İslâm bir dindir. İslâm ın bir büyük milleti vardır: Müslümanlar. İslâm milleti diğer milletlerden çok özel ve özgün bir konuma sahiptir. Büyük bir medeniyet kurmuşlar. Bu medeniyetin hemen bütün unsurları insanın ruhuna ve doğasına bir uygunluk içindedir. Doğal yaşandığında insan müthiş bir huzur içinde olur.
Bu milleti bozan unsurlar dışarıdan gelmedir ve yapaydır.
İslâm düşüncesi sürekli kendini ruhuna uygun olarak yenileye gelmiştir. Mimariden, felsefeye, tasavvuftan hayata bakışta, şiirden nesre, musikiden hatta, ebrudan cilde ne varsa bütün bir kültür hareketi kendi içinde hem yeniliyor hem de güçlendiriyor. Bir medeniyetin ya da milletin oluşumu ancak böyle oluşabilir.
Milletlerin oluşturduğu medeniyetler arasında da bir rekabet olur. Birbirlerine üstünlük kurmaya bakarlar. Daha iyisini, daha güzelini, daha mükemmelini yapmak ve varlığını hissettirmek için bu gerekli ve zorunludur.
Batı düşüncesi, ruhu bakımından temellerini ilahi olana yaslamadığından insanlığı mutlu etmiyor, edemiyor. Kendi evrelerinde bile daha zalim olana doğru gidiyor. İslâm milletinin ruhundaki sevgi, hoşgörü, incelik başka milletlerde yoktur. Bunu en azından acıma hissinde, misafirperverlikte, insanı algılayışta bile görebiliriz. Batılılar insanlarımız arasında yaşamaya başladıklarında insani duyguların farkına varıyorlar. Batılı sporcuların Türkiye de buldukları huzuru başka nasıl izah edebiliriz. Kaldı ki yozlaşılmasına karşın.
İslâm milleti folklorunu da kendi içinde incelterek ortaya koyar. Hıristiyan dünyanın bir Nasreddin Hocası, bir Mevlâna sı, bir Yunus u, Bir Hacı Bektaş ı, bir Hacı Bayram ı yoktur, olamaz da. Bunlara çok isim eklenebilinir. Bizim sanat ve kültür tarihimiz köklüdür. Leyla ile Mecnunumuz Romeo ile Julyet karşılaştırılamaz bile. Kökleri itibariyle ve yoğun haliyle.
Sayın Özdemir İnce yi hayret ve dikkatle izliyorum. İslâm düşüncesini Gazali ile sınırlaması ve İslâm düşüncesini salt onunla tanımlaması hayret edilecek bir şeydir. Kaldı ki Gazali bu kültür içinde bir renktir, bir çeşnidir. Aynı kültür dairesi içinde nice filozoflar vardır ve bunlar Dünya kültür tarihini yönlendirmişler etkilemişler renk ve şekil vermişler. Gazali de bulunduğu ortamın bir çeşidi olarak bir zenginliktir. Razi, İbn Rüşd, İbn Sina gibi onca düşünür ve filozof arasında Gazali de vardır ve olmalıdır. Kaldı ki Yunan felsefesini, kültürünü dünya kültür tarihine yeniden kazandıran İslâm düşüncesidir ve bu düşüncenin evrenselliğidir. Türkler, Araplar, Acemler, Kürtler İslâm milleti olunca büyük hamleler yapmışlardır. Hıristiyanlaşan ve pagan ruhu izleyen Türkler filozof yetiştirmişler midir, sorarız Onların, yukarıda isimlerini saydığımız hangi büyük insanından söz edebiliriz. Kürtler de böyle değil midirler Bunca âlim ve filozof derecesinde insan yetiştirmiş Kürtlerin pagan, putperest döneminden kimi anımsarız ki
Bir kavme kişilik kazandıran, millet yapan, şair, sanatkâr filozof yapan büyük İslâm kültür ve medeniyet dairesidir. Sayın İnce şairliğini bu kültür toprağına borçludur.
Müslümanlar batı ruhu dairesine yöneldiklerinden beri, iki yüz yıldır kaç filozof ve düşünür yetiştirmiştir, sorarız
Her milletin yükseliş dönemleri olabileceği gibi düşüş ve durağan dönemleri de olabilir. Ne ki bu milletin kendini yenileme şansı her zaman vardır. Bu millet ruhuna ve özüne sadık kalırsa farklı alanlarda yeni bir zirve doğurabilir. Fakat başkasına öykünür, onların ruh dairesine girerse ancak başkasının bir gölgesi olur. Gölgesi bile değil. Kendisi olmayan bir milletin başkasının ruh ve izleğinden ne doğurabilir ki
Folklor insanların hayatında bir renktir. Evrensel değil, yereldir.
Paganizm artık geride kalmıştır ona dönüş ancak kavmî duygular ile olabilir. Bu da o kavimleri köreltir. Türklerin, Arapların, Acemlerin, Kürtlerin İslâm önceleri karanlık bir kuyudur. İslâm milleti dairesine girildikten sonra büyümüşlerdir, gelişmişlerdir. Batı dairesine girdikten sonra yozlaşmışlar kendi olmaktan çıkmışlardır.