İçinde bulunduğumuz dönem, dejenerasyon, dinsizlik ve ahlaki çöküntünün belki de tarihte ilk kez bu kadar yaygın olduğu bir dönemdir. Bu nedenle özellikle şu zamanda yaşayan Müslümanların üzerine çok büyük sorumluluk düşmektedir. Bu gerçeği görmezden gelmek, duyarsız davranmak kişilerin üzerinden sorumluluğu kaldırmaz. Her Müslümanın yapması gereken bir an önce sürekli yayılmakta olan dinsizlik ile mücadele ederek, dinsizliğin tüm dayanaklarını fikri anlamda geçersiz kılmaktır. Allah’ın Kur’an’da bildirdiği gibi “hakkı batıl ile geçersiz kılmak için” (Kehf Suresi, 56) tüm gücüyle gayret etmektir.
Şu an dünya üzerinde “din” olarak adlandırılmayan, ama aslında adeta bir din gibi benimsenmiş birçok inanç sistemleri mevcuttur. Materyalizm, komünizm gibi ideolojiler, bunların kendilerine sözde bilimsel dayanak olarak gördükleri Darwinizm ve bunların dışında da dinsizliğe dayalı tüm sistemler... Bu ideolojiler, inançlarıyla, uygulamalarıyla, günlük hayata yönelik kurallarıyla dinsiz bir din halini almışlardır. Her birinin adeta ilah olarak gördükleri önderleri, her bir kelimesini ezbere bildikleri ve asla değiştirilemeyecek birer gerçek olarak kabul ettikleri kitapları vardır. Bu sahte dinler çok büyük bir hızla yayılmakta, takipçilerinin sayısı günden güne artmaktadır. Materyalizm, Komünizm, Darwinizm takipçileri kendi fikirlerini hakim kılmak için çok ciddi bir çaba içindedirler. Kitaplar yazarak, makaleler yayınlayarak, sürekli fikirlerini tebliğini yaparak hak dine karşı mücadele ederler.
Günümüz toplumlarının büyük bir bölümü, farkında olsun veya olmasın, bu tarz dinsiz görüşlerin etkisi altındadır. Ancak burada önemli bir noktanın belirtilmesi gerekmektedir. Bu dinsiz akımların savunucuları her zaman Allah’ın varlığını açıkça inkâr etmezler, hatta büyük bir bölümü Allah’ın varlığını kabul ederler, ama buna rağmen inanmazlar. Kur’an’da bu çarpık mantığa sahip insanlarla ilgili çok sayıda ayet vardır. Bu ayetlerden bazılarında şöyle buyrulmaktadır:
“De ki:’Eğer biliyorsanız (söyleyin): Yeryüzü ve onun içinde olanlar kimindir ’’Allah’ındır’ diyecekler. De ki:’Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz ’ De ki:’Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş’ın Rabbi kimdir ’’Allah’ındır’ diyecekler. De ki:’Yine de sakınmayacak mısınız ’ De ki:’Eğer biliyorsanız (söyleyin): Her şeyin melekutu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir Ki O, koruyup kolluyorken Kendisi korunmuyor.’’Allah’ındır’ diyecekler. De ki:’Öyleyse nasıl oluyor da böyle büyüleniyorsunuz ’ Hayır, Biz onlara hakkı getirdik, ancak onlar gerçekten yalancıdırlar.” (Müminun Suresi, 84-90)
Dinsizliğin felsefesini savunanların karşılarındaki en büyük engel, Allah’ın inanan kullarına bir rehber olarak indirdiği vahyi, yani Kur’an-ı Kerim’dir ve Peygamber Efendimizin (S.A.V.) sünnetidir. Kur’an’da, sözünü ettiğimiz batıl dinlerle yapılacak olan mücadele tarif edilmekte ve bu şerefli görev inananlara verilmektedir. Allah’ın vahyine uyan samimi Müslümanların üzerine çok büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bu batıl dinlerin geçersizliğini anlatma hizmetini üzerine alacak, bu uğurda çok ciddi bir şekilde çaba sarf edecek, elindeki tüm imkanları bu yolda kullanacak inançlı kişilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu nedenle insanları din ahlakını yaşamaktan uzaklaştıran, manevi değerlerini tahrip eden en tehlikeli fikri akımlarla mücade, İslam ahlakının yayılması için yapılan her faliyet, atılan her adım altın değerindedir. Allah bu şerefli görevi üstlenen kullarına çok önemli bir müjde de vermiştir. Kur’an’da, “Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir.” (Enbiya Suresi, 18) ayetinde haber verildiği üzere, batıl mutlaka yok olacaktır.