Dudakları uçuklayanlar

Abone Ol

Saadet Partisinin Çağlayan Mitingi ile ilgili olarak dün düşüncelerimi aktarmıştım. Ancak, medyanın bu mitinge katılanların sayısı üzerine verdiği rakamlar karşısında anladım ki, Saadetin Çağlayan Mitingi bazılarının dudaklarını uçuklatmış.. Uçuklar büyüyüp yaraya dönüşmesin, bunun için de hepsine birer tüp uçuk merhemi göndermek istiyorum.

Nereden çıktı bu dudak uçuklaması diyebilirsiniz.

Efendim, mitingin arkasından çoğu zaman Saadet Partisi mitinglerini görmezden gelmeyi iş edinmiş olan medya organları Çağlayan Mitingi ni görmezden gelemediler ama, bu defa da mitinge katılanların sayısı üzerinde öylesine bir rakam karmaşası sergilediler ki anlamak mümkün değil.. Kimileri Saadet in Çağlayan Mitingi ne katılanların sayısını 40 bin olarak ifade ettiler, kimileri 30-35 bine indirdiler.. Bazıları da kestirmeden 5 bin deyip çıktılar. Ne var ki  rakamı 5 bin olarak ifade etmelerine rağmen bu 5 bin kişiyi gösteren bir fotoğrafı sayfalarına aktarmadılar/aktaramadılar.

Çağlayan Meydanı kaç kişi alır, hesabını yapmış değilim. Ancak, İstanbulun en büyük meydanlarından birisi olduğu kesin. Ve bu meydanda Saadet Partisinin ilk mitingi olmadığı gibi, sanıyorum İstanbulun en sık miting yapılan meydanlarından birisidir Çağlayan Meydanı. Saadet Partisi tarafından daha önce yapılan mitinglerde de doldurulmuş olduğu gibi, başkaları tarafından yapılan mitinglerde de doldurulmuştur. Ne var ki, medyanın Çağlayan Meydanına bakışı bu meydanda mitingi kimin yaptığı ile ilgili olarak dağişmektedir.. Saadet Partisi meydanı doldurduğunda 5 ya da 40 bin kişi ile doluveren meydan başkaları yaptığında ancak milyonlarla dolmaktadır. Ya da Çağlayan Meydanı burada miting yapanlara göre küçülüp büyüyebilmektedir !.

Olur mu böyle şey demeyin.. Elbette bir meydan büyüyüp küçülmez. Zaten çarpıklık bakış açısı bazılarının korkularının dışa vurumu sonucu böyle ortaya çıkıyor.. Korkudan uçuklayan dudakların sızısı ile galiba ne dediklerini, ne yazdıklarını bilemiyorlar.

Bu arada esas üzerinde durulması gereken husus ise bazı cemaat gazete ve televizyonlarının da Saadet Partisi söz konusu olunca dillerin ve ellerinin dolaşıyor olmasıdır. Dinlerarası diyalog ve hoşgörü adına başka dinlerin mensuplarına kucak açanların aynı dinin mensupları söz konusu olduğunda bir anda zihin kargaşası yaşamaya başlıyor oluşlarıdır.

Evet, zihin kargaşası yaşıyor olmasalar Saadetin adı geçince kendilerinden geçmez, ne dediklerini bilemez hale gelmezler. Adamların tek bir hedefi var, o da Saadetin yükselmemesi, yükselişin engellenmesi. Verdikleri haberler ve bazı yazılar bunu gösteriyor. Bu düşmanlığın sebebini insan anlamakta güçlük çekiyor. Amerikanın arzu ettiği ılımlı İslamın hayata geçmesi ve toplum tarafından benimsenmesi için yırtınanlar, Papa ile biraraya gelmekten büyük haz duyan ve bunu dünyanın en önemli işiymiş gibi takdim edenlerin Saadet Partisine duydukları öfke ve tepki karşısında şahsen söyleyecek söz bulmakta güçlük çekiyorum.. Daha doğrusu vicdanım ve inancım söylenebilecekleri söylememi engelliyor. Ama onları nedense aynı vicdan engellemiyor ve aksine bazı müslümanlara karşı kampanya yürütmekten zevk alıyorlar.

Belli ki bunlar kendi meşreplerinden olmayanı müslüman saymıyorlar. Hristiyanlara gösterdikleri hoşgörüyü bazı müslüman kardeşlerinden esirgiyorlar. Bu ruh hali sebebiyle Çağlayan Mitingi bazılarının düşünme yeteneğini ortadan kaldırdı ve hafıza karmaşasına yol açtı. Böyle olmasaydı son günlerde sergiledikleri tavrı sergileyebilirler miydi

Acaba diyorum olay görüş farklılığından mı kaynaklanıyor ya da üzerlerine aldıkları görev gereği mi böyle davranmak zorunda kalıyorlar Çünkü meşrep farklılığı böylesine düşmanlığa izin vermez.