Domuz çobanlarının koruması olmayalım

Abone Ol

ONUN davranışları dostane değil derken hiç kendi söz ve

davranışlarımızı gözden geçirdik mi Birine dostça bakar, dostça konuşur ve

dostça  davranırsak onun düşmanca

davranmasını önlemiş oluruz. Hataların, yanlışların temelinde kendimizi

dünyanın merkezi kabul etmemiz vardır. Hak yolunun yolcularının hepsi

birbirleriyle dostturlar. Rabbimiz kardeş olduğumuzu Kur an-ı Kerim iyle

dünyaya ilan etmiştir.

Yolları bir, kılavuzları bir, gayeleri bir.

Ama haramiler yol kesiyorlar, kol ve kafa koparıyorlar.

Dostları vurmayı göze kestiremeyince parçalamak ve birbirine kırdırıp

yağmalamak istiyorlar. Son 25 yıl içerisinde Müslümanlara yeni yeni isimler

verdiler.

Radikal dediler, fundamentalist dediler, terörist

dediler, Selefi dediler, Vahhabi dediler, ılımlı dediler, Şii dediler, Sünni

dediler, Truva atı dediler, Şah İsmail dediler, Yavuz dediler, Abdülvahhab

dediler, Yemen dediler, yaman dediler de dediler ve birbirlerini yemelerini

önerdiler.

Nerde dediler Derseniz, dikkat edin, Filan CIA ajanı

veya Amerika nın Ortadoğu uzmanı filan beyefendi, filan kitabında dedi ki...

diye başlayan cümlelerde vardır bunların hepsi.

Bunun için dostane yaklaşarak birbirleri hakkında gizli

planları olduğunu sundular.

Geçmiş yanlışlarımızı birbirimize gösteriverdiler.

Yahudilerin, Medine de yeni Müslüman olan Evs kabilesi ile Hazrec kabilelerinin

dost ve kardeş olmalarından rahatsız olunca, iki kabilenin eski savaşlarını

hatırlatarak yeniden fitne ateşi yakmak istemesi gibi bir şeyi yapıyorlar

günümüzde.

Düşmanın verdiği haberle, sunduğu asılsız delillerle,

kardeşine kızan, küsen, ona karşı cephe oluşturan, gerçek dost ve kardeş

değildir.

Rabbimiz, bizim dostumuzun birinci derecede Allah

olduğunu, ikinci derecede Resulü olduğunu, üçüncü derecede namazını kılan,

zekâtını veren ve rükû eden müminler olduğunu haber verir:

Sizin dost ve idareciniz, Allah, O nun Resulü ve rükû

ederek namaz kılıp zekât ve-ren mü minlerdir.

Kim Allah ı, Resulünü ve iman edenleri dost ve yönetici

edinirse, şüphesiz Allah ın tarafını tutanlar, galip gelenlerin ta

kendileridir. (Maide Suresi, ayet: 55-56).

Kastamonulu Sa di, gerçek dostların Mekke nin harem

mıntıkası gibi veya bayrağın gölgesi gibi güvenli olmasını beyan etmek için:

Mahfuz ola babında dâhili harem-asa

Sayen ede ahbabı âlem-asa demiş.

Yani, Mekke nin harem mıntıkasına girenler nasıl güvende

olursa, senin kapına sığınanlar da korunmuş olsunlar ve senin gölgen de bayrak

gibi dostlarını korusun demiş.

Kardeşlerimize karşı harem mıntıkası gibi, bayrak gölgesi

gibi olmamız gerekirken, şeytanın şehvet pazarında, Karun un koruması haline

getirmeye çalışıyorlar.

Koruma kadrosuna girme yarışı yaptırıyorlar ve bizi

birbirimize kırdırmaya uğraşıyorlar.

Hiç birimiz hatasız değiliz.

Ama bizim hatalarımız amelde.

Karunların, Firavunların hatası temelde.

Hatalarımızı büyüteç altında bize seyrettirerek

kışkırtanlar, bize daha büyük yanlışlar yaptırmak istiyorlar.

Canını kendi canından, malını kendi malından aziz bilmesi

gereken dostlar, bu günlerde birbirlerinin canlarını alarak can düşmanlarına,

din düşmanlarına, can suyu veriyorlar.

Yardıma muhtaç dostuna Hızır gibi yetişmesi gerekirken,

hınzır çobanlarına yaranmak için dost katili olmaya koşmak Müslümanlığa

yakışmaz. Gönlünde zerre kadar imanı olan bizim dostumuzdur. Mezhebi ve meşrebi

bizi ayırmaya yetmez. O dost bize taş atsa da, kurşun sıksa da biz ona atmaz ve

sıkmayız.

Çünkü her iki taraftan atılanlarla ölenler

Müslüman dırlar. Domuz çobanlarının istediği de budur. Elimizdeki silahlar bile

onlar tarafından verilmiştir. Hak yolda yürürken mezhep, meşrep kavgasına

tutulmadan yol alırsak haramilerin saldırısından kurtulmuş oluruz.

Bizim kardeşliğimiz 1400 yıllıktır. Dostun eskisi

iyidir demişler.

Ellerin fitnesiyle 1400 yıllık dostluğumuzu ele, yele,

sele vermeyelim.

Allah için siyasilere, komutanlara, strateji uzmanlarına,

hocalara, ayetullahlara, mollalara, şeyhlere, radikallere, fundamentalistlere,

ılımlılara, şahinlere, güvercinlere... yalvarıyorum domuz çobanlarını kendimize

güldürmeyelim ve Habil in kendisini öldürmeye gelen kardeşi Kabil e dediğini

diyelim:

Eğer sen, beni öldürmek için elini uzatırsan, ben seni

öldürmek için elimi uzatmayacağım. Ben âlemlerin Rabbi Allah tan korkarım.

(Maide Suresi, ayet: 28).

Kan ve gözyaşı akıtmadan ter dökerek işi tatlıya

bağlayalım.