Devlet dediğin kurumsallıktır

Abone Ol

Devletin tüm esprisi nedir? Devleti devlet yapan, şahsi örgütlenmelerden ayıran ve güvenilir kılan nedir peki? Kurumsal olması değil midir? İşlerin kurumlar vasıtasıyla ve belli teamüllere göre, kurumsal bir disiplinle yürümesidir pekala. Şahsi ölçütlere göre değil de, her şart ve durumda belli bir kurallar silsilesine göre işlemesidir mekanizmanın. Devlet bunun için “devlet baba”dır. Kurumsallık, devleti “baba” yapar.

Kişilerin şahsi inisiyatifleri veya halk tabiriyle “devreye girmesiyle” yürüyen işler, devlete göre değildir. Devlet “devreye girmek” yerine, yürünecek yolu baştan gösterir ve işlerin yürümesini organize der zaten. 

Devlet olgusu,  bir standardı ve ölçütü işaret eder. Onu sağlamak için de kurumsal olmak mecburiyetindedir. Devletin alamet-i farikası belli normlar dahilinde ve kurumsal bir bilinçle iş görmesidir yani.

Devlet idaresindeki kurumsallık ne işe yarar? Tüm kesimlere, tüm vatandaşlara eşit bir mesafede durmayı, herkese adil ve hakkaniyetle yaklaşmayı, meselelere kişisel argümanlarla değil de kurumsal bir akılla yaklaşmayı sağlar. 

Türkiye’de maalesef kurumsallık aşınmaktadır. İnsanlar, dünya görüşü, siyasal aidiyet, siyasi tercihlerine göre ısrarla kamplara ayrılırken, devletin kapsayıcılığının da erozyona uğradığı görülmekte. Devletin kurumsallığının yani herkese eşit mesafede, tarafsız ve objektif tavrının giderek şahsi değerlendirmeleri baz alan bir yöne kaydığı da çarpıcı bir şekilde ortada duruyor. 

Vatandaş bir mesele için devletin işleyişine, kurumsallığına güvenmelidir, şahıslara değil. Devlet işleyişi şahsi bir düzeye indirgenince yüzlerce, binlerce yıllık devlet alışkanlıkları, refleksleri, teamülleri de rafa kalkar. O zaman gerçek manada bir “devlet baba”dan nasıl bahsedebiliriz? Kişilerin değişmesiyle devletin işleyişi, alışkanlıkları, teamülleri de değişmez mi böyle bir durumda? 

Nihayetinde devlet, bir ortak akıldır. Şahsi düzeye indirgenir, şahsi değerlendirmelere ve inisiyatiflere açık hale gelirse ve kurumsallığını da yitirirse, meselelere yaklaşımı da giderek sathileşir, yüzeyselleşir. Bu ciddi bir tehlikedir. 

Dışişlerinde, ekonomide, toplumsal meselelerde vs kurumsallığın erimesi, hem devlet itibarını sarsar, hem de kuvvetle muhtemeldir ki olumsuz neticelere sebep olur, olacaktır. Devlet aklı, şahsi değerlendirmelere indirgendiğinde yaşanacak yanılgılar ve başarısızlıklar için “şahsi hata” deyip çıkmak mümkün olmayacaktır.

Kurumsallık, “ahbap çavuş ilişkisi” veya “devreye girdi” türünden yaklaşımları ortadan kaldıracaktır. Devlete yaraşan bir tarzda işlerin yürümesini sağlayan kurumsallıktır. “Çadır devleti”, “muz cumhuriyeti” benzeri tabirler, kişilerin merkezde olduğu bir işleyişin kurumsallığın önüne geçmesinin neticeleridir.

Netice itibariyle, devlet gibi son derece karmaşık ve kapsamlı bir yapıyı ayakta tutan, kurumsal bir akılla işlemesidir. O sebepten, insanlar da devlete inanır, güvenir ve onun hakemliğini kabullenir. Devlet, toplumun her kesimine ve ferdine eşit mesafede durmak, işleyişini belli normlara ve ölçütlere göre sürdürmek durumundadır.

Kurumsal olmaktan çıkan bir devlet, en bata devlet tanımına aykırı düşecektir.