Dış ticaret açığı, Türkiye nin ihracatı ile ithalatı
arasındaki negatif farktır. Dış ticaret açığı, bir anlamda Türkiye nin ödediği
haraçtır. Neden haraçtır Çünkü kendiniz üretmek yerine ithal ettiğiniz için,
kendi ekonominiz yerine yabancıların ekonomilerine destek olduğunuz için
haraçtır. Ben kazanmayayım, sen kazan demektir.
Cari açık ise, tüm döviz gelirleri ile tüm döviz
giderleri arasındaki farktır. Türkiye, cari açığını, yabancılardan döviz
borçlanarak kapatmak zorundadır. Cari açık, bir anlamda Türkiye nin dışarıdan
alması gereken borç rakamıdır.
Türkiye nin cari açığı, büyük ölçüde dış ticaret açığının
sonucudur. Dolayısıyla sonuç şudur; Türkiye yabancı ekonomilere destek olmak
amacıyla ödeyeceği haraç için, yabancılardan borç almak zorundadır. Trajikomik
bir durum. Ama küresel ekonomik sistemin, gücünü ve zekasını gösteren çok
önemli bir gerçek.
Türkiye, dış ticaret açığı büyüklüğünde, dünyanın en kötü
6. ülkesidir.
Üretimi değil ithalatı teşvik eden ekonomi zihniyeti
sebebiyle, 2002 yılında; 15 milyar dolar olan Türkiye nin yıllık dış ticaret
açığı, 2014 yılında 5.7 kat artarak, 85 milyar dolara yükselmiştir. Son 12
yılda ise toplam 771 milyar dolar dış ticaret açığı verilmiştir. İthalatçı
ekonomi zihniyeti, Türkiye ye 12 yılda 771 milyar dolar kaybettirmiştir.
Son 12 yılda oluşan toplam cari açık ise 445 milyar dolar
olmuştur. Bu cari açığın kapatılması için, yurtdışından alınan dış borcun 2014
sonu bakiyesi ise 402 milyar dolardır.
Sonuç: Türkiye de uygulanan ekonomi politikaları, Türkiye
ekonomisine değil, yabancıların ekonomilerine hizmet etmektedir.
TÜRKİYE; İTHALAT, CARİ AÇIK ve DIŞ BORÇLANMA
KISKACINDADIR!
Yerli üretim zayıfladıkça, ithalat artmaktadır. İthalat
arttıkça da, dış ticaret açığı ve cari açık da rekor seviyelere yükselmektedir.
Cari açık yükseldikçe de, daha fazla DIŞ BORÇLANMA ve daha fazla FAİZ ödemesi
oluşmaktadır.
Görülmektedir ki, İTHALAT EKONOMİSİ ve DIŞ BORÇLANMA,
birbirini besleyen ve bu ülkenin geleceğini karartan iki virüstür.
Üretimi zayıflatılan Türkiye, İTHALAT, CARİ AÇIK ve DIŞ
BORÇLANMA kıskacında battıkça batmakta ve her dakika batıya daha bağımlı hale
getirilmektedir. İthalat ekonomisi ve dış borçlanmanın ağır bedelini, sadece
bizler değil, gelecek kuşaklar da ödeyecektir.
13 yıllık AKP döneminde, üretimden uzaklaşılmış, üretime
adeta cephe alınmıştır. Bunun sonucunda; ithalat ve cari açık rekor seviyelere
yükselmiş, çılgınca artan ithalat ve cari açık ise, dış borçlanma ile finanse
edilmiştir.
Bu kadar yüksek borçlanma ve katlanılan bu kadar faize
rağmen, sanayileşme, istihdam ve kalkınma sağlanamamıştır. Dış borçla alınan
para; ya daha fazla ithalat yapabilmek için çoktan Batılı şirketlere gitmiş ya
da AVM ve rezidans yatırımlarında heba edilmiştir.
2015 Ocak ayı sonu itibariyle resmi işsiz sayısı 3 milyon
259 bine ulaştı. Bu rakam, bir önceki ay önce 3 milyon 145 bindi. Yani sadece
bir ay içerisinde; 114 bin kişi daha işsizler ordusuna katıldı. Bu rakam, günde
yaklaşık 4 bin kişinin işsiz kaldığı anlamına gelmektedir.
Durmadan ithal eden, durmadan borçlanan, üretimi devamlı
gerileyen, işsizliği sürekli artan bu sisteme, ekonomik gelişme denemez!
Bu sistem, Türkiye nin; batıya bağımlı hale getirilmesi
projesidir. Hedef; Üretemeyen, İthalata ve Dış Borca bağımlı bir Türkiye dir!