bakış açısı ile evlâtlarımız İslâmî
bilgiler bile öğrense dünyevîleşmekten kurtulamıyor, olaylara maddeci bir
mantıkla yaklaşmaya başlıyorlar.
Meselâ; senelerce din eğitimi aldığı halde, insanlık
tarihinin hak-batıl ekseninde devam eden bir mücadeleye sahne olduğunu
kavrayamıyor. Nasyonal düşünmekten evrenselliğe ulaşamıyor.
Erbakan Hoca nın yapılan işin kime yaradığını bilmek
anlamında kullandığı şuur diye bir kelime var. Bu yüzden, Namaz kılan
köleler olmayacağız sözünü çok sık kullanır, Daima hedefimizi gözeteceğiz
derdi.
Öğretmenlere sorun! Yaptıkları işten zevk alabiliyorlar
mı 17 yıldır liselerde felsefe dersi öğretmenliği yapan Mahmut Hanönü şunları
söylüyor: Öğretimin her geçen gün geriye gittiğini söyleyebiliriz. Bu hususta
yapılan yenilikler ya da reformlar öze yönelik olmadığından istenilen sonuçlar
alınamamaktadır. 1. Köklerimizden ziyade Batı ya ait bir sisteme sahibiz. 2.
Kısır bir dil içinde basitleşiyoruz (A. Gençlik Dergisi, Sayı: 176, Sh. 47).
Ziyaretimizde, 50 bin öğrenci mevcutlu Pamukkale
Üniversitesi Rektör Vekilliği görevini yürüttüğünü gördüğümüz Prof. Dr. Ali
Yılmaz şöyle demişti: Manevî anlamda üniversitenin yapabileceği bir şey yok.
Öğrenciler okul ve ailelerinin kontrolünde değil, tamamen internet ve
türevlerinin etkisinde.
İLİMSİZ, İDEALSİZ NEREYE
Nurettin Topçu, Milletin istiklâli ne kadar önemliyse,
mekteplerin istiklâlinin de o kadar önemli olduğunu anlatır. Bundan maksadı
zihinlerin de yabancı işgallerden kurtarılmasıdır. Üniversitelerin her alanda
millet ve devlete öncülük etmesi gerektiğini savunur: Üniversiteler bir
milletin kültür merkezi ve millet kültürünün kaynağı olmalı, millî eğitim ve
öğretimin kurucusu ve düzenleyicisi; manevî sahada da devletin müşaviri
olmalıdır. Üniversite bulunduğu yerlerde zekâ kılıçlarına istikamet verir,
siyaset tefekkürün elinde olur.
Geçtiğimiz günlerde, önemli devlet adamlarının okuduğu,
ilmi araştırmalarda öncülük yaptığını bildiğimiz, DPT nin çalışmalarını
yönlendiren saygın bir üniversitemize ait statta büyük bir rezalet yaşandı.
ABD li bir şarkıcı sahnede soyundu, eşcinsellere övgüler yağdırdı, bizim
kültürümüze aykırı bir konser verdi. Stadyum da olsa bir bilim yuvasına ait bir
mekânın böyle bir yabancılaşmaya alet edilmesi doğru mudur Yetkililer
Türkiye nin kültürel yapısından habersiz mi Bu uygulamalar kime ve neye hizmet
ediyor
Milletimizi yabancılaştıran uygulamaların adına millî
eğitim politikası diyemezsiniz. Bu, eğitim adına cinayet olur. Akif, İlmi
yuttursalar da fayda yok bu musibetlerden, / Bırakın oğlumu, onun cahilliğine
razıyım ben beytini özüne yabancılaşmış zihniyete karşı söylemiş olmalı.