Demokrasi varsa herkes kimliğini açıklayabilmeli

Abone Ol

Başlığa bakıp, Ne yani Bu memlekette demokrasi yok mu

Herkes kimliğini açıklayamıyor mu gibi bir takım sorular sıralamak için

lütfen acele etmeyin. Var olan sistemi demokrasi olarak tarif etmek mümkün ise

de sağlıklı bir demokrasiye sahip olduğumuzu söylemek mümkün değildir. Bu

sebeple de kiminle konuşursanız, hangi eylemci ile görüşürseniz demokrasi

mücadelesi verdiklerini söyler. Buna rağmen sağlıklı bir demokrasiye sahip

olduğumuzu söylemek çoğu zaman mümkün olmuyor. Ayrıca bir siyasi sistemi

belirleyen sadece yasalar değil, insanların yaklaşımı ve uygulamadır. Ülkemizde

kitleler belli bir kalıba sokulmaya çalışılmış, insanlar kimliklerini serbest

iradeleri ile belirleyip buna göre kendilerini tarif etmek yerine sistemin

belirlediği kalıp içinde kalmaya zorlanmışlardır. Bu durumu rejimi oturtma

sürecinde bazı zorlamaların ve baskıların zorunlu olarak gündeme geldiğini

söyleyerek izah etmek doğru bir yaklaşım olmaz.

Hepimiz biliyoruz ki, bu ülkede kitleler belirlenen resmi

ideoloji kıskacına mahkum edildi. Bundan her düşünce ve inanç mensubu zarar

gördü. Eğer demokrasi açık rejim demek, herksin inancında ve mensubiyetinde

serbest olduğu sistem ise insanlar kendilerini inandıkları gibi tarif etmek

hakkına sahip olmalıdırlar. Ne var ki bu sağlanamadı ve değişen şartlara göre

bazı kesimler kendilerini gizlemek zorunda kaldılar. Bu gizleyiş giderek öfkeye

ve kine dönüştü. Kısacası, yasalarda düşünce ve inanç özürlüğünün esas olduğu

yazıyor olsa da, insanlar resmi ideolojinin belirlediği sınırlar içinde kalmaya

zorlandı. Kalmayanlar ise çeşitli nitelendirmelerle dışlandı, hatta yasal

takibe uğradı. Böyle oluca da insanlar kendilerini oldukları gibi değil,

sistemin istediği biçimde tarif eder oldular. Açık rejim tam bir kapalı rejime

dönüştü. Kısacası bir takım haksız uygulamalardan kurtulmak için insanlar olduklarından farklı görünmeye,

takiyeye, bir başka ifade ile münafıklığa zorlandı. Kanaatim o ki, bir ülkeye

bundan daha büyük bir kötülük yapılamaz. Uygulamaların hangi niyetle olduğu bu

noktada hiç  önemli değildir. Çünkü,

kişilerin keyfi iradesine terk edilen uygulamalar ister istemez yönetim her el

değiştirişte bir başka haksız uygulamaya yol açar. Bir diğer ifade ile bir

dönem ezilen, olduklarından başka türlü görünmeye ve davranmaya zorlananlar

zaman geçip iktidarı ele geçirdiklerinde bu defa onlar geçmişte şikayet

ettikleri uygulamaların sahibi olabilmektedirler. Demokrasi kaynağını

yasalardan alıyor olsa da demokratikleşme eğer kafalarda tamamlanmamış ise

yasaların istenen sonucu vermesi mümkün olmaz. Çünkü yetkililer yasaları

istedikleri gibi yorumlamaya başladıklarında, halkın oyları ile TBMM ye gelmiş

Merve Kavakçı nın kapısına dayanılabilmiş, bununla da kalınmamış halkın verdiği

oyları iptal anlamına gelen bir uygulama ile Merve Kavakçı nın milletvekilliği

düşürülebilmiştir. Bu vicdanları rahatsız eden uygulamaya maruz kalan elbette

sadece Merve Kavakçı değildir. Onun şahsında onunla aynı düşünceyi paylaşan

herkes zulme uğramıştır.

Demek istediğim o ki, eğer yeni bir anayasa yapılabilecek

ise bunda öncelikli olarak insanlar hiçbir engele maruz kalmadan kendilerini

oldukları gibi tarif edebilme hakkına sahip olmalıdırlar. Aksi halde

olduklarından başka görünmeye zorlanan insanların oluşturduğu bir toplumda

kalıcı bir huzur ve güven tesis edilemez. Aksini düşünmek kendimizi kandırmak

olur. Denebilir ki, herkesin kendini olduğu gibi tanımlaması çeşitli

sıkıntılara yol açar. Aksine gizlenmek açıklamaktan daha tehlikeli oluyor

ülkemiz için. Hem niçin insanlar belirlenmiş bir resmi ideolojinin sınırları

içinde kalmaya mahkum edilsin. Önemli olan farklıklara tahammül kültürünün

topluma yerleştirilebilmesidir. Eğer bir kesim zorla toplumu kendisi gibi

olmaya ve düşünmeye zorlayacak olursa yargı gereğini yapabilmelidir. Bunun

dışında herkes inancında ve düşüncesinde serbest olmalı, açıkladığında da sözlü

ya da fiili saldırıya maruz kalmamalıdır.