Diplomasi ne işe yarar?

Abone Ol

Bismillâhirrahmanirrahîm!

DİPLOMASİ; uluslararası ilişkileri düzenleyen antlaşmalar bütünüdür. Siyasi ve hukukî iletişim yoludur. Diplomaside başarı, o ülkeyi temsil eden kişinin ustalık ve becerisiyle yakından ilgilidir. İngiltere ve İsrail’in işgali öncesi, Filistin’in son sahibi Osmanlı Devleti’ydi. 1517’den 1917’ye kadar Osmanlı’da kaldığı 400 senede en istikrarlı dönemini yaşadı. Osmanlı hükümdarları bölgeye özel önem verirlerdi.

İsrail’in Filistin topraklarını çeşitli entrikalarla işgal ettiği 1948’den bu yana bölge yalnız ve sahipsiz bırakılmıştır. Bu süreçte Filistin’e ilgi duyan tek lider Erbakan Hoca oldu. Döneminde Filistin Devlet Başkanı ve Fetih Hareketi lideri Yasser Arafat’la yakın ilişkiler kurdu. Başbakan olduğu 1997’de el-Halil kentinde 19 kişi İsrail saldırıları sonucu şehit olunca TBMM’den Filistin’e asker gönderme kararı çıkardı.

Erbakan Hoca; Kudüs, Mescid-i Aksa ve kutsal Filistin toprakları adına böylesine onurlu duruş ortaya koydu. İsrail’le anlaşmaları bozma gibi tehditlerde bulundu. Bu net duruş karşısında İsrail, Filistin’e karşı saldırı ve zulümlerini durdurdu. Filistin’in onurlu lideri rahmetli İsmail Heniye bunu çeşitli vesilelerle şöyle anlatırdı: “İsrail, Erbakan’ın başbakanlığı döneminde Filistin’e tek mermi atamadı.”

İslâm dünyası, içinde bulunduğu sessizlik zilletinden acilen kurtulmalıdır. Acımasız İsrail’e karşı “tek yumruk” olmalıdır. “Kınama korosu” oluşturmak İslâm dünyasının liderlerine yakışmıyor. ABD ve İsrail’in İran’a ortak saldırısı sonrası, İran’ın zalimlere sert tavrı sonucu daha geceden “ateşkes” istemek zorunda kalmışlardı.

BENZERSİZ ZULÜM

TARİH, bu kadar uzun ve toplu zulme şahitlik etmiş midir? Siyonist İsrail Filistinlilere her zulüm türünü uyguladı. Aç bırakarak yok etmek, bunun en çirkin ve acımasız olanı! İnsan olan kundaktaki bebekleri hedef alır mı? İsrail’in Filistinlilere yaptığı zulmün şiddeti, tarihte meşhur Firavun’un zulmünü geçti. Ne insanlığa, ne savaş hukukuna ne de insaf ve vicdana sığmayacak ölçüde tarifsiz zulüm yöntemleri uygulanıyor.

Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ne gönüllü olarak katılan, ABD vatandaşı ve Filistin kökenli hemşire Amanda Nasır, gördüğü manzaralar karşısında dehşete kapıldı. Hastanede bile açlıktan ölen bebekler olduğunu anlattı. Savaşın gölgesinde yaşanan insanlık faciasını şu sözlerle dile getirdi: “Hastanede, bebekler bile yetersiz beslenme sebebiyle gözlerimizin önünde ölüyor. Sağlık çalışanlarına baskı oluşturulduğunu gördük.” (Millî Gazete, 19 Ağustos 2025)

Zalim İsrail, hapishanedeki hükümlüleri bile rahat bırakmıyor. Soykırımcı İsrail’in Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir, Filistin direnişinin sembol isimlerinden Mervan Bergusî’nin tutuklu olduğu hücreye gelerek tehdit etti. Filistin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, hücre baskınının “organizeli İsrail terörü olduğu” belirtildi.

Gazze’deki açlıktan ölüm olaylarını yakından izleyen Filistin Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir el-Burş, basına yaptığı bilgilendirmede, Gazze’deki ölümlerin yalnız hastalıktan değil; açlığın da can aldığını söyledi: “Gazze’de 40 bin bebek; 250 bin çocuk açlık ve yetersiz beslenmeden ölmek üzeredir.” (18 Ağustos 2025)

NEREDE DİPLOMASİ?

İKTİDAR baştan beri diplomasiyi lâyıkıyla kullanamadı. Suriye’den Türkiye’ye gelen göç dalgası 4 milyonu aştığı günlerde bile, Suriye’yle üst düzey diplomasiyi harekete geçiremedi. O insanların sorumluluğunu alıp Türkiye’ye getireceksiniz; fakat 13 sene Suriye devlet başkanıyla diplomasi yürütmeyeceksiniz! Tek kişinin sorumluluğunu alan bile böylesine ilgisiz davranamaz.

Gazze konusunda da diplomasi işletilemedi. “BOP Eşbaşkanı’yım, ABD ile stratejik ortağım, dostum” diyeceksiniz; fakat dostunuzdan(!) yardım tırlarının Gazze’ye girmesi konusunda tek istekte bulunmayacaksınız! Bu nasıl, “tek taraflı” dostluktur(!). Aynı durum “normalleştik” dediğiniz İsrail için de geçerli! “Dostluk” ve “normalleşme” onlara taviz vermek için mi oluştu?

İşgalci İsrail “Büyük İsrail’i kuracağını” açıkladı. Güvenlik kabinesinden “Gazze’yi ilhak kararı” çıkardı. 100 bin “yedek asker” çağıracağını; 60 bininin hazırlık yaptığını belirtti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Batı Şeria işgal planı ‘derhal’ durdurulmalı” (21 Ağustos 2025) açıklamasını yaptı. Peki, Türkiye diplomasisi; “BM’nin sözünün takipçisi olması; ABD ve İsrail’in BM kararına uyması gerekir; Gazze işgal edilemez” demeyecek mi?

Hükûmet baştan beri ABD üslerini kapatmıyor; İsrail’le alışverişi kesmiyor, Gazze’ye “barış gücü” göndermiyor; dahası dünyanın her yerinden gönderilen insanî yardım tırlarını Gazze’ye sokmak için diplomasiyi kullanmıyor, diyelim! Peki, bu partiye oy veren milyonlarca vatandaş da armut mu topluyor? “Açlığa ilgisiz kalırsanız, size bir tek bile oy yok” diyemiyor mu?