Devlet, Ev Sahibini De Kiracıyı Da Korumakla Görevli

Abone Ol

Bu köşede seçimlerden önce birkaç kez kiracı-ev sahibi ihtilaflarına dikkat çekmeye çalışarak soruna acil çözüm bulunması gerektiğini dile getirdim. Çünkü soruna çözüm bulmaktan ziyade emirle kiracıların korunacağı gibi bir tavır sergilendi. İktidardan yapılan açıklamada kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlandırıldığı ilan edildi. Ama binlerce insan kiralık ev aradığı bir noktada devreye yeni konutlar da sokulmamış ise kira artışlarının emirle önlenebileceğine birileri nasıl inandırılmış anlamak mümkün değil. Çünkü kira ve konut bedellerinde anormal artışlar gündeme geldiğinde atılması gereken ilk adım mümkün olduğunca devletin piyasaya kiralık konut sürmesi gerekirken bu yönde bir adım atılmadan ev sahiplerine kiraları yüzde 25’ten fazla artırmamaları talimatı verildi. Enflasyonun yüzde 80-100’lerde dolaştığı bir dönemde kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlandırılmasının mümkün olmayacağını baştan görmek gerekiyordu. Yoksa hiçbir tedbir almadan, piyasada ihtiyacı karşılayacak yeni konutlar elde yokken hele bir de deprem sebebiyle yüz binlerce bina yıkılmış, milyonlarca depremzede çadırlarda yaşamak zorunda kalmış iken bu işin talimatla önlenemeyeceği nedense ya akıl edilememiş ya da imkânsızlıklar nedeniyle biraz olsun kira artışlarının frenlenmesi düşünülmüş olabilir. Ama bu da ev sahiplerinin zararına bir sonuç ortaya çıkarmış, sonuç olarak kiracı-ev sahipleri tartışmalarını, hatta insanı derinden üzen kavgaları gündeme getirmiş bulunuyor. Gazetelere yansıyan bu tür haberlerde genellikle ev sahipleri zalimlikle ve vicdansızlıkla suçlanarak işin içinden çıkılmaya çalışıldığı görülüyor. Dünkü gazetelerde yer alan bir haberde özetle şöyle deniyordu:

“Vicdansız ev sahibi, kirayı 2 bin liradan 15 bin liraya çıkardı. Ev sahibi 2 çocuklu dul kadını mahkeme kararı ile kapı dışarı etti. Ev sahibinin tutumu vicdanlar yaraladı.”

Haber ne derecede doğrudur bilmiyorum ancak, olay aktarıldığı gibi ise elbette vicdanları yaralar. Ancak, bu konuda insanları sokağa atmadan, ev sahiplerinin de hakkını koruyarak çözüme kavuşturmakla görevli olan devlettir. Devlet bunun için vardır. Yani, devlet hem ev sahibini, hem de kiracıyı korumakla görevlidir. Ama bu koruma serbest piyasa ekonomisinde emirle olmuyor. İhtiyaçların karşılanması, bunun için gerekirse devletin piyasaya müdahale etmesi gerekiyor. Ancak bu müdahale emirle sınırlı kaldığında, yani özellikle kiracıların ev bulması sağlanmadan, ev sahipleri de enflasyon karşısında ezdirilmeden, kısacası iki tarafın da korunması ile sağlanmak zorunda.

Çünkü bir kişinin kirada bir evi varsa ve geçimini oradan gelen paraya bağlamış ise, bir üst kattaki komşusunun evi 5 bin lira kira getirirken alt kattaki bir ev sahibinin evi hâlâ 2 bin lirada duruyorsa ve bu durum bir hak gibi görülüyorsa bir tarafı korumak için alınmış karar sebebiyle ev sahibi olmak o kişi için adeta bir cezaya dönüşmüş olmaz mı? O zaman insanlar haklarını kendileri korumak gibi bir duruma düşüyor. Bunun sonucu olarak gerçekten insanları derinden yaralayan ev sahibi-kiracı çatışmalarına sebep olmaktadır. Kısacası kiracı-ev sahibi sürtüşmesine çözüm bulmak iki tarafın da hakkını koruyarak mümkün olacaktır, Bunun dışında bir hareket soruna çözüm olmuyor. Bunun için de mesele kangren olmadan sorunu pansuman ederek çözüm bulunamayacağını görmek, adil bir orta yol bulmaktan geçiyor.