Çocukta "Öğrenme devreleri"

Abone Ol

Yıllardan beri, bir türlü oturtulamayan eğitim

politikalarımız yüzünden, çocuklarımız eği-tilmiyor, adeta  öğütülüyor.

Bunun yanında, ekonomik  imkânsızlıkları ve ideolojik yaklaşımları da hesaba katacak olursak,

eğitim sistemimiz gerçekten içler acısı...

Şuanda uygulanan eğitim sistemiyle:

Ne Atatürkçü, ne solcu, ne sağcı, ne İslamcı,  ne de, çağdaş bir nesil yetişir

Yetişse yetişse boş insan yetişir.

Boş insan da, en tehlikeli insandır.

Çünkü kullanılmaya müsaittir.

Bu acı gerçekler karşısında, çocuklarımızın yetişebilmesi

için ebeveynlere her zamankinden daha fazla görev düşmektedir...

Özellikle, okul öncesindeki çocuklarımıza,  aile içi eğitimi verebildiğimiz takdirde,

boş in-san olmaktan kurtarma imkânı her zaman vardır.

***

Aile içi eğitimde, çocuğun geçirdiği evreleri çok iyi

bilmemiz gerekiyor.

Bu evreler, psiko-sosyal evrelerdir.

Doğumla birlikte başlayan bu evreleri, şu şekilde

sıralayabiliriz.

ÖĞRENME DUYGUSU :

Çocuk, ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığından

duygularıyla hareket eder.

Bu duyguların başında da öğrenme duygusu gelir.

Çocuğun davranışlarının çoğu, öğrenme duygusuna

dayalıdır.

İlk öğrenmeye çalıştığı kişi de, Annesi dir

Sevmeyi sevilmeyi öğrenir.

Çocuğun cisimleri, sesleri, konuşmaları ve çevresini

öğrenmeye çalışır.

Ruhsal yapısında  inanma ihtiyacı çok kuvvetli olduğundan, öğrendiği her şeye inanmaya

başlar.

GÜVENME İHTİYACI:                                                           

Yumurtanın içindeki bir civciv, gagasıyla yumurtanın

kabuğunu kırar ve kendi kedine kabu-ğundan çıkar.

Daha sonra, silkelenip iki ayağı üzerine dikilir.

Gagasıyla, etrafında yemini aramaya koyulur.

Civciv yavrusu, kabuğundan çıkar çıkmaz,  onun için hayat mücadelesi başlar.

Memeli hayvanlar da, aşağı yukarı böyledir.

İnsan yavrusu ise, böyle değildir.

Ayakları üzerinde duramaz, başını kaldıramaz, kasları

tutmaz vs.

Gücünü toplayıncaya kadar başkasının himayesine

muhtaçtır.

Bu nedenle çocuğun başkasına güvenme ihtiyacı doğasında

vardır.

Bu güvenme annesiyle başlar, babasıyla gelişir.

Giderek Allah`a ve dine yönelir.

MERAK DUYGUSU:

Bu duygu, her yetişkin insanda da vardır.

Çocuklarda daha fazladır.

Aklı kestiği kadarıyla, çevresindeki olayları çözmeye

başlar.

Çözemediği olayları, merak etmeye başlar.

Kaprislik ve egoistlik dönemi başlar.

Özgür olabilmesi ve istediğini yapabilmesi için kafasının

içinde bir sürü sorular oluşur.

Bu soruların ağırlığı din ile ilgilidir.

ÇOCUĞUN İSTEKLERİ:

Çocuk,  merak

ettiklerini ve gördüklerini istemeye başlar.

Bu devre, çocuğun 2 veya 3 yaş devresidir.

Dini kafasında şekillendirmiştir.

Aynı şekilde, Allah`ı da kafasında şekillendirmiştir.

Kafasında şekillendirdiği Allah`ı ister.

İşte, bu devrede ebeveyn, çocuğun anlayacağı bir dilde

Allah`ı ve dini anlatmanın zamanıdır.

DÜŞÜNME DÖNEMİ:

Çocuk, çevresinde gördüklerini düşünmeye başlar.

Öğrendiklerini araştırmaya koyulur.

Olaylara önce duygusal, daha sonra zihinsel yaklaşır.

Çocuğun en çok düşündüğü konuların başında  din ve Allah gelir.

SORULARIN YOĞUNLAŞMA DEVRİ

3 Yaşından sonra soru, sorma dönemi yoğunlaşmaya başlar.

Gördükleri, yaşadıkları, özellikle düşündükleri hakkında

bilinçli sorular sorar.

Bu dönemde çocuklara, sabırla ve sevgiyle yaklaşıp

anlayacakları dille soruların hepsine uygun cevaplar verilmesi gerekiyor.

Çocuğun en çok sorduğu soruların başında din ve Allah

konuları gelir...

 HAYAL ETME

DUYGUSU:

Çocuk, düşündüklerini kendi dünyası içinde hayal eder.

Masallara karşı olan düşkünlüğü, hayal etme duygusunun

yoğunluğundandır.

Efsanevi olaylara karşı, yoğun bir ilgisi vardır.

Düşündükleri ve öğrendikleriyle Allah`ı hayal eder.

TAKLİT ETME DÖNEMİ:

Çocuk, önceleri bilmeden taklit eder.

Daha sonra yaptığı taklitlerle doğruyu-yanlışı öğrenir.

Bilinçli ve bilinçsiz taklitlerle çocuğun kişiliği

oluşur.

Taklit yaparken de, söylenenleri kabul eder.

Anne ve babanın namaz kılınışını taklit etmek, çocuğu

dine yöneltir.

İÇ VE DIŞ ETKENLER:

İç etkenler, aile içindeki etkenlerdir.

Ebeveyn, 7 yaşına kadar çocuğuna iç etkenleri uygulayarak

kişilik ve kimlik kazandırmak zorundadır.

Dış etkenler devreye girdiği zaman, anne ve babanın

etkisi %25 şe düşer.

Bu devreden sonra anne ve babanın yapacağı etkiler çok

sanırlı olduğundan 7 yaşına kadar olan iç etkenleri çok iyi değerlendirmek

zorundadır.