GALATASARAY’LA Fenerbahçe arasında oynanan, taa 100 yıldan daha fazla bir süreden bu yana bütün maçlar kamuoyunun ilgisi çekmiş, basında önemli yer tutmuştur. Televizyonların hayatımıza girişinden sonra da bu artarak devam etmiştir. Bu iki tarihi kulübün takımlarının “Horoz yarıştırsalar izlenir” yakıştırması da işte bu yüzden kalıcı olmuştur. Bunların maçlarında kah şampiyonluk mücadelesi verilmiş, kah bir üçüncü büyük Beşiktaş’ın hesap yapışı olmuştur. Trabzonspor ise genelde sadece bunlardan biri ile mücadele ederek İstanbul Dükalığı’na son vermiştir.
Peki, şimdi tablo nedir Tablo şudur; Fenerbahçe şampiyonluğunu bana göre çoktan garantilemiştir. Galatasaray ise sadece prestij için, o da kaldıysa, mücadele edecektir. Kaydıysa deyişimin nedeni de şudur: Üst üste iki sezon şampiyon ol. Bu süreçte Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oyna. Üçüncü sezon ara transferde dokuz adam al. Sizce de kalmış mıdır
Gelelim maçın tekniğine... Galatasaray, Mancini’nin 1 Ekim 2013’ten beri, yani Florya’da ilk idmana çıktıktan bu yana oynadığı futbolla, onun takım dizilişi ve garip sistemi ile bu ligde akılcı oynayan kimseyi kolay kolay yenemez. Nedeni mi Galatasaray’ın savunma bloğunun kenarlarında oynayan oyuncular, hangisi olursa olsun, maç boyunda hem savunma, hem de öndeki 100 metreyi kullanmak zorundadırlar. Yani Galatasaray, ön blokta kenar oyuncusuz oynamaktadır. Hamit sakatlandıktan, Riera ve çok eleştirdiğim Amrabat gittikten sonra bu görevler sahipsiz kalmıştır. Hal böyle olunca da, bugün dünyanın hiç bir takımının, başta da bunun mucidi İngiliz olmak üzere, çift uç adamı ile oynadığına neredeyse 15 yıldır rastlanmamaktadır. Yani Galatasaray’da Drogba Burak’ı, Burak Drogba’yı ya da çiftlerde değişim olursa Umut, birbirlerini marke etmekteler, böylece de rakip savunmalar göbekte orta alanlarının da yardımlarıyla kümeleşmekte ve Galatasaray pozisyona girememektedir. Sneijder gibi son on yılını en uç adamın arkasında yapıcı orta saha oyuncusu olarak geçiren, Real Madrid, İnter ve Hollanda milli takımı, sol çizgide orta atıcı olarak futbolun dışına itilmiştir. Melo ve Selçuk çoğu defa yerlerinden oynatılarak eleştirilere hedef olmuşlar, bu yüzden de Galatasaray orta alan organizasyonu bitmiştir. Savunma mı Önü, ortası dağılmış bir takım ne kadar ayakta kalırsa o da o kadar ayaktadır.
Buradan bakınca Mancini’nin kafayı değiştirmeyeceğini de düşünürsek, Galatasaray maçı kazanamaz.
Fenerbahçe penceresinden bakarsak. Volkan-Gökhan, Bekir, Alves, Caner- Topal, Meireles, - Kuyt, Emenike, Sow onbirine itirazı olan var mı O soru işareti de Emre’nin durumundan kaynaklanmaktadır. Oynayıp oynamayacağı belli değildir. Arena’da ortamı germemek adına Emre olmayabilir. Nasıl olsa kaybetsek de önemi yok anlayışından...
Artık ezberlenmiş Fenerbahçe takımının oyununda, top ön tarafa getirilebildiği an pozisyon doğar. Öndekiler de üçte bir atma ustalığı gösterdiklerinden iş biter.
İşte bu yüzden bu maçın ön analizini futbol olarak yapmanın bir önemi yoktur. Haaa bilsem ki, Mancini iki kenar ön adamı ile çıkıp, santrfora tek adam koyacak, Melo’yu ön libero, Selçuk’un önünde, Sneijder’i de o santrforun arkasında oynatacak, o zaman teknik bir tartı kurar, yazardım. Mesela mı Muslera- Sabri, Semih, Chedjou, Hakan- Melo- Selçuk, Sneijder- Hajroviç, Burak, Ontivero. Ya da Drogba varsa, Chedjou’nun yerine Gökhan... Neden Ontivero mu Eh, ufaklık Emre’yi hatırlayın bakalım, o görevle çıktığında yararlı olmuyor muydu
Fenerbahçe’ye kadro önerisini mi Ne gereği var ki Zaten otomatize olmuş bile... Sakatlık ve ceza olmadıkça... Egemen olmazsa Bekir, Caner olmazsa Hasan Ali, Emre olmazsa ya Meireles, ya Salih, Alves yoksa Bekir, Gökhan yoksa Mehmet... Var mı Topal’ın sağ açık falan oynadığı, Meireles’in sağ kenarda yattığı falan gibi bir düzensizlik, bir saçmalık Yok! O halde...
Son bir cümle yazmadan edemeyeceğim. Yayıncı kuruluş yine” Sezonun en önemli maçı” diyecek. Ben de başlıkta bu maçın hangi türden olduğunu yazdım. Tabii Aziz Bey de yayıncı kuruluş kafasındadır. Baksanıza resmi sitede Laboral basket maçı bilmem kaçıncı sırada, Galatasaray’ın “Z” takımını herhangi bir branşta yenmiş olmak birinci sırada...