Bir süredir üzerinde ısrarla durduğumuz ve işlediğimiz bu konuyu şimdilik bu yazıyla bitiriyoruz. Siyonizm merkezli bakışta Şimon Peres in söyledikleri önemli. Bunları tespit ettikten sonra dünya Müslümanlarına düşen görevler ve sorumlulukları da ele alacağız.
Şimon Peres ısrarla vurguladığı imlediği, üzerinde durduğu noktaların bir bölümünü ele aldık.
Modernlik ve Çağdaşlık kavramlarını sık dile getiriyor. "Çağdaşlığı durdurmak istiyorlar. Ancak çağdaşlık onları dinlemiyor."1 Kendileri kippalarıyla her ortamda bulundukları halde, Müslümanları çağdaş ve modern olmamakla suçluyor. Üstelik geleneklerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Birtakım örgütleri öne sürerek bunlar İslâm ı temsil ediyorlar, dolayısıyla İslâm a karşı topyekun bir savaş gerekmektedir. Müslümanları bir bütün olarak terörist olarak nitelerken, dünden beri, gelen haberlerin kimin daha çok terörist ve insanlığa zarar veriyor olduğu görülecek. Lübnan da şiddetli dolu yağması sonucu İsrail in atmış olduğu misket bombaları patlamış. Ne kadar insanın öldüğü bilinmiyor. Lübnan işgali teşebbüsünden bu yana çok sayıda çocuğun misket bombalarından ötürü öldüğü haberleri geliyor. Ne yazık ki, bir süredir Filistin Günü ve bir çocuk sembolü üzerine kampanya yürüten Ertuğrul Özkök, bu çocukların ve insanların ölümlerini görmezlikten geliyor. Birilerinin de bu soruyu onlara sorması gerekir. Niçin bu çocukların ölümlerini görmüyorsunuz
Filistin seçimleri yapılmazdan evvel Peres le yapılan söyleşide öne sürdüğü şu cümlesi kendilerini hangi konumda gördüklerinin göstergesi. Yani dünya İmparatorluğunun bir kralı gibi konuşuyor. "Diyelim ki Hamas burada kazandı, Gazze de. Dünya Filistinlilere giden yardımı derhal keser."2 Sonuçta da demokratik bir şekilde yapılan seçimleri Hamas kazandığı halde büyük bir kuşatma ile yardımlar kesildi. Müslümanların gönderdiği yardımlara da el konuldu.
Orta Doğu daki liderlere ilişkin görüşleri de önemli. Nasıl bir Orta Doğu da bulunduğumuzun göstergesi. "Ürdün ile hemen hemen dostça ilişkilerimiz var. ( ) "Mısır la ilişkilerimiz düzeliyor. Biliyorsunuz Başbakanınıza teşekkür ediyorum. Türkiye Pakistan ile İsraillileri buluşturdu." [İstanbul da bir araya getirilişlerini anımsatıyor Peres.] ( )Arafat olmasaydı belki de bu barış süreci başlamayacaktı. Ama Arafat varken yola devam edemiyorduk." ( ) onları kontrol edemedi [Filistinlileri kastediyor] ve halkının güvenini kaybetti. Sayın Abbas ın niyetinde samimi olduğuna inanıyorum."3 İmparator Peres herkese bir rol ve sorumluluk alanı biçiyor.
Türkiye ye ilişkin vurgularını Erdal Güven ile yaptığı konuşmadan öğreniyoruz. "Erdoğan ve Gül, Türkiye nin geçmişindeki bir çelişkiyi, Türkiye nin yeni geleceği için bir açılıma çevirdi. Şu anda bulundukları konumlara farklı bir yoldan geldiler [Milli Görüş ü kastediyor] belki ama hiçbir zaman istikametlerini kaybetmediler. Zaten sorun, nereden geldiğiniz değil, nereye gittiğiniz."4
"Ayrıca bizim için Türkiye ile ilişkiler hayati öneme sahiptir. Eğer başkasının adıyla değil, kendi adımızla bir savaş vermek istesek, burada hedefimiz Ahmedinejad ın tehdit, yıkım ve terör politikası olur."5 Peres bu dönemde bütün dikkatini İran a çevirmiş bulunuyor.
Peres in sık dile getirdiği bir şey var. "Siyasette sonuçlar önemlidir." Akepe yöneticilerini de bugünüyle değerlendiriyor. Diyor. Özellikle Türkiye ve şu andaki iktidara ilişkin düşünceleri de bu noktada düğümleniyor.
1 http://www.global-leaders.tv/arsiv/simon_perez.asp
2 http://www.global-leaders.tv/arsiv/simon_perez.asp
3 http://www.global-leaders.tv/arsiv/simon_perez.asp
4 Erdal Güven, Radikal gazetesi, 11 Kasım 2007
5 Abdülhamit Bilici, Zaman gazetesi, 1 Eylül 2007