Sinop ili Dikmen ilçesinde Saadet Partisi belediye başkan adaylığını yürüttüm. Rakiplerim ilçenin en zenginleriydi. Hatta birinin ailesinin holding sahibi olduğu söyleniyordu. Bense tek başıma, mücadele ettim. Zaman zaman İl başkanım takviye etti, zaman zaman da Gerze ilçe başkanım, bazen de İstanbul’dan gelen Beşir Elmacı ekibiyle. Çoğu zaman yalnızdım. Ama hep Allah’ın yardımını yanımda hissettim. Bütün mesele yola revan olmaktı. Seferle emrolunmuştum. Zaferle değil. Rakiplerimin korkulu rüyası oldum. “Masrafını versek çekilir mi ” dedikodularını duymaya başladım. Onların gördüğü tek bir adam değildi. İnanmış bir insanın neler yapabileceğiydi. İnancımın gereği neyse onu yaptım. Rakiplerimin paraları, milletvekilleri hatta bakanları vardı. Bizim paramız yoktu, milletvekilimiz, bakanımız yoktu. Çok şükür yolsuzluğumuz da yoktu. Kalbimizde iman ve sahip olduğumuz bir davam vardı. Bu davamı yürütürken, teşkilatımın eksiklerini sorgulamadım. Davam hak davaydı ve şahıslarla işim olamazdı. Görevim vardı ve ben bu görevimi yapmalıydım. En azından yanımda benimle beraber mücadele eden melekler vardı. Allah’ın yardımı benimleydi. Dini hassasiyetleri zayıf halktan oy istiyordum. Şaşırıyorlardı. Rakiplerimin ilçe binalarına girip, onlara Milli Görüş’ü anlatıyordum. Sabetaycılık hakkında bilgi veriyordum. Yüzüme karşı bir şey diyemiyorlardı. Hakkı tebliğ ediyordum. Ben konuşurken pür dikkat dinliyorlardı. Hiçbir zaman bana tepki göstermediler.
Var gücümle çalıştım. Daha önce Eyüp ilçe başkan yardımcılığı görevinde bulunmuştum. Teşkilatın nasıl çalıştığı konusunda tecrübem vardı. Bundan dolayıdır ki; girmediğim ev kalmadı. Kapı kapı dolaştım. Sinop’un yüzde otuz sekizi yaşlılardan oluşuyordu. Bana oy versinler vermesinler bütün yaşlıları kucakladım. Onlara belediyeyi kazandığımızda, uygulamaya koyacağımız “evde bakım ünitesini” anlattım. Kimle konuştuysam; “sen yaparsın! Biz Milli Görüş’ü biliyoruz, fakat biz diğer adaya söz verdik” dediler. Erzakların, yemeklerin, paranın havada uçuştuğunu hissettiğimde neden söz verdiklerini anlamış oldum. Ben sadece Milli Görüş belediyeciliğini anlatıyordum. Bıkmadan usanmadan insanlarla konuşuyordum. Benim tek sahip olduğum “bilgi”ydi ve onların aldıklarından daha kıymetliydi. Fakat Dikmenliler “bilgi”yi tercih etmediler. Buna rağmen Elif gibi dimdik bir şekilde mücadele ettim. Rakiplerimin bile beni tebrik ettiği miting konuşmam gündeme damgasını vurdu. Son güne kadar mücadeleyi bırakmadım. Gerze ilçe teşkilatına ve Samsun ili Yakakent ilçesine de yardımcı oldum. Çok güzel insanlarla tanıştım. Güzel dostluklar kurdum. Anladım ki, sahaya indiğinizde bir şekilde karşılık bulmaktasınız. Bu, bugün oya yansımamış olabilir. Bu dostluklar devam ettiği sürece er geç sandıkta da karşılık bulacaktır. Bütün mesele ümit var olmak ve teşkilatlı bir şekilde çalışmaktır.
İSTANBUL VALİLİĞİNE AÇIK MEKTUBUMDUR
İstanbul’da UKOME kararıyla birçok caddeler acil ulaşım yolları statüsüne alınmıştır.UKOME kararı gereği bu caddelerde park yapma yasağı bulunmaktadır. Fakat nedense bu caddelerde park eden araçlardan geçilmemektedir. 31.03.2000 tarih ve 2000/3-1 UKOME kararıyla Eyüp İlçemizde bulunan İslambey caddesi 1. derece acil ulaşım yolu statüsüne alınmış olan böyle caddelerden biri. Cadde üzerinde bulunan tabelada en azından böyle yazmaktadır. Bu cadde üzerinde araçlar park ettiğine göre ya bu tabela ömrünü doldurmuş ya da park eden araçlar bu yasağı çiğnenmektedir.