Antalya da gerçekleşen elim olay, bu gözü dönmüşlerin
nefretini bir kez daha gösterdi.
Neziha Şahin 3 aylık bir anne
Neziha hanım aynı zamanda bir öğretmen.
İşe giderken 30 yaşlarında bir zorbanın önce sözlü
tacizine, ardından yumruklu saldırısına uğruyor.
Zorba, özellikle başını darp etmiş. Yani başörtüsüne!
Sonra hiçbir şey olmamış gibi çekip gitmiş.
***
Korkum; Ramazan ayında çok daha çirkin tezgâhların
sahneye konacağıdır.
Belli ki bu tür saldırılar artarak devam edecek.
Belli ki, milletin damarına damarına basarak ve suyun
ısınma derecesine göre hareket edecekler.
İstiyorlar ki, karşı saldırı ve darp olsun.
İstiyorlar ki, kitleler tahrik olsun, pala lı bir grup
meydana çıksın, onların uyguladıkları psikolojik manevralar meşruiyet kazansın.
Bunu da çok iyi beceriyorlar doğrusu. Psikolojik
tacizlerle damardan girerek, uyuyan devi uyandırmaya çalışıyorlar.
Bu millet ne badireler atlattı. Ne haksızlıklar gördü,
ama hiçbir zaman oyun kurucuların oyununa gelmedi.
***
Cumhuriyeti kuran idareciler, aziz milletin inancına
darbe vurmaya çalıştı. Maneviyatı hatırlatan ne varsa, savaş açtı. Hatta
yasakladı.
İnsanımızın mayasını oluşturan mukaddes kitap Kur an
yasaklandı. Ezan Türkçeye çevrilerek, asli dilinden uzaklaştırıldı. Camiler
depo veya ahır haline getirildi.
Cumhuriyet öncesi millete yön veren kanaat önderleri ve
din alimleri, Cumhuriyet sonrası ya idam edildi, yahut zindanlarda çürütüldü.
Din afyondur diyerek dinsiz bir nesil yetiştirmeye
çalıştılar. Siyaseten tepeden yönetmeye çalıştılar.
Olmadı.
Seçimlere hile bile karıştırdılar.
Tutmadı.
Eninde sonunda, sandığa gitmek zorunda kaldılar.
Ve onları bekleyen kaçınılmaz son geldi çattı:
Sandığa gömüldüler!
***
Ama durmuyorlar.
Hem etnik, hem de inanç provokasyonunu devreye sokuyorlar
durmadan.
Türk-Kürt provokasyonu hâlâ devrede.
Mezhep provokasyonu en tehlikelisi Çantada bekletiliyor.
Alevi-Sünni veya; Sünni/Gayrımuslim Her an sahnelenmeye
hazır.
Laik-Anti/laik kamplaşması gerçi mutasyona uğradı ama
isim değiştirerek sahneleniyor durmadan.
***
Çok kritik döneme girdiğimiz görülüyor. Her türlü
provokatif eyleme açık bir sahadayız.
Sadece inanç üzerinden değil, başka alternatif(!)
planların devreye konulacağı endişesi ve kaygısı içindeyim.
Bu kritik dönemi aşabilmek için öncelikle:
-Yeni bir Anayasa nın ciddi biçimde sözde değil, özde
ele alınması gerekiyor.
-Başörtüsü başta olmak üzere din ve vicdan özgülüğünün
önündeki tüm engeller aşılmalı.
-Halkla beraber egemenlik yetkisi nin doğrudan halka
verilmesini düzenleyen yasa devreye girmeli.
-Parlamentoya artık başörtülü vekiller de girmeli.
***
Bu aziz millet, tahriklere elbette sabır la mukavemet
edecek.
Yapılan densizliklere asla sinek kadar ehemmiyet
vermeyecek.
Malum, eceli gelen it, cami duvarına pislermiş. Onlar
kendi pisliklerinde boğulacak.
Buradan Neziha öğretmene geçmiş olsun diyorum. Hakkını
hukuki yoldan arayarak, en kısa zamanda o zorbanın adalete teslim olup hesap
soracağı günü bekliyoruz.
Ama bu dünyanın bir de öbür tarafı var.
İnanca savaş açan, başörtüsüne kudurmuş köpek gibi
saldıran zihniyet, yarın ruz-u mahşer de o büyük mahkemede bakalım nasıl hesap
verecek