Cenab-ı Hak Müslümanları
Bugün de sizleri -tekerrür etmemesi için ibret alınması dileğiyle- geçen yazımızda olduğu
gibi, geçen asrın başındaki karanlık günlere götürmek istiyorum: Osmanlı
Devleti nin resmen Birinci Dünya Savaşı na girmesinden 27 gün sonra Van daki
Ermeniler ayaklanmıştı. Azınlıklar içerisinde en itaatkâr olarak bilinen,
rahatları, keyifleri beyde olmayan bu insanlar nasıl olmuştu da canavara
dönüşmüştü Bu sorunun cevabı kitaplık çaptadır. 700 e yakın azınlık okulları,
sözde yardım maksatlı dernekler ve vakıflar yıllarca bu kavim üzerinde
çalışmış, onları âdeta Frankenştayna dönüştürmüşlerdi. Neyse, ayrı ve uzun olan
bu mevzuu şimdilik burada noktalayıp asıl konumuza dönelim.
Ermeniler daha önceleri de ayaklanmışlardı. 1896 daki
Van daki büyük isyan bunlardan biriydi. Kasım 1914 ten itibaren başlayan isyan
ise en geniş çapta olanıydı. İşin içinde birinci derecede Ruslar vardı. Silah
ve cephaneyi onlar temin ediyorlardı. Bir yandan da Ruslar Doğuda Van a doğru
ilerlemelerini sürdürüyorlardı. Ruslar geçtikleri yerlerde Müslüman ahâliyi
hunharca katlediyorlardı. Ermenilerin yaptıkları korkunç katliâmların haberi
her tarafa yayılmıştı. Ahâli dehşet içerisindeydi. Van daki Osmanlı Valisi,
halkı tahliye etmekten başka çâre olmadığını görmüştü. 14 Mayıs 1915 ten itibaren
halk tahliye edilmeye başlandı. Ermeniler ise Van da ve köylerde Müslümanları,
bebeklere varıncaya kadar vahşî şekilde katlediyorlardı. Ermeniler daha sonra,
Ruslardan aldıkları cesaretle Van ın bütün Müslüman mahallelerini ateşe
vereceklerdi. O günlerin canlı şâhitleri pek hayatta kalmadı. Ama o canlı
şâhitleri dinleyenler hayatta. Dünürüm Davut Delil de bunlardan biri. Şimdi söz
kendisinin:
Köyümüz, Gevaş a (Van) bağlıdır. Eski ismi Şetvan, yeni
ismi Aydınocak. Ermenilerin isyan ettiği ve etraftaki köyleri basıp
Müslümanları katlettikleri haberi köyümüze ulaşınca, Müslümanlar Tatvan a doğru
kaçmaya başlamış. Babam Abdülcemil o sırada 12 yaşlarındaymış. Dedem ağır
hastaymış. Onu götürememişler. Köyde kalmış. Ninem, biri henüz kundakta, biri
3-4 yaşlarındaki iki kızını ve babamı alarak köylülerle birlikte gitmiş. 10 km.
ilerde mola vermişler. Sonra babam ve köylüler dedemi de getirmek için köye
dönmüşler. Bakmışlar ki dedem vefat etmiş. Acele ile elbisesiyle dedemi
defnedip gelmişler. Ninem ve köylülerimizden bazıları Urfa nın Siverek ilçesine
gitmişler. Orada başlarından geçenleri anlatmışlar. Gâvur Van ı işgal etti.
Rus geldi. Ermeniler ayaklandı, Müslümanları öldürdüler demişler. Kimse
kendilerine inanmamış. Koskoca Osmanlı Devleti varken, gâvur nasıl buraya
kadar gelir demişler. Sonradan İngiliz, Fransız Urfa yı işgâl edince,
Ninemgile inanmışlar. Bolşevik ihtilâli olduktan sonra Ruslar Van dan
çekilince, Ninem babamı ve iki küçük kızını alıp köye dönmüş. Bakmışlar ki
köydeki bütün Müslüman evleri yakılmış. Köy virâneye dönmüş. Yıkılan evi
yeniden yapıp hayatlarına devam etmişler.
Şimdi gelelim kıssadan hisse ye Devlet olmayınca, ya da
zaafa uğrayınca ne oluyormuş Hikmetleri çok, ama bir hikmeti de işte bu ve
bunun için İslâm da devlet en birinci farzdır. Namazdan, hacdan, zekatta ve
bütün farzlardan önce gelen bir farzdır. Dört mezhebe göre bu böyledir.
Meraklıları açıp fıkıh kitaplarındaki İmâmetü l Kübra bahsini okusun.
Müslümanlar birkaç saatliğine dahi olsun, devletsiz ve başsız olamaz. İşte
bunun için Sahâbe-i Kiram, Peygamber Efendimizin (asm) mübarek naaş-ı şerifi
dururken, defin işleriyle uğraşmadan önce halife seçimi işiyle meşgul olmuş ve
Hz. Ebubekir in (ra) halife seçilmesinden sonra Efendimizi (asm)
defnetmişlerdir. Müslümanın devleti olacak. Hem de güçlü bir devleti. Güçlü bir
ordusu olacak. O ordunun bütün düşmanlara korku salacak silahları olacak Ki
herkes can, mal, namus emniyeti içerisinde rahat uyku uyusun. Yoksa Allah
muhâfaza Müslümanın hali nice olur İşte Filistin in, Irak ın, Suriye nin,
Çeçenistan ın hali ortada Cenab-ı Hak Müslümanları devletsiz bırakmasın.
(Âmin)