28Şubat 1997 deki MGK toplantısının üzerinden tam on
dokuz yıl geçti. 27 Şubat 2011 de ise Erbakan Hocamızı Rahmet-i Rahman a
uğurladık. Münhasıran hocamızın vefatından bu yana Şubat ayının son haftasında
bütün bir ülkede düzenlenen etkinliklerde hem 28 Şubat konuşuluyor, hem de
merhum hocamızın siyasi hayatına yönelik değerlendirmeler yapılıyor.
Televizyonlarda 28 Şubat oturumları düzenleniyor, gazetelerde 28 Şubat
dosyaları yayınlanıyor, köşelerde ise merhum hocamızın ne kadar büyük bir
devlet ve fikir adamı olduğu anlatılıyor. Farkındaysanız bu etkinlikleri
düzenleyenlerin arasında Milli Görüş teşkilatlarının dışında kalan iktidara
ilişik odaklar ve yapılanmalar da var.
En başta ifade edelim ki bunlar elbette güzel gelişmeler.
Merhum Erbakan Hocamızı anmaya ve anlamaya yönelik her türlü program, yazı, ya
da görsel doküman bizleri ancak memnun eder.
Fakat özellikle iktidara yakın teşekküllerin
düzenledikleri etkinliklerde, iktidarın sözcüsü olan televizyonlarda, ya da
iktidara ilişik kalemşorların köşelerinde, hem 28 Şubat a, hem de merhum
hocamızın siyasi yaşamına dair yapılan analizlerin oldukça eksik olduğunu
gözlemliyoruz. Hatta söylenmesi gereken asıl gerçeklerin de maalesef gizlenmeye
çalışıldığını, doğruyla yanlışın da bilerek ve isteyerek birbirine karıştırıldığını
müşahede ediyoruz.
PEKİ, NEDİR O
GERÇEKLER
Öncelikle söylemeliyiz ki, Milli Görüş ün siyaset
arenasındaki tek temsilcisi Saadet Partisi dir. 2001 yılında yaşanan kopmanın
ardından başkalaşım geçiren ve Milli Görüş çizgisinden saparak muhafazakâr
demokratlığa savrulan kadroların, on dört yıldır iktidarda uyguladığı
politikalar bunun en büyük kanıtıdır.
Mesela Milli Görüş düşüncesinin en öncelikli konularından
biri olan ahlâk ve maneviyat alanında bir arpa boyu bile yol alınamamıştır. Hatta
tam tersine aradan geçen on dört yılda uyuşturucu kullanımı dahi ilköğretim
çağına kadar düşmüştür. Toplumumuzun dindarlık eğiliminin doksanlı yıllara göre
hayli gerilediği ortadadır. Türk televizyonlarında sergilenen ahlâksız yayınlar
sınırlarımızı bile aşmış, bu yayınlar sayesinde kimi Arap ülkelerine
ahlâksızlık ihraç edilir hâle gelinmiştir.
İktidar partisinin ahlâk ve maneviyatın dışında ekonomi
yönetiminde de uyguladığı politikaların Milli Görüş ilkeleriyle ilgisi yoktur.
Devletin resmi rakamlarına göre işsizlik hâlâ çift hanelerdedir. Genç işsizlik
oranı rekor üzerine rekor kırmaktadır. On dört yılın sonunda âdil ve eşit
paylaşımı boş verin, ülkedeki dolar milyarderlerinin sayısı kat kat artmıştır.
Üretim sektörü yerine finans sektörü desteklenmiş, faizden para kazananların
önü daha da açılmış, on dört yılda faize aktarılan para 700 milyar liraya
dayanmıştır.
Bunun yanında Milli Görüş düşüncesinin en belirgin
özelliklerinden olan antiemperyalist, Ümmetçi ve Milli dış politika alanında da
iktidar partisinin karnesi zayıflarla doludur. Bırakın antiemperyalist olmayı,
bırakın ümmetçi ve milli politikayı, on
dört yıldır uygulanan Amerikancı siyasetin etkileri bütün ağırlığıyla
hissedilmektedir.
Sözgelimi bu iktidar tarafından Amerika nın Irak ve Afganistan a
yönelik işgallerine en kuvvetli şekilde destek verilmesinden çekinilmemiştir.
Bağdat ta patlayan her bir bombada bu iktidarın payı vardır. Kâbil de dökülen
her damla kanda bu iktidarın katkısı vardır. Arap baharı olarak adlandırılan
süreçte de, Libya ve Suriye de çıkartılan yangınlara bu iktidar ateş
taşımıştır.
Yine Erbakan Hocamızın en büyük mirası olan D-8 oluşumu
da bu iktidar tarafından işlevsiz hale getirilmiş, dünya siyasetine yön vermesi
gereken o muazzam proje rafa kaldırılarak, ülkemizin NATO toprağı olduğu açıkça
ilan edilmiştir.
Buraya kadar anlattıklarımız iktidar partisinin on dört
yıllık günah galerisine dair sadece küçük birer örnektir. Anlatırken küçük
birer örnek olduğunu söylüyoruz ama doğrusu bu ölümcül hataların her biri
milyonlarca canımıza mal olmuştur. Sokaklarımız ülkesindeki iç savaştan kaçan
ve hayata tutunmaya çalışan kardeşlerimizle dolmuştur, kıyılarımız kundaktaki
bebeklerimize mezar olmuştur.
Şimdi gelinen noktada söz konusu kadroların Milli
Görüş ün kimi söylemlerini sadece dilleri ile ikrar ediyor olmaları, bu yakıcı
hakikatleri asla değiştirmemektedir. Çünkü hamasi nutuklara ve derinliksiz
sloganlara karnımız toktur. On dört yıldır yaşadığımız tecrübeler, iktidar
partisinin Milli Görüş le uzaktan yakından hiçbir ilgisinin kalmadığını
ispatlamaktadır. Doğru ile yanlış birbirinden ayrılmalı, bu hakikatlerin altı
kalın çizgilerle çizilmelidir.
Anlayacağınız Milli Görüş ün ilkeleri en sarih haliyle
ortadadır. Erbakan Hocamızın, söz konusu kadrolara yönelik son nefesine kadar
haykırdığı uyarılar hafızalarda ve arşivlerdedir. Hâl böyleyken özellikle 28
Şubat ın ve merhum Erbakan Hocamızın vefat yıldönümlerinde, bütün bu gerçekler
yaşanmamış gibi davranan, üstelik gözümüzün içine baka baka iktidar partisini
bir de Milli Görüş ün temsilcisiymiş gibi pazarlayan kimselerin yaptığı şey,
hem Milli Görüş camiasına, hem de Erbakan Hocamızın hatırasına karşı son derece
saygısızca bir tutumdur.
Tarih bu saygısızlığı mutlaka yazacaktır. Doğruyla yanlışı
birbirine karıştıran, bilerek ve isteyerek hakikatleri örtmeye çalışan bu
kimseler, tarih önünde bu hoyratlıklarının bedelini mutlaka ödeyecektir. Süslü
ambalajlara sarılarak servis edilen bu yalanlara karşı bizlerin ise, yılmadan,
usanmadan ve hiçbir kınayıcının da kınamasına aldırmadan, bütün bu
yaşanmışlıkları tekrar tekrar hatırlatmakta boynumuzun borcudur.
MÜSLİM PORT U
TAKİP EDİN
İsimleri Müslim Port, internet adresleri ise
www.muslimport.com. Bana sorarsanız sapla samanın birbirine karıştırıldığı,
doğru haber ve yoruma ulaşmanın çok çok zorlaştığı şu günlerde internet
dünyasında bir yıldız gibi parlıyorlar.
Müslim Port ekibini oluşturan kardeşlerimiz, Derdimiz
Ümmet Dünyası sloganıyla yola çıkmışlar ve yayıncılık faaliyetlerini de
Anadolu Gençlik Derneği nin İstanbul Şubesi Dış İlişkiler Komisyonu bünyesinde
sürdürüyorlar. Tek dertlerinin de kanayan ümmet coğrafyasında mazlum halkların
çektiği çilelerin duyulması olduğunu söylüyorlar.
Doğrusunu isterseniz söylediklerinde de haklılar, çünkü
başta İslam coğrafyası olmak üzere, tüm dünyada yaşanan sıcak gelişmelere yerel
temsilciler vasıtasıyla ilk elden ulaşıyorlar. Böylece kaynağında elde
ettikleri doğru bilgiyi de en yalın haliyle okuyucu kitlesine ulaştırıyorlar.
Bunu yaparken reel politik bir dil kullanmak yerine, Müslüman ca bir tavır
sergiliyorlar.
Ayrıca yayıncılık çalışmalarının dışında, doğru habere
ulaşılması ve o haberin işlenmesi bağlamında mesleki atölye çalışmaları
yürütmeyi de ihmal etmiyorlar. Bu atölye çalışmaları sayesinde inşallah yeni
yeni haberciler yetiştirmeyi, geleceğin dış politika uzmanlarını da bizzat
sahaya sürmeyi hedefliyorlar.
Bir de mesela AGD İstanbul İl Merkezi nde düzenli olarak
ümmetin sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili panel ve oturumlar tertip
ediyorlar. 11 Mart Cuma günü akşamı da AGD İstanbul İl Merkezi nde
düzenleyecekleri panelde, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel
Karamollaoğlu beyi ağırlayacaklar ve ümmetin derdiyle dertlenen herkesi de o
panele davet ediyorlar.
Tabii verilen bütün bu emeklerin ardından bizlere de,
Müslim Port ekibini oluşturan tüm kardeşlerimizi saygıyla selamlamak ve
inşallah önümüzdeki Cuma günü Temel Karamollaoğlu beyin İslam dünyasının
sorunlarına yönelik teşhis ve tedavilerini de dinleyip nasiplenmek düşüyor.