Darbe, Mısır medyası ve mizah

Abone Ol

Sanıklar arasında kıdem itibarıyla 270 inci sırada olan

bir müvekkil 4. sırada yer alınca, avukatına itirazda bulunmuş: Benden daha

rütbeli subaylar varken en yüksek cezayı aldım. Darbe bana mı kaldı

Müvekkilin avukatı bu sözleri Balyoz duruşmasında anlatınca gergin olan ortam

bir anda yumuşamış. Darbe, elbette ona buna kalmaz.  En yüksek rütbeli olan darbe seviciler de,

ellerine kelepçe tutuşturulunca, hastalanıyor doğruca GATA ya sevk ediliyor.

Karizma yerle-bir! Darbe yapınca kahraman , darbe yapamayınca zavallı bir

ruh haline bürünüyorlar.

Mısır da yapılan acube darbeye dünya, önce sessiz

kaldı.  Şimdi cılız da olsa tepki

veriyor. Evet darbedir diyebiliyor. Ne lütuf! Mısır da darbe oldu ama, bizde

yani Türkiye de olmuş gibi tartışılıyor. Elbet tartışılsın. Ama Mısır da olup

bitenleri Türkiye ile kıyaslamamak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü şartlar çok

daha farklı. Ancak, dünyanın neresinde olursa olsun darbe Darbe dir.

Meşruiyeti asla olamaz, yoktur!

Kuşku yok ki, medyanın darbeler üzerinde etkisi büyük.

Hatta, strateji belirleyecek kadar etkin  Aynı durum, Mısır medyası için de geçerli. Mesela, Mısır medyası

Müslüman Kardeşlerin son anda Cumhurbaşkanlığı için ikinci aday olarak

gösterdiği Mursi yi estabin yani, yedek otomobil lastiği lakabını takmıştı.

Yani seçimle gelmiş bir Cumhurbaşkanını, halka karşı küçümseyen bir üslup

takınmışlardı.

Hemen ardından, Uğursuz adam, dilenci adam yakıştırması

yaptılar.

Daha da ileri gittiler:

- Başarısız ve hapisten kaçan adam

- Hain Cumhurbaşkanı dediler.

Yalanlar peşi sıra geldi.

Medya, Suveyş Kanalı nın Katar a, Piramitleri ise

Kuveyt te satıldığını yazdı.

Daha daha... Eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat a suikast

yapanları cumhurbaşkanlığı sarayında onurlandırmak gibi asılsız haberlerle

milletin beynini yıkadılar.

Dediler ki;

- Müslüman Kardeşler Mısırlı değil, Mısır halkına karşı!

- Müslüman Kardeşler uluslararası Müslüman Kardeşler

cemaatini önemsiyor!

 -Müslüman

Kardeşler kesinlikle Mısırlı sayılmaz!

Bir de bu yalanlarını fıkra ile süslendirdiler. Yani

mizahı kullandılar.

İşte bir örnek: Süveyş Kanalı konusunda Mısır

Cumhurbaşkanlarını konuşturmuşlar: Nasır, Ben Süveyş Kanalı nı

devletleştirdim.

Sedat: Ben işgalden kurtardım.

Mursi, Ben de onu Katar a sattım!

Aslında devrimin ilk günlerinde bu fıkrada Mürsi nin

yerinde Mübarek vardı ve şöyle diyordu, Ben de Süveyş Kanalı nı çocuklarımın

üstüne yaptım.

Devran değişince, Mübarek yerine Mursi ismi geçmiş oldu.

Yine Mısır gazetelerine düşen bir fıkra:

Mursi, Ürdün e gidecekti, ama olaylar nedeniyle

gidemeyince gazeteler şöyle yazmış: Allah a şükür, demek ki, Allah Ürdünlülere

yeni bir ömür yazdı.

Cumhurbaşkanı Mursi nin Brezilya ya gideceği haberi

üzerine şu fıkrayı uyduruyorlar: Güya, Brezilya Cumhurbaşkanı halkını

toplayarak onlara bir açıklamada bulunmuş: Bakın, büyük mavi nazar boncuğu

taktım ve bütün Brezilyayı da tütsüledim. Mursi nin ziyareti bitinceye kadar

siz de bizi dualarınızdan eksik etmeyin. (Dr. Hazem Said Muhammed, ORDAF

Kahire temsilcisi)

Medyanın Cumhurbaşkanı Mursi için ürettiği bu fıkralar

mizahı da ciddi biçimde kullandıklarını gösteriyor.

Mizah gerçi mizah olmaktan çıkmış, hakaret, alay ve

küçümsemeye dönüşmüş.

Mısır halkı seçtiği Cumhurbaşkanına sahip çıkarak, bütün

bu oyunları boşa çıkarıyor.

Asıl komik olan, darbecilerin yüzüne gözüne bulaştırdığı

darbe

Hadi konumuzu bir darbe fıkrasıyla bitirelim:

Yunanistan da bir darbe sonrası Öğretmen, derse girer ve

Çocuklar, dün size eve gittiğinizde anne-babalarınıza 21 Nisan harekâtının

ülkeyi komünizm tehdidinden kurtardığını anlatmanızı ve evin en önemli yerine

harekâtın liderlerinin resimlerini asmalarını istemenizi söylemiştim...

Yaptınız mı

Çocuklar hep bir ağızdan Evet diye bağırırlar.

Öğretmen sorar; Söyle bakalım Kosta, ne yaptınız sonra

Kostas, gururla Öğretmenim, biz evin başköşesine

Papadopulos un resmini astık

Peki siz Yanni

Biz de evin başköşesine üç liderin resmini astık

Peki sen Ari

Biz resim asmadık hocam der Aris.

Niye, unuttun mu

Yok der Aris, unutmadım, anneme söyledim. Ancak annem

Bekle baban hayırlısıyla adadan bir dönsün, sonra hepsini asacağız dedi