Türkiye yi hallettiler şimdi gözlerini Avrupa ya çevirdiler.. Hani Avrupa Birliği ne gireceğiz ya uyum sağlamamız gerekiyormuş. Niçin AB ye girmek için onlara benzememiz, diğer bir ifade ile uyum sağlamamız gerekiyor Böyle bir mecburiyet nereden geliyor Özellikle de uyum deyince din olarak ille de Hıristiyanlara benzememiz isteniyor. Bir diğer ifade ile mensup olduğumuz İslâm dininden uzaklaşmamız, zaman içinde belki de Hıristiyanlaşmamız arzu ediliyor. Bazılarına göre medeni olmanın ilk şartı İslâm ı terk ederek dinli ile dinsiz arasında bir yerlere çekilmeye çalışılıyoruz.
Niçin AB ye girmek için bu kadar hevesliyiz, bu kadar vericiyiz, bu tavır kendi inancımızı, kültürümüzü, mensubu olduğumuz medeniyeti bir kenara bırakmak, kendimizi ve kimliğimizi inkar etmek, beğenmemek anlamına gelmez mi Bu ülkede bin yılı aşkı sahip olduğu kimliğinden rahatsız olanların sayısı tüm toplumu dönüştürecek kadar çok mu Çok değil de, dinine ve kültürüne sahip çıkmaktan yana olanların sessizliği ve teslimiyetciliği mi onlara cesaret ve güç veriyor
Almanya daki Türk milletvekilleri ile kadın hakları savunucuları Nedense bu kadın hakları savunucularının tek işi inanan kadınlara başlarını açtırmak- el ele vermişler gurbetçi kadınlara, "Başörtüsü takmakla Müslüman olunmaz. Burada yaşıyorsunuz, başörtülerinizi çıkartın" şeklinde çağrıda bulunmuşlar. Bu çağrı eğer bir densizlik değilse, dine karşı bayrak açmak anlamına gelir. Buna da kimsenin hakkı olamaz. İnsanlar Allah a ve O nun dinine inanıp inanmamakta serbest bırakılmışlardır ama, Allah ın dini üzerinde kendilerine göre oynama, değiştirme hakları yoktur. Hele hele insanlar bu tür densizlerin istediği gibi inanmak zorunda hiç değillerdir.
Başörtüsü takmakla Müslüman olunmaz ama, başörtüsü Allah ın emridir. "Başörtüsü takmakla Müslüman olunmaz" demek İslâm dinine karşı savaş açmak anlamına gelir. Bu savaşı başlatanlar kendileri ister inanır, ister inanmazlar ama Allah ın hükümlerini hafife almaya kalkarlarsa inanan insanlara karşı saygısızlık yapıyorlar demektir. Hele hele başörtüsünden "bez parçası" şeklinde söz edilmesi saygısızlığın da ötesinde hafife alma ve aşağılamak demektir. Sanıyorum ortaya çıkan bu durumu uyum sağlamak gibi bir takım gerekçelerle izah etmek mümkün olmaz.
Olayın bir diğer boyutu ise başörtülü bazı hanımların, AB ye uyum sağlamak için başlarını açmalarını isteyenlere cevap verirken, "Uyum sağlamanın bez parçasıyla alakası yok" şeklinde bir savunma geliştirmeleridir. Müslüman bir kadın inancı gereği başını örtüyorsa örttüğü şey bez parçasından öte bir anlam kazanır. Gerçekten başını örttüğü şey örtünen hanım için bir bez parçasından öte bir anlam ifade etmiyorsa o örtünmenin anlamı kalır mı bilemiyorum.
Demek istediğim o ki, baş örtüsüne karşı olanlar da başlarını örtenler de lütfen dikkatli olsunlar. Dikkatin de ötesinde inanca saygıyı kendi aramızda hakim kılamazsak Batılılardan saygı beklememiz söz konusu olabilir mi Yeri geldiğinde "Ben de Müslümanım" diyenler Almanların gözüne baka baka "Uyum sağlamak için başınızı açın" diyebiliyorlarsa ortada ciddi bir kimliksizlik ve kişiliksizlik var demektir.
Böyle olunca da inandığı için başını örtenler de, "Ben de Müslümanım" dedikleri halde uyum için başların açılmasını isteyenler nerede durduklarını, inanıyorlar mı inanmıyorlar mı yeniden belirlemek durumundadırlar. Eğer inanmıyorlar da lafın gelişi "Ben de Müslümanım" diyorlarsa Müslüman hanımların ne yapacaklarına karışmasınlar, böyle bir hakkı kendilerinde bulmasınlar. Başlarını örten hanımlar da başörtüsünü ifade ederken "bez parçası" gibi bir nitelendirmeden uzak durmak zorundadırlar. Başörtüsünün bezden yapıldığı doğrudur, hatta boyuna bağlanan fular da bir bez parçasıdır. Ama, dinin emri olarak başlar örtülüyorsa o zaman yapılan işe sahip çıkmak, sonuna kadar savunucusu olmak gerekir. Çünkü, başörtüsünü oluşturan maddenin cinsi değil, önemli olan Allah ın emri gereği başın örtülmesidir.