Din-i-dar mı muhafazakâr demokrat mı?

Abone Ol

Çağımız özgürlük çağı. Bireyselleşme ile birlikte gelen kişinin özgür olması fikri giderek ülkemizde de yaygınlaşmakta. Çekirdek aile kavramını dillerine pelesenk edenler şimdilerde “özgür birey” ifadesini kullanmaya başladılar.

Birey, özgürleştikçe sahip olduğu ve olmak istediği şeylere de özgürlük isteme hakkını kendinde buldu. Önce fikirlerin özgürlüğü, peşinden davranışların özgürlüğü derken beden benim bedenim özgürlüğü… bu böyle devam etti. AB ile uyum yasaları çıkaracağım diye kendini paralayanlar arada toplumumuza tamamen zıt bazı kanunları da çıkartırlarken hatırlamadıkları “muhafazakâr demokrat” yönlerini her nedense seçim zamanında akıllarına getiriverdiler.

1+1 evlerin homeofis şeklinde kullanıldığı ve en çok rağbet gören ev olması bir yana, özellikle üniversitelerimizdeki ahlaki yozlaşmanın had safhaya ulaştığı günümüzde geçmişte çıkartılan kanunların hiç mi dahli yok dersiniz. O günlerde AB ile uyum içerisinde olacağız ve aralarına gireceğiz diye hayal kuranlar ne kadar muhafazakârdılar ve ne oranda demokrattılar

Namus bekçisi olmak daha doğrusu toplumun hassasiyet gösterdiği konularda önlem almaya çalışmak çok güzeldir elbette. Fakat siz o maneviyatı yıkmak için olmadık kanunları çıkarıp dindar bir nesli din-i-dar yaptıktan sonra samimiyetiniz sorgulandığında kızmaya da hakkınız olmamalı. Hem sizi perhizde bilenlerin lahana turşusunu önünüzde görmeleri hoş olmaz elbette değil mi

Avrupalılar medeni mi

Büyükşehirlerde toplu taşıma araçları uygarlığın göstergesi sayılır. İnsana değer veren devletler vatandaşını en güzel şekilde seyahat ettirmenin yollarını ararlar hep. Toplu taşıma araçlarını kullanmanın da yazılı olmayan kuralları vardır.

İstanbul milyonlarca turistin geldiği koca bir şehir. Son zamanlarda Suriyeliler ağırlıklı olsa da toplu taşıma araçlarında sık sık başka memleketten insanlarla seyahat eder olduk. Özellikle Sultanahmet, Taksim, Eyüp Sultan gibi turistlerin daha ziyade tercih ettikleri bölgelere seyahat ettiğinizde toplu taşıma araçlarında bağırarak konuşan, gülen insanlara çok sık rastlarsınız. Konuşmalarından ecnebi oldukları belli olan bu insanlar her nedense böyle çevresini rahatsız edecek şekilde neden konuşurlar anlamıyorum. Özellikle İspanyol, Fransız, Alman ve Ruslar bu konuda ileri derecede rahatsızlık vericiler.

İşin ilginç yanı ise bize Batının medeni olduğunu öğretenlerin verdiği bilgilerle bu durum çelişince gayri ihtiyari gülesi geliyor insanın. Bu insanlar kendi memleketlerinde de bu şekilde mi davranmaktalar yoksa bizi hâlâ ikinci sınıf insan gördüklerinden mi böyle yapmaktalar Eğer medenilik buysa istemem kalsın.

Minik bir tebessüm

Geç kalan saat

Akşam eve gelen Temel’i karısı Fadime kapıda karşılamış. Heyecanlı heyecanlı anlatmaya başlamış:

-Biliyor musun bugün duvardaki saat bir dakika önce düşse annemin başına düşüyordu.

Temel umursamaz bir tavırla başını sallamış:

-Sahi mi O saat hep geç kalıyor zaten.

İlgilisine notlar:

•“Aziz Atatürk! Bu millet yaptıklarınızı asla unutmayacak!..” [Anıtkabir özel defterine yazılan not… Prof. Dr. Necmettin Erbakan]

•Bazı insanlar kitap gibidir çok tutulur yok satarlar, bazı insanlar da öyle vicdansızdır ki sizi yok bahasına satarlar.

•“Kendinden nefret edip ayna parçalamak kolay. Sorun; sonrasında ortaya saçılan binlerce; SEN’İ kim temizleyecek... “ * Hz. Mevlana

•“Korkarım ki bir gün teknoloji insan etkileşiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak” * Albert Einstein