Kur’an-ı Kerim’de geçtiği üzere, biz insanları yaratırken “ma-i mehin”i, yani, “en hakir suyu” vesile kılan Rabbimiz, âhiret hayatında, İsrafil Aleyhisselam’ın sura ikinci defa üflemesiyle bütün mahlukatı haşir meydanında toplayacaktır. Bir orduda istirahat için etrafa dağılmış askerlerin bir düdük sesiyle toplanmaları gibi, vücudun bütün zerreleri de bir emirle bir araya gelecektir. Kur’an’ımız pek çok âyetiyle bizlere haşri ispat etmekte, haşre dair gözlerimizin önünde canlandıracağımız deliller sergilemektedir. Haşre dair âyetlerden ve kıssalardan bazılarına bakalım:
“(Ey insanlar!) Biz sizi hakir bir sudan yaratmadık mı?” (Mürselat Suresi / 20) [Elem nahlukküm min main mehiynin]
“Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak: Arzı, ölümün ardından nasıl diriltiyor? Şüphesiz O, ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şeye kâdirdir.” (Rum Sûresi / 50)
“Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır (kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız. Bizi ancak zaman helak eder. Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zannediyorlar.
“Onlara açıkça âyetlerimiz okunduğu zaman ‘Doğru sözlü iseniz babalarımızı getirin’ demelerinden başka delilleri yoktur.
“De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra şüphe götürmeyen kıyamet gününde sizi bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Câsiye Sûresi / 24-26)
“İnsan görmüyor mu ki, biz onu nutfeden (sudan) yarattık. Bir de bakıyorsun ki, açıkça isyan ediyor.
“Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal iradına kalkışıyor ve ‘Şu çürümüş, un olmuş kemikleri kim diriltecek?’ diyor.
“De ki, onları ilk defa yaratmış olan diriltir. Çünkü O, her türlü yaratmayı gâyet iyi bilir.” (Yâsin Sûresi / 77-79)
Hz. Musa Aleyhisselam zamanında; “Biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana inanmayız” diyen küstahları yıldırım çarpmış, hepsi de oracıkta düşüp ölüvermişlerdi. Hz. Musa Aleyhisselam’ın duası üzerine Cenab-ı Hak onları diriltivermişti. Bakara Sûresi’nin 55-56. âyet-i kerimelerine mealen bakalım:
“Bir zamanlar, ‘Biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana inanmayız’ demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı.
“Sonra ölümünüzün akabinde sizi dirilttik, umulur ki, şükredersiniz.”
Kehf Sûresi’nde 7 mü’min gencin kıssası nakledilir. Bu gençler zâlim ve kâfir idarecinin zulmünden kaçmış ve işkence altında inançlarını yitirme endişesi ile bir mağaraya sığınmışlardı. Yanlarında bir de “Kıtmir” isimli köpekleri vardı. Bunlar uykuya daldılar. 300 küsur sene uyuduktan sonra Rabbimiz bunları tekrar diriltti. Onların bu dirilişi, o zamanda mü’min idareci için de bir delil oldu. (Kehf Sûresi 1-27)
Bakara Sûresi’nin 259. âyetinde nakledilen, yüz yıl öldükten sonra dirilen şahıs, Üzeyir Aleyhisselam’dır. Gözünün önünde kemik haline gelmiş merkebi canlanmıştır. Âyet-i kerimede bu kıssa nakledilir. Bu âyet-i kerimenin hemen peşinden gelen 260. âyette Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın öldükten sonra dirilmeye şâhit oluşu nakledilir. Bu âyet-i kerimeye meâlen bakalım:
“Bir zamanlar İbrahim de Rabbine ‘Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster’ dedi. Rabbi ona, ‘Yoksa inanmadın mı’ deyince, ‘Hayır! İnandım. Lâkin kalbimin mutmain olması için görmek istedim’ dedi. Bunun üzerine, ‘Öyleyse kuşlardan dört tanesini yakala, onları yanına al. Sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azizdir, hakimdir’ buyurdu.”
İbrahim Aleyhisselam’ın gördükleri bir mucize idi. Hz. İsa Aleyhisselam’ın mucizelerinden bir kısmı ölüleri diriltmesi idi. Peygamber Efendimiz’in (sas) mucizeleri arasında, Allah’ın izniyle ölüleri diriltme de vardır.
Mü’min, gözünün önünde ölünün dirilmesini görmese de öldükten sonra dirileceğine iman eder. Kalbi taşlaşmış kâfir ise bir bahar mevsiminde hadsiz diriliş örneklerini görmesine rağmen yine de öldükten sonra dirilmeye iman etmez. İşte imtihanın dehşeti de burada…