Düşük profil, yüksek promil

Abone Ol

Son on yılın gazete manşetlerine bakıyorum da, kendi

manşetine ters manşeti olmayan gazete yok gibi. Son on yılın siyasilerine

bakıyorum da kendi açıklamasına ters açıklaması olmayan yok gibi. Son on yılda

seçime etki eden konulara bakıyorum da, öncesiyle sonrası arasında yüz seksen

derece fark yaşamayan konu yok gibi. Bu durumda elbette bazı kontrollerin

yapılması gerekiyor. Mesela promil gibi Akıl sağlığı ölçümleri kapsamında

toplum olarak birlikte yaşadığımız önemli konulardaki makas değişikliklerine

yeniden göz atmak gerekiyor.

İlk önce Ergenekon-Balyoz tutuklamaları ile başladı

süreç. Gerçekte özellikle Amerikan karşıtı subaylar tutuklanıyor olduğu

halde, sonunda askere kumanda edecek subay bile bulamayacağımız ortada iken

bir fırtına kopartıldı. Sonuç: Haklarında 25-30 yıl hüküm verilenler bile

serbest bırakıldı. Milli orduya kumpas kurulmuş, aldatmışlar bizi

açıklamaları ile yüzleştik.

İçerdeki bu gelişmeler yetmezmiş gibi dışarda da Arap

Baharı konusunda aynı noktaya sürüklendik. Aman dikkat bu bahar kışa

dönmesin dendiği halde, Siyonizm kadro değiştiriyor diye uyarıldığı halde,

laiklik ihraç edildi. Mısır da binlerce insan meydanlarda katledildi, seksen yıllık

İhvan Hareketi, terör örgütü olarak nitelendirildi.

Bölgenin uzak ülkelerindeki yanlışlar yetmezmiş gibi

komşu ülkelerimde de promil oranı yüksek hatalara sürüklenildi. Suriye

konusunda önce Türkiye ye cesaret iğnesi yapıldı. Emevi Camii nde Cuma namazı

kılınacağı ndan yola çıkılarak Osmanlı nın geri geleceği, kaybedilen

toprakların geri alınacağı söylendi. Halbuki plan; Büyük Ortadoğu Projesi nin

bir parçasıydı. Çünkü Suriye, Libya değildi; orada Rusya vardı, Çin vardı, İran

vardı . Hepsiyle baş edecek bir diriliş rüzgârına kapıldığımızdan

Müslümanların birbirini katledecek bir ortama sürüklendiği görülmedi. İş,

yardım edebiyatıyla örtülmeye çalışıldı, ne de olsa iki milyon mülteciyi

ülkemizde misafir ediyorduk.

Sağlıklı bir değerlendirme yapmanın önünde kapı gibi bir

başkanlık duruyordu! Böylece, istikrara rağmen insanlarımızın büyükşehirlere

göç etmek zorunda kalması, toplumun yüzde %22,4 ü yoksulluk sınırının altında

yaşam mücadelesi vermesi, insanlarımızın bankalara olan borçlarında bu iktidar

öncesine göre 1 e 10 artış olması hep parlamenter sisteme yıkılıyordu. Böylece,

her sene yılın en çok kazanan şirketleri arasında bankaların ön sıralarda yer

alması sorgulanmayacak, boşanma oranları evlilik oranlarını geçmesi

gizlenecekti.

En önemlisi ise, bu sürecin başbakan ı bile yiyeceğini

kimse öngöremiyordu. İlk günkü aşk tan olsa gerek gerçeklerle yüzleşme imkânı

bulunamıyordu. Seçimlerde analar ağlamasın edebiyatı yapanlar, seçim

sonrasında dedelerin bile ağladığı nı göremiyordu. Terörle müzakere edilmez,

mücadele edilir diyenler yine haklı çıkmıştı ki, düşük profil açıklamaları

ile gerçekte istenenin sistem değişikliği olduğu ileri sürüldü. Artık sistemi

toptan reddeden bir anlayış hâkim oluyordu. Bu anlayış akıl la değil, biat la

hâkim olacağından tek istenen sadakatti. Elbette bunun için gereken düşük

profil , akıl sağlığı testlerinde bulunacak yüksek promil de mevcuttur.