Dar gelirli bankalara mahkûm

Abone Ol

MECLİS TE temsil edilen muhalefet partilerin ile iktidar seçim kampanyasını

vaat yarışına döndürmüş durumdalar. Bu arada muhalefetin vaatlerine iktidar

partisi Bizim biriktirdiğimiz rezervleri sıfırlamanın peşindeler şeklinde

muhalefeti eleştiriyor. Bir başka ifade ile kaynağı nereden bulacaklarını

soruyor. Halbuki iktidarın görevi zengini daha zengin etmek değil, dar ve sabit

gelirlileri insanca yaşayacak bir gelir seviyesine kavuşturmaktır. Vaatlerde

bulananlardan bunu nasıl yapacaklarını sormak iktidardan çok seçmenin hakkı

olması gerekir. Özellikle de seçmenin mevcut sistem içinde kalındığı sürece dar

ve sabit gelirlilerin yaşadıkları sıkıntılardan kurtulmayacağını görmesidir.

Çünkü sistem küresel ve yerli sermayeye hizmet ediyor. Bunun içinde dar ve sabit

gelirliler bankalara çalışıyor. İktidar yanlısı bir gazetenin, Bankaların faiz

sefası aslında sistemin çıkmazını gözler önüne seriyordu. Toplumun büyük bir

kesimini bankalara mahkum etmişseniz ve bu yapıya bir itirazınız yoksa, ister

iktidar ister muhalefet olunuz bankalar aracılığı ile insanımızın cebinden

emilen paralar küresel sermayenin cebine pompalanmaya devam edecektir.

Bankaların kasası yüksek faiz ile dolduruluyor. Olayı sadece Merkez

Bankası nın faiz oranlarını indirmemesi ile izah ederek iktidar sahiplerinin

kendilerini aklamaya çalışması gerçekçi değildir. Kaldı ki, bugün Cumhurbaşkanı

başta olmak üzere Merkez Bankası nın faiz oranlarını indirmemesinden şikâyet

eden de kalmamış durumda. Bankaların gelirlerinin sadece faizlerden ibaret

olmadığını söylemeye gerek yok. Başlangıçta market alış-veriş koydukları

masalarda herkese kart dağıtanlar önce kart sahiplerinden kart kullanımı adı

altında senede bir defa aidat almaya başladılar. Bu kart aidatının haksız kazanç

olduğu tartışmaları arasında bankların aldığı bir takım ücretlerin kaldırıldığı

söylendi. Ama gelinen noktada bazı banklar eskiden yılda bir defa aldıkları kart

kullanım aidatını senede iki hatta dörde çıkarttılar. Görünen o ki iktidarın

bankalara gücü yetmiyor. Geliri giderini karşılamayan dar ve sabit gelirliler

bankalara muhtaç duruma düşürüldü. Bankalarda bu fırsattan yararlanarak

sömürülerini sürdürüyorlar.

Bu bakımdan seçim kampanyalarını vaatler üzerine kurmuş olan iktidar ve

muhalefet partilerine gittikleri her yerde Mevcut sistem içinde kalarak mı

ülkeyi yöneteceksiniz yoksa yeni bir sistem mi öneriyorsunuz diye sorulması

gerekiyor. Aksi halde vaatler açık artırmaya dönüşecek, ben daha çok veriyorum

şeklinde devam edecek. Toplumu önce yoksulluğa ve sefalete mahkûm edenlerin

bugün vaat yarışına girmeleri samimiyetsizliktir. Kaldı ki, olay sadece

Meclis te temsil edilen muhalefet partilerinin açık artırma yarışından da ibaret

değildir. Vaat ihalesini ilk başlatan iktidar olmuş, muhalefette aynı oyuna ayak

uydurmuş, akıllarına Bu vaatlerini şimdiye kadar niçin uygulamaya koymadın da

seçimleri bekledin diye sormak gelmemiştir.

Ülke ekonomisinin iyi bir noktada olmadığını iktidarı ve muhalefeti ile

bilmeyen yok. İktidar her fırsatta IMF ye olan borcu bitirdiğini övünme vesilesi

olarak dile getiriyor. Sanki İMF dışında dış borç yokmuş. İç ve dış borç faizi

için bütçede 50 milyar ayrılmamış gibi. Kısacası bugün eğer dar ve sabit

gelirler yoksulluk ve açlık sınırında yaşamaya uygulanmakta olan sistem

sebebiyle mahkûm edilmemiş gibi. Böyle olduğu içinde mevcut sistem korunduğu

sürece iktidar ve muhalefet partileri vaatlerini yerine getirseler bile sadece

küresel sermayenin değirmenine su taşımış olacaklar. Dar ve sabit gelirliler de

kemer sıkmaya devam edecekler.