10 Ağustos ta cumhurbaşkanlığı seçimi için oy kullanacağız.
Mevcut düzenleme gereği seçilmişlerin önümüze koyduğu üç adayla seçime
gidiliyor. Tamamı aynı düşüncede olsa bile, halkın cumhurbaşkanı adayı
gösterebilme hakkı yok. Ama halka dikte edilen bir söz var: Bu sefer
cumhurbaşkanını halk seçecek (!).
Rahmetli Erbakan Hoca nın çok isabetli bir analizi vardır.
Demokrasi diyerek halkın iradesini yönlendirmeyi demokratur oyunu olarak
nitelendirir. Yani, halkın yöneticisini seçmesi değil, halkın yönetime alet
edilmesi. Bu yöntemde halk iradî bir varlık değil, yönlendirilmiş bir sürüdür.
Görüntüde halk bizzat kendisi sandığa gidip oyunu kullanıyor; fakat, toplum mühendisliği
ve kitle psikolojisi gibi yöntemlerle halk kurgulanmış bir oyunun aleti haline
getiriliyor.
Seçim bitiyor fakat halkın şikâyetleri bitmiyor. Demokratur
oyunu; halkı, aklı ve iradesi olan bir varlık olarak görmek yerine, oyun
kuranın emellerine ulaşmak için kullandığı bir araç haline getiriyor. Bu oyun,
çok ince hesaplarla halkı sezdirmeyen bir görüntü vererek oynanır.
Cumhurbaşkanı seçiminde aynı oyuna şahit oluyoruz.
Cumhurbaşkanını halkın seçmesi için kanunî bir düzenleme yapıldı. Öyle bir yöntem
getirildi ki, halkın doğrudan kendi adayını gösterme yetkisi yok. Önce
milletvekilleri belirleyecek, sonra da halk onların seçtiklerini onaylayacak.
Halk bir dayatma ile karşı karşıya.
Bir kişinin cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için 20
milletvekilinin imzası gerekiyor. Parti disiplini ve benzeri gerekçelerle
milletvekilinin genel başkanın kararı dışında hareket edebilme şansı yok. Bazen
istisnaî tavır koyabilen çıksa bile bunların 20 kişiye ulaşıp sonuç
alabilmeleri mümkün değil.
Geriye ne kalıyor Halk da kim oluyor, sadece bizim
dediğimiz olur, dayatması.
Partiler Devre Dışı
Anayasa ya yazmışlar: Siyasî partiler demokrasinin
vazgeçilmez unsurlarıdır. Hakikaten vazgeçilmez mi Öyle olsaydı her birine
cumhurbaşkanı adayı gösterebilme hakkı verilirdi. Bu hakkı partilere vermeyen
uygulama demokrasi midir, dersiniz Halk bu zokayı ne zamana kadar yutmaya
devam edecek
Cumhurbaşkanı seçiyoruz. Meclis te en az 20 milletvekili
bulunduran partiler cumhurbaşkanı adayı gösterebilir, diğerleri asla! Son
seçimlerden bu yana halkın tercihlerinde yeni şekillenmeler olsa bile,
düzenleme bunu dikkate almıyor. Ya da, halkın büyük teveccüh gösterdiği yeni
bir parti kuruldu ve iki sene önce de seçime girmeye hak kazandı, diyelim.
Efendim senin milletvekilin yok, aday gösteremezsin! Niye Onun adayı da halkın
karşısına çıkıp halkın vereceği yetkiye göre hareket etmeyecek mi
Seçime girmeyi hak kazanan siyasî partilerin cumhurbaşkanı
adayı göstermesine engel olmak demokratik bir yöntem mi Sonra da, Yeni
düzenleme yaptık, artık cumhurbaşkanını halk seçecek söylemi. Peki, doğrudan
seçme noktasında değilse, halk bu yöntemin neresinde Seçilmişlerin tercihini
onaylama noktasında değil mi Halk, seçilmişlerin vesayeti altına girmek
zorunda mıdır Halkın doğrudan seçme yetkisini niçin elinden alıyorsunuz
Evet, herkes bir aday öne sürsün, demiyoruz ama,
milletvekillerine aday gösterme imkânı verildiği gibi; bir kişi halktan aldığı
meselâ 100 bin imza ile adaylık yarışına girebilsin.
Halk Belirleyici Olmalı
Mademki demokrasiden söz ediyorsunuz, halk seçimlerde
doğrudan belirleyici olmalı, vesayet sistemine fırsat verilmemeli. Saadet
Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk, Aday göstermedeki usûlyanlışlığı na
vurgu yaparak şunları söyledi: Seçimlere girme hakkını kazanan siyasî
partilerin de aday göstermesi sağlanırsa en temel bir hak teslim edilmiş olur.
Millet kime oy verecekse yine ona oyunu verir.
Anayasa Profesörü ve Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa
Kamalak, Mısır da darbeci Sisi nin bile halkın imzasıyla cumhurbaşkanlığına
aday olduğunu anlatarak, bizdeki usûl yanlışlığına dikkat çekiyor: Halk
seçilmişlerin seçtiğini seçmek zorunda. Yine, yani asıllar , vekillerin
adaylarını seçmek mecburiyetindedir.
Kamalak, cumhurbaşkanını halkın seçeceğinin bir aldatmaca olduğunu
ifade ediyor: Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiğini söyleyebilmek için,
milletvekillerinin yanı sıra, halka ve sivil toplum kuruluşlarına da, örneğin
elli bin, yüz bin imza ile aday belirleme hakkının verilmesi gerekirdi. Bu
hakkın halktan esirgenmesi demokrasi bakımından kabul edilemez bir durumdur.
Halkın demokratik bir hakkının gasp edilmesi anlamına gelir.
Demokratur oyunu halkın şikâyetlerini de beraberinde
getirir. Herkes şunu bir yere yazsın! Önümüzdeki dönem, Türkiye nin en üst seviyedeki
temsil makamı, en çok tartışılan bir kurum haline dönüşecek ve itibarına gölge
düşecektir.
Saadet Partisi demokratur oyununu fark etti.
Bu oyuna alet olmamak için hiçbir adaya oy vermemeyi
kararlaştırıp farkını ortaya koydu. Tebrik ediyorum.