Diyorlar ki; sizin başka derdiniz yok mu, nedir sizde ki bu Kudüs derdi?
Diyoruz ki; derdi Kudüs olanın derdi ümmettir aslında, ümmetin her bir ferdinin yaşadığı her bir karış coğrafya parçasıdır…
Geçen haftaki yazımızda ifade etmeye çalıştık; dedik ki; bütün İslam beldelerinin güvenliği Kudüs’ten başlar…
Bu öylesine alelade bir söz değil; tarihi bir hakikat, stratejik bir yaklaşımdır…
Bu hakikatle olaya yaklaşanların varlığı bizi mutlu ediyor, hamdolsun!..
Her ne kadar aykırı sesler çıksa da dünyanın her bölgesinde insanlar Kudüs’ün özgürlüğü için dua ediyorlar, bu yönde maddi manevi ellerinden ne geliyorsa yapmaya çalışıyorlar; zengini de fakiri de, özgürü de özgürlüğü gasp edilmişi de!..
İslam beldelerinin ortasında bir çıban, bir ur gibi biten İsrail’in varlığının ve Kudüs’ün işgalinin, Mescid-i Aksa’nın tutsaklığının ümmetin gönlünde bir yara olduğunu gittiğimiz her yerde gözlemliyoruz…
Hani, İki Cihan Serverimiz Peygamberimiz (sav) buyuruyor ya;
“Müslüman O’dur ki; dünyanın öbür ucunda bir Müslümanın ayağına bir diken batsa, onun acısını ta yüreğinde hisseder.”
İşte tam da bu hadis çerçevesinde Kudüs olayına bakanlar dünyanın dört bir yanında…
Kudüs’ün işgali, Mescid-i Aksa’nın tutsaklığı, Müslümanların ayağına batan bir diken değil, Müslümanların böğründe çıkan bir çıban, bir urdur ve çıban pudra ile tedavi edilemez; onu kökünden söküp atmak lazım… Aksi halde Kudüs özgürlüğe hasret, Müslümanlar ise boynu bükük kalmaya devam edecektir…
Ümmet boynu bükük kalmamak, Kudüs’ü özgür kılmak için gayret etmeli…
Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar sosyal sorumluluk adına çeşitli sivil toplum kuruluşları çatısı altında bir araya geliyor ve çeşitli faaliyetlerde bulunuyorlar…
Mirasımız Derneği’nin Kudüs ve Mescid-i Aksa için yaptıklarını duyan, bundan haberdar olan sivil toplum kuruluşları, Mirasımız’la Kudüs için işbirliği yapıyor; yüreklerindeki sızıyı dindirmek için…