Dostluk ve kardeşliği yitireli beri…

Abone Ol

Ne kadar çok şey anlatmaktaydı o video,

İki gündür kayıp olan çoban köpeği,

Meğer yaylada doğum yapan koyun ve yavrusunun yanında imiş.

Muhtemelen dostu ve arkadaşı koyunun yalnız doğum yapması çoban köpeğini harekete geçirip,

Anne ve yavrusunun bir şeylere ihtiyaçları olabilir ya da ateşlenip hastalanabilirler kaygısıyla onların yanından iki gün boyunca ayrılmamış.

İnsanlarda rastlanmayan vefa ve merhamete hayret etmekteyiz.

Ekimden bu yana Gazze’de ölmedik kimse, yıkılmadık ev kalmadı.

İmdatlarına kimse yetişmedi.

İnsanlık tatilde.

Üstelik boykotçuluk oynamakta bile sınıfta kalmaktayız.

Bütün marketlerin, Tarım Kredi’nin reyonları övünürcesine katillerin ürünleri ile dolu.

Dahası TFF’ye sponsor Coca Cola.

Ufacık bir desteği bile vermekten aciz insanlık.

Çocukların hunharca katledilişine alışmış,

Bahsi bile geçmemekte medyada,

Sanki bombalar durmuş gibi.

Bırakın dostluk, kardeşlik sergilemeyi.

Ülkemize sığınmış mültecileri,

Vatanlarından uzakta boynu bükük göçmenleri bir kaşık suda boğacak, ateşe atıp yakacak kadar gaddarlaşmışız.

Bir merdivene çöküp çocuklarına yemek yediren Suriyeli aileye selam veriyorum.

Şaşırıyorlar.

Nasıl mutlu oluyorlar.

Hep surat asıklığı, öfkeli bakışlar, sert sözler duyduklarından, genç anne ve baba minnetle bakıyorlar.

Bebeklerini alıp sevdiğimde iyice şükran duyuyorlar.

Onlarla hep mescitlerde karşılaşıyorum.

Tam Kayseri’deki Suriye olaylarının ertesi günü.

Bütün ülke teyakkuzda.

İç savaş denemesi yapılıyor.

Mescitte iki yaşlı kadın,

O kadar mutsuzlar ki,

En arkada, en kuytu köşedeler,

Kimsenin gözüne batmamak için.

O hüzün dolu yüzlerine yaklaştıkça şaşırıyorlar,

Belli onlara kimse yakın durmamış,

Selam veriyorum bir çocuk gibi seviniyorlar,

Elimi tutuyorlar, yüzleri aydınlanıyor,

Dostluk ve kardeşlik ritmine ekmek su gibi muhtaç olduklarını görüyorum,

Gözlerim yaşarıyor.

Azıcık, kırıntı bir insanlığa ne kadar ihtiyaçları var.

Ne oldu bize.

Nasıl böylesi irin bir ırkçılığa evrilebildik.

Görgüsüzlük, yediğini gösterme, restoran, sofra paylaşma.

Bir kova gübre, tıkındığı oysa.

Hangi fotoğraf; nobranlık ve nadanlıktan yana ağır kurşunlar yağdırmamakta ki.

İki bürokratın bir yemek faturası yayınlandı,

168 bin lira.

16 emeklinin bir ayda aldığı parayı,

Onlar restoranın bir yemeğine vermişlerdi.

16 emekli ve ailesi, 100 kişiyi aşkın insan, taş yese o para yetmez.

Böylesi adaletsiz, vicdansız, kaba bir düzlemde; insan kalabilenler gittikçe azalmakta.